Çocukluğumda suyu şişeleyip satacak büyük şirketler olacak deseydiler inanmazdım. O zamanlar, şehirlerde akan tüm musluklardaki suyu kana kana içerdik. Musluk eşittir içme suyu demekti o zamanlar. 80’ler ve 90’ların başında durum aynen böyleydi. Tabi ki o zaman suyun şişelenip satılması düşüncesi çok saçma olurdu. Çünkü buna ihtiyaç yoktu.
Entellerin değişiyle su artık ticari bir meta haline geldi. İçilebilecek bir suya ulaşmak için para vermeniz gerekiyor. Parayı ise suyun kendisi içi vermeniz gerekiyor. Şebeke giderleri için değil, özellikle buna dikkatinizi çekmek isterim.
Artık geleceğe dair yazılmış strateji kitaplarında su savaşlarından bahsediliyor. Su o kadar önemli olacakmış ki bu nedenle savaşlar yapılacakmış. Geçmişte Anadolu kırsalında yoklukla mücadele eden Türk köylüsü gibi insanlar su için birbirinin kanını dökecekmiş.
Bu görüşte mantıklı bir şeyler var. Çok fazla uçuk bir fikir değil aslında. Suyu insan hayatı için önemimden tabi ki bahsetmeye gerek yoktur. Su hayati bir konudur. Soluduğumuz hava da öyledir. Bir eşdeğeri yoktur. Suyun yerine başka bir şeyi ikame edemeyiz. Ve en önemlisi suyu devamlı bir şekilde büyük miktarlarda tüketiriz. İçmek, temizlenmek, gıda ve mal üretmek, hatta rahatlamak(yüzmek, yada su sesini dinlemek gibi) için suyu kullanmak zorundayız.
Çok güçlü su ihtiyacından dolayı insanlar bu sebeple çıkardıkları savaşlarda muhtemelen oluk oluk kan akıtacaktır. Çünkü mecburdur. Eğer suyu elde edemez ise ölecektir. Öyle bir durumda Uluslararası Savaş sözleşmesine herhalde kimse kulak asmayacaktır.
YORUMLAR