Sevgili Alanya Time okurları, yıllardır emlak ve inşaat sektörünün içinde birisi olarak bu yazıyı kaleme alıyorum. Maalesef bu sene açığı kapatacak elimizde bir tek pazar kaldı. İran pazarı. Peki biz bunu değerlendirebiliyor muyuz? İşin o kısmını elimden geldiğince yorumlamadan, geçtiğimiz Şubat ayı ortalarında yapmış olduğumuz Ankara ve Tahran gezileri ile değinmek istiyorum. Yorum size ait.
İran - Türkiye büyükelçisi Ali Rıza Bikteli, bizler ve yakın çevresi tarafından Türk dostu olarak tanınır. Sayın Bikteli ile Alanya'yı ziyareti sırasında tanışmış ve dostane bir muhabbet etme imkanı bulmuştum. Dolayısıyla kendisinin daveti üzerine, görev süresinin dolması vesilesiyle Ankara'ya gittim. Veda resepsiyonunda üst düzey bürokratların neredeyse tamamı oradaydı. Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz ve İran Dışişleri Bakanı yardımcısı da resepsiyondaydı. Kalkınma Bakanımız Yılmaz konuşmasında, İran ve Türkiye'nin toplam nüfusunun 160 milyon olduğunu, toplam ekonomileri 460 trilyon doları bulan iki ülkenin ilişkilerinin, daha artırılabilir boyutlara ulaşması gerektiğini belirtti. "Bizim kadim bir dostluğumuz var ve bu ilişkileri artırmamız lazım" dedi. İran Dışişleri Bakanı yardımcısı da aynı düzeyde sıcak bir açıklama yaptı. "Aynı kaderi paylaşıyoruz. Büyük oranda aynı dili de konuşuyoruz. Arada ki bu dostluğu ilerletmemiz ve aramızı bozmaya çalışanlara itibar etmememiz gerekir" dedi. Sonrasında Türk dostu Bikteli de aynı düşüncelere vurgu yaparak İran'a uğurlandı.
Burada bir ara vererek, İran pazarının öneminden kısaca bahsetmek isterim. İran pazarında kendine yer edinmek isteyen bir emlakçıyım. Bu anlamda İsveç'te, İran vatandaşlarına satış yapan bir emlak ofisim mevcut. Aynı zamanda Tahran'da da Alanya adına ofisi olan ender, belki de tek emlak ofisi sahibiyim. Sonuç itibariyle 2008 yılından beri İranlılara çalışıyorum. İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri de sürekli takip ediyorum. Alanya'nın bu yıl turizmde ki sıkıntıları malumunuz. Avrupa ile sıkıntılar var, Rusya ile umudumuz kalmadı. İskandinav turistler azalmış vaziyette. Rusya batarsa gümrük birliğinde ki ülkelerde batacak. Gerçekten çok ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Üzerine basa basa vurguluyorum, 'Elimizde bir tek İran kaldı'
Şimdi bir de Tahran gezimizden bahsedelim. Ankara'da ki gezimizde nasıl bir dostluk havasının egemen olduğunu anlatmak istedim. Aynı durum, İran'da da hakimdi. İran Turizm Fuarı için gittiğimiz Tahran'da, biraz Alanya'yı, biraz da Türkiye'yi tanıtma amacındaydık. Alanya'dan Belediye başkanımız Adem Murat Yücel dahilinde meclis üyelerimiz, turizmcilerimiz bu fuarda yer aldı. Dolayısıyla gözler fuarda Alanya standını aradı. Türkiye - Bakü Büyükelçiliği standını gördük, ancak başka da bir şey göremedik. Bırakın standı, 80 milyon insanın yaşadığı İran'da Turizm Tanıtım Müşavirliğimizi de çok aradık, ama maalesef bulamadık. Fuara Bakü Turizm Tanıtım Müşavirliği gelmiş, ama bizim müşavirliğimizden kimse gelmemişti. O vakit dedim ki, 'Türkiye'de turizm bir ekmek kapısı değil, tanıtıma gerek yok ve İran; Rusya'nın, Avrupa'nın, İskandinavların yokluğunda önemli pazar değil!!!' Küçük bir de not ekleyeyim. İskandinav ülkeleri Finlandiya, Norveç ve İsveç'in toplam nüfusu 20 milyona yakındır. Oysa 80 milyonluk İran pazarında, turizm fuarına katıldığımız Tahran'ın nüfusu 17 milyon. Ve bu nüfusun çoğu da; zengin, dışarıya açılmak isteyen, Türk dizilerinden ve yakınlığımızdan dolayı bir çoğunun Türkçeyi bildiği bir nüfus yapısına sahip.
Son olarak bir gözlemi mi daha paylaşmak istiyorum. İran'dan ayrılırken, kaldığım otelden 4 günlük yer ayırtmak istedim. Ancak otelde yer olmadığı söylendi. Dahası Tahran da, 2016 yılında bütün oteller in dolu olduğu iletildi. Bir buçuk yıl boyunca oteller dolu, düşünebiliyor musunuz? Oda yok. Çünkü ambargo kalktı ve İran'da ki pazara üşüştüler. İran Devleti mevcut 170 oteli 450'ye çıkartmak istiyor, istemekle de kalmamış bunun için de bir anlaşma yapmış. İspanyol bir firmayla 100 otellik bir anlaşma yapılmış. İran, devlet garantili 100 otel projesini İspanyollara vermiş. Dışişleri Bakanı yardımcısı "İran'ın kötü zamanlarında yanında olan Türkiye, iyi zamanlarımızda en iyi yerde olacak" demişti. Peki neden, Rusya'da işlerinden olan inşaat firmalarımız bu projelerde yer alamadı. Acaba İran mı sözünde durmayarak Türkiye'yi dışladı, yoksa biz mi kendimizi iyi tanıtamadık, ya da işimizi pazarlayamadık? Almanların ardından İstanbul'a en fazla turist gönderen İran ile alakalı neden faaliyet yapamıyoruz?
Bu soruların cevabını ben sizlere bırakıyorum. Sadece şunu eklemek istiyorum. Elimizde bir İran kaldı. Onu da kaymetmeyelim!
YORUMLAR