TZOB Başkanı Bayraktar: 2030 yılından sonra sıkıntılar yaşayabiliriz
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "2030 yılına kadar beklenen iklim değişikliği nedeniyle su kullanım potansiyelinin bin metreküpün altına düşmesi sonucu su fakiri olabiliriz. 2030 yılından sonra bitkisel ve hayvansal üretimin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar yaşayabiliriz" dedi.

Editör: Alanya Time - 2
22 Mart 2025 - 11:59
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar basın açıklaması yaptı. "İklim değişikliği nedeniyle 2030 yılından sonra su fakiri ülkeler arasında yer alacağımız öngörülüyor" diyen Bayraktar, modern sulama sistemlerinin artırılması için üreticilere verilen teşvik ve kredilerin acilen artırılması çağrısında bulundu.
Bayraktar, bu yılki su temasının ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendiği ifade ederek, "Su, yeryüzünde yaşayan insanların kendi yaşamları için olduğu kadar gelecek nesiller için de koruması gereken kıt bir kaynaktır. Suyun gelecek nesillere zarar görmeden aktarılması hem bir gereklilik hem de gelecek nesillerin temel hakkıdır. Bu yüzden su kaynaklarının geliştirilmesinde temel yaklaşım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik olmalıdır" şeklinde konuştu.
“TARIMSAL SU İHTİYACI DA ARTIYOR”
Bayraktar, "Dünyada en fazla su, tarım sektöründe kullanılıyor. Dünyada nüfus artışına paralel olarak artan gıda ihtiyacıyla birlikte tarımsal su ihtiyacı da artıyor. Evsel ve sanayi sektörlerinde de talebin artmasıyla sektörler arasında su rekabeti oluşuyor. İklim değişikliğinin etkisinin her geçen gün daha da hissedilir olduğu günümüzde sınırlı su kaynaklarımızın, tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor" diye konuştu.
“SULAMA ORANI YÜZDE 69 SEVİYESİNDE”
Bayraktar, Türkiye’de teknik ve ekonomik açıdan sulanabilir arazi miktarının 8,5 milyon hektar olduğunu dile getirerek, "Fakat gelişen teknoloji ve ekonomik şartlar doğrultusunda bu alanın kesin olmayan tahminlere göre 10,5 milyon hektara çıkacağı tahmin ediliyor" dedi.
Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:
"Mevcut durumda ülkemiz genelinde brüt 7,2 milyon hektar alan sulamaya açılmıştır. Sulama randımanı yüzde 52, sulama oranı ise yüzde 69 seviyesinde olup geriye kalan 1,3 milyon hektarın da sulamaya açılması ve sulama oranı ile randımanının artırılması büyük önem taşıyor. Gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi, gıda ihtiyacının karşılanması yanında tarımda çalışan nüfusun hayat standartlarının yükseltilmesi amacıyla da önemlidir. Ülkemizin yer altı ve yüzey sularıyla ile birlikte yılda toplam 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli bulunuyor. Su potansiyelimizin yüzde 77’sini yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulama olmak üzere yıllık toplamda 57 milyar metreküpü kullanıyoruz."
“SUYUMUZU DAHA FAZLA TASARRUFLU KULLANMALIYIZ”
Bayraktar, "Geriye kalan yüzde 23’lük kısım ise sanayi ve içme-kullanma suyu olarak değerlendiriliyor. Diğer taraftan ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisinin artmasıyla birlikte ilave olarak 2 milyon hektar tarım arazisine daha sulama altyapısı götürülmesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor. Bu da mevcut durumda suyumuzu daha fazla tasarruflu kullanarak daha fazla tarım alanı için kullanmamız gerektiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
“SU FAKİRİ OLABİLİRİZ”
Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:
"İklim değişikliği, şüphesiz ki yağış rejiminde değişikliğe, doğal afetlere, sıcaklık artışına ve kuraklığa neden oluyor. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerine etkileri sonucu miktar ve kalite bakımından yeterli suya erişimin zorlaşacağı da bilinen bir gerçektir. Ülkemiz, Akdeniz Havzası'nda olması sebebiyle iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra nüfus artışıyla birlikte bin 308 metreküp olan kişi başı su kullanım potansiyeli yıllar itibariyle azalıyor. 2030 yılına kadar beklenen iklim değişikliği nedeniyle su kullanım potansiyelinin bin metreküpün altına düşmesi sonucu su fakiri olabiliriz. Gerekli tedbirler şimdiden alınmazsa 2030 yılından sonra bitkisel ve hayvansal üretimin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar yaşayabiliriz." – İHA
Bayraktar, bu yılki su temasının ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendiği ifade ederek, "Su, yeryüzünde yaşayan insanların kendi yaşamları için olduğu kadar gelecek nesiller için de koruması gereken kıt bir kaynaktır. Suyun gelecek nesillere zarar görmeden aktarılması hem bir gereklilik hem de gelecek nesillerin temel hakkıdır. Bu yüzden su kaynaklarının geliştirilmesinde temel yaklaşım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik olmalıdır" şeklinde konuştu.
“TARIMSAL SU İHTİYACI DA ARTIYOR”
Bayraktar, "Dünyada en fazla su, tarım sektöründe kullanılıyor. Dünyada nüfus artışına paralel olarak artan gıda ihtiyacıyla birlikte tarımsal su ihtiyacı da artıyor. Evsel ve sanayi sektörlerinde de talebin artmasıyla sektörler arasında su rekabeti oluşuyor. İklim değişikliğinin etkisinin her geçen gün daha da hissedilir olduğu günümüzde sınırlı su kaynaklarımızın, tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor" diye konuştu.
“SULAMA ORANI YÜZDE 69 SEVİYESİNDE”
Bayraktar, Türkiye’de teknik ve ekonomik açıdan sulanabilir arazi miktarının 8,5 milyon hektar olduğunu dile getirerek, "Fakat gelişen teknoloji ve ekonomik şartlar doğrultusunda bu alanın kesin olmayan tahminlere göre 10,5 milyon hektara çıkacağı tahmin ediliyor" dedi.
Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:
"Mevcut durumda ülkemiz genelinde brüt 7,2 milyon hektar alan sulamaya açılmıştır. Sulama randımanı yüzde 52, sulama oranı ise yüzde 69 seviyesinde olup geriye kalan 1,3 milyon hektarın da sulamaya açılması ve sulama oranı ile randımanının artırılması büyük önem taşıyor. Gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi, gıda ihtiyacının karşılanması yanında tarımda çalışan nüfusun hayat standartlarının yükseltilmesi amacıyla da önemlidir. Ülkemizin yer altı ve yüzey sularıyla ile birlikte yılda toplam 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli bulunuyor. Su potansiyelimizin yüzde 77’sini yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulama olmak üzere yıllık toplamda 57 milyar metreküpü kullanıyoruz."
“SUYUMUZU DAHA FAZLA TASARRUFLU KULLANMALIYIZ”
Bayraktar, "Geriye kalan yüzde 23’lük kısım ise sanayi ve içme-kullanma suyu olarak değerlendiriliyor. Diğer taraftan ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisinin artmasıyla birlikte ilave olarak 2 milyon hektar tarım arazisine daha sulama altyapısı götürülmesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor. Bu da mevcut durumda suyumuzu daha fazla tasarruflu kullanarak daha fazla tarım alanı için kullanmamız gerektiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
“SU FAKİRİ OLABİLİRİZ”
Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:
"İklim değişikliği, şüphesiz ki yağış rejiminde değişikliğe, doğal afetlere, sıcaklık artışına ve kuraklığa neden oluyor. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerine etkileri sonucu miktar ve kalite bakımından yeterli suya erişimin zorlaşacağı da bilinen bir gerçektir. Ülkemiz, Akdeniz Havzası'nda olması sebebiyle iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra nüfus artışıyla birlikte bin 308 metreküp olan kişi başı su kullanım potansiyeli yıllar itibariyle azalıyor. 2030 yılına kadar beklenen iklim değişikliği nedeniyle su kullanım potansiyelinin bin metreküpün altına düşmesi sonucu su fakiri olabiliriz. Gerekli tedbirler şimdiden alınmazsa 2030 yılından sonra bitkisel ve hayvansal üretimin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar yaşayabiliriz." – İHA
YORUMLAR