Sosyal paylaşım sitelerinin üyelerinin paylaşımlarına bakınca; herkes aşmış, herkes her şeyi çok iyi biliyor, herkes mükemmel, herkes melek kısaca. Herkes melekse, dünya neden cehennem diye düşünmemek elde değil.
Örneğin; gerçek hayatında hiçbir sorumluluğunu yerine getirmemiş, özel yaşamını bir düzene koyamamış, neye el atsa başaramamış insanların yaşam koçu gibi söylemlerine sıkça rastlarım. Mevlana’dan paylaşımlarla, hoşgörüden, sevgiden, saygıdan, olmuşluktan, hiçlikten, heplikten söz ediyorsun da kendi paçanı toplayamıyorsun be kardeşim.
Eşiyle arasının pekiyi olmadığını bildiğim bir çok insanın bu sitelerde, sanki büyük bir aşk yaşıyormuşçasına eşine övgülerine tanık olurum. İyi de siz evlisiniz, birbirinize sevginizi, ilginizi göstermek için sanal ortama ne gereksinimiz var anlayamıyorum. Yan yana değil misiniz? Kutlayın, koklayın, öpün birbirinizi. Özeliniz size kalsın. Biraz edep diyorum.
Sevgilisinden ayrılıp trip atanlara hiç değinmeyeceğim. Çocuklarını ve onların başarılarını sürekli paylaşanlara ne diyeyim. Çocukları olmamış insanların yüreklerini incittiklerinin farkında bile değiller. Ya da çocukları başarılı olamayan ebeveynlerin duygularını duyumsayamayacak kadar körleşmiş yürekleri.
Gittikleri yerleri, mekanları sürekli paylaşanlar da ayrı bir alemdeler. Her gece barda gönlüm hovarda modunda, dünyada ve ülkede olup bitenlerden habersiz, kendinden başkasına hayrı dokunmayan bir mutlu! azınlık.
Yediklerini, içtiklerini paylaşanlara ne diyelim. Görgüsüz desek alınıyorlar. Ama görgüsüzsünüz be kardeşim. Anneannemin bir repliği vardı. Ne yediniz İsmet hanım diye soran komşulara; Allah ne verdiyse” der geçerdi. Ve “ Aman kızım yediğiniz, içtiğiniz size. Sakın ola kimseye söylemeyin” diye tembih ederdi. Nur içinde yatsın.
Bir de sayfasında kendi fotoğrafından başka paylaşımı olmayanlar var. Bunlar ya kendilerini çok beğeniyor ya da paylaşacak başka bir şey bulamıyor, belki de sadece fotoğraf paylaşılacak sanacak kadar aptal.
Kaybettikleri anne ve babaları hatta nine ve dedeleri için dua isteyenler, dini paylaşımlar yaparak amin isteyenler de ayrı bir karın ağrısı. Cübbe giyip, takke takanlar, türbanlı bacılar, teknolojiye, bilime inanmayıp, hurafelerle yaşayan dinci kesim, maşallah teknolojinin her türlü nimetinden sonuna kadar faydalanıyorlar. Ful makyajlı, kafası türbanlı bacıların erotik pozları, baygın bakışlı, dudak aralık baygın bakışları son derece davetkar. Çoğunun sayfasında ise hep dini paylaşımlar. Bazılarının da boydan, cepheden fotoğrafları vs. Oysa bu tiplerin deve sırtında gitmeleri, çadırlarda oturmaları gerek ya neyse.
Şimdi diyeceksiniz ki ne paylaşalım. Öyle insanlar var ki takip etmekten zevk aldığımız. Bu gün ne paylaştı diye merakla beklediğimiz. Gündemi takip eden, aklını, zekasıyla birleştirmiş, son derece bilgili ve her anlamda donanımlı insanlar da var. Paylaşımları öğretici, düşündürücü. İnsanlara yol gösterici hatta. Tamam hep ciddi paylaşımlar olsun demiyorum ama dozunu ayarlamak gerek sanırım. Bir de bir ortak arkadaş nedeniyle kontak gönderenler var ya, gerçekten çok sinir bozucular. Bir ya da birkaç ortak arkadaşımız var diye bizim de arkadaş olmamız gerekmiyor.
Hastanede serum takılı fotoğrafa ya da hastanede yer bildirimi yapanlar da ilgi çekmekten başka bir niyet taşımıyorlar. Yakınlarını kaybedenlerin anlık paylaşım yapmalarına da tanıklık ediyoruz çoğu zaman. Gerçek acı çekenler o an paylaşım yapmayı akıl bile edemezler. Gerçekten mutlu olanlar da.
Ve gerçekte sanal alemde sayfalarımızdaki paylaşımlarımızla kişilik tahlili yapmak mümkün değil ama sayfamız ya çöplük, ya hazine. Kim çöplük karıştırmak ister ki?
Siz yine de sevgiyle ve dostça kalın. Kendinize ve keyfinize iyi bakın.
YORUMLAR