TÜRK - İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET

TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI Talaş Savaşı’ndan sonra İslamiyet, Türkler arasında hızla yayılmaya başladı. X. yüzyıldan itibaren Türklerin İslam medeniyetinin etkisi altındaki bölgelere yerleşmesiyle Türk ve İslam kültürleri etkileşim sürecine girdi. Uzun bir süreçte gerçekleşen bu etkileşim neticesinde her iki kültürün değerlerini de bünyesinde barındıran “Türk-İslam kültürü” ortaya çıktı. …

TÜRK - İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET
17 Aralık 2020 - 14:37
1.DEVLET YÖNETİMİ:

Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi  ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu.
Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynen sürdüren bir devletti. Hükümdarlar da “kara” ünvanı  kullanılıyordu.
Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut (Sultan Mahmut) olmuştur.
Devlet işleri Büyük Divan denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı.
NOT: Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur.



Hükümdarlara Verilen Unvanlar

  • Sultan
  • Nasr
  • Şah
  • Kadir
  • Han
  • Padişah
  • İlig
  • Bey
  • Buğra
  • Gazi
  • Erkin
  • Hünkar
  • Hüdavendigar
  • Hükümdarlık Sembolleri

  • Hutbe okutmak
  • Hilal
  • Menşur( Onay)
  • Tıraz ( elbise/ hediye)
  • Çetr ( şemsiye)
  • Sancak
  • Çadır
  • Asa
  • Nevbet
  • Taht ( Örgün)
  • Tuğra
  • Tuğ
  • Para bastırmak
  • Hilat ( halife tarafından gönderilen tüm hediyeler)
  • Hakimiyet Anlayışı

  • Türk hakimiyet anlayışı İslamiyet sonrası da devam etmiştir. Ülke hanedan üyelerinin ortak malı sayılmıştır.
  • Memlüklerde her emire hükümdar olma hakkı verilmiştir. Bu durum yönetime birden çok hanedanın gelmesine neden olmuştur.
  • SARAY

    Sarayın Özellikleri

  • Devletin en yüksek makamıdır.
  • Hükümdarın ailesiyle oturduğu yerdir. ( Harem)
  • Devletin idare edildiği yer.(Selamlık)
  • Memurların yetiştirildiği okul. ( Gulamhane/ Enderun)
  • Karahanlılarda  Saray’a KAPLI, Selçuklularda ise DERGAH veya BERGAH denir.
  • Önemli Saray Görevlileri

  • Ütadüddar:  Saray harcamalarına bakardı.
  • Hacibü’l Hüccab (Ulu Hacip): Hükümdar ile halk ve hükümdar ile hükümet arasındaki ilişkiyi düzenler. Hacip:  Hükümdar ve vezirden sonra gelen önemli devlet adamlarıdır. 20-25 kişiden oluşur, hükümdar- devlet, devlet-devlet arasındaki ilişkileri düzenler.
  • Abdar – Taştdar: Sultan elini yıkadığı zaman ibrik tutan görevli.
  • Vekil-i Der: Sultan ile vezirin arasında aracıdır.
  • Çeşnigir: Hükümdarın yiyecekleri ile ilgilenir.
  • Silahtar: Silahlardan görevlidir.
  • Hansalar: Saray mutfağına gerekli malzemeyi sağlar.
  • Şarap Dar – İdişçibaşı : Hükümdarın içeceklerini, şerbetlerini  hazırlar.
  • Camedar: Hükümdarın elbisesi ile ilgilenir.
  • Emir’i Alem: Savaşlarda bayrak ve sancağı taşımak ve bunları muhafaza etmekle görevlidir.
  • Emir’i Candar: Sarayı korumakla görevlidir.
  • Emiri Hares: Devlete ve hükümdara karşı suç işleyenleri yakalayıp cezalandıran görevlidir.
  • Emir’i Ahur: Atların bakımı ile ilgilenen görevli.
  • Bazdar: Sultan’ın doğan, atmaca gibi  kuşlarına bakar.
  • Kapucubaşı: Sarayın günlük hizmetlerinden sorumludur.
  • Emir’i Şikar: Hükümdarın av işlerini düzenleyen görevli.
  • Serhenk- Dürhanş: Hükümdarlar bir yerden bir yere giderken yolunu açan görevlidir.
  • Devaddar: Hükümdarın yazı takımlarını koruyan görevli.
  • Kıssadar: Dilekçeleri hükümdara sunan görevlidir.
  • Emir’i Meclis: Sultan’ın ziyafetlerini hazırlatıp  teşrifatçılık yapan görevlidir.
  • Mutripler: Eğlence meclislerinde çalgı çalıp şarkı söyleyen görevliler.
  • Sakiler: Eğlence meclislerinde sultanı ve davetlilere içecek sunan görevlidir.

HÜKÜMET

Divan Teşkilatı

Divan-ı Arz

  • Başkanı: Emir’i Arz (Aruzul Ceyş)
  • Ordu’nun ihtiyacına bakar.

Divan-ı İstifa

  • Başkanı: Müşrif
  • Askeri ve hukuki işler hariç devletin bütün işlerini denetleme yetkisine sahiptir.

Divan-ı Tuğra

  • Başkanı: Tuğrai  veya Münşi (Osmanlı’da Nişancı)
  • Yazışmalara bakar.

Divan-ı Beridi

  • Posta işlerine bakar.

Divan-ı Mezalim

  • Ağır siyasi suç davalarına bakar.
  • Davayı önce hacip dinler, eğer önemliyse daha sonra Sultan dinler.

Divan-ı Pervane

  • Ülke topraklarının kayıtlarını tutarlar.
  • Başkanı: Pervanecidir.

Niyabet-i Saltanat

  • Hükümdar Başkentte olmadığı zamanlarda devlet işleri ile ilgilenen divandır. Başkanı Naip’tir.
  • Hükümdardan sonraki en yetkili kişi vezir’dir.

Gaznelilerde;

  • Divan-ı Vezaret: Mali ve genel yönetim işleri ile ilgilenir.
  • Divan-ı Risalet: Hükümdarın iç ve dış resmi yazışmalarını yapar.
  • Divan-ı Vekalet: Hükümdar ve ailesine ait mali işlerle ilgilenir.

 Karahanlılarda;

  • Divan-ı Ali: Vezirin başkanlığında devletle ilgili kararların alındığı divandır.

TAŞRA TEŞKİLATI

Eyaletlerdeki Önemli Devlet Görevlileri

  • Şıhne (Sahibu’s Şurta):  Eyalet ve vilayetlerin başındaki askeri yöneticidir.
  • Melik: Eyaletlerdeki Hanedan üyesi yöneticilerdir.( hocaları atabeyler dir)
  • Selçuklularda Amil (Karahanlılar’da İmga):  Vilayetlerin vergisini toplayan kişi.
  • Muhtesip:  Zabıta.  Belediye ve ticari hayatın düzenlenmesinden sorumludur.
  • Amid (Ummal):  Şehir İdaresi’nden sorumlu sivil kişi
  • Ulak:  Habercilere verilen isimdir.
  • Subaşı:  Şehirlerin güvenliğinden sorumlu kişi.
  • Sahibi Divan:  Gaznelilerde şehirlerin idari işlerinden sorumludur.
  • Salar/Sipahsalar:  Gaznelilerde şehrin askeri yöneticisidir.

Atabeylik

  • İslam dünyasına Selçuklularla birlikte girmiştir.
  • Melikleri yetiştirmek üzere atanan görevliler (Atabey).

2.ADALET İŞLERİ:

Türk-İslam Devletlerinde hukuk, Şeri ve Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı. Şeri(Dini) hukuk ile ilgili davalara “kadı” bakardı. Örfi hukuk ile ilgili davalara bakan yüksek bir mahkeme vardı. Ordu içindeki anlaşmazlıklara “kadıasker”(kazasker) bakardı.

ORDU:
T
ürk Devletlerinde ordu sürekli olarak önemini korumuş bir kurumdu. Türk Devlet anlayışında ve Türk Milleti’nin kültüründe ordu kavramı her zaman için büyük önem taşımıştır.

İslam öncesinde olduğu gibi, İslam sonrası da Türk Devletleri’nde ordu büyük önem taşımaya devam etti.

Karahanlı Devleti’nde ordu çeşitli Türk boylarından oluşuyordu. (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.)

Gazne ordusu; köleler, düzenli birlikler, eyalet askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden oluşurdu. Gazne ordusunda başka uluslardan as­kerler de bulunurdu. Çoğunlukla atlı birliklerden oluşan Gazne ordusunda, filler de kullanılırdı.

Büyük Selçuklu Devleti’nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür.  Büyük Selçuklu ordusu altı ayrı bölümden oluşuyordu. Bunlar :

  1. Gulaman-ı Saray: Çeşitli milletlerden toplanan kölelerin özel bir eğitimle saray için yetiştirilmesi ile oluşmuş
  2. Hassa Askerleri: Çeşitli Türk boylarından oluşan atlı askeri birliklerdir.
  3. Melik ve Vali askerleri: Melikler ve valilerde savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan’ın ordusuna katılırdı.
  4. Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti’ne asker verirlerdi.( Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi)
  5. Türkmenler: Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan’ın ordusuna katılırlardı.
  6. Sipahiler: İkta (toprak sahibi)olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı . bu bölümlere ‘ İkta’ denirdi. Bu toprakları işleyen  çiftçiler ,devlete vermeleri gereken vergiyi  “Sipahi”ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi.

İkta sistemi ile;

  • Devletin hazinesine yük olunmadan, dü­zenli bir ordunun kurulması sağlanmıştır.
  • Bulundukları bölgelerin güvenlikleri, ikta sahiplerinin yetiştirdiği askerler tarafından sağ­lanmıştır.
  • Toprağa dayalı köle sisteminin oluşması önlenmiştir.
  • Üretimde süreklilik ve artış sağlanmıştır.

Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde “Tımar “adı verilmiştir.

Not: “İkta “ sistemi  ilk defa Büyük Selçuklu Devleti  Veziri olan “ Nizamül- Mülk “ tarafından uygulanmıştır.

  1. DİN VE İNANIŞ:

Türkler İslam dinine girdikten sonra bu dinin liderliğini  üstlenmişlerdi. İslam dinini geniş alanlara yaymak için fetih hareketlerine girişmişler ve Türkler sayesinde İslam  dini çok geniş alanlara yayılmış ve bir dünya dini haline gelmiştir.

Bugün, Pakistan, Hindistan,Afganistan, Balkanlar gibi coğrafyalarda İslam dininin yayılması Türkler sayesinde olmuştur.

Türkler İslam dininin daha çok Sünni- Hanefi ekolünü benimsemişlerdir. (Hanefi mezhebine Türk mezhebi de  denmektedir.) Sünni İslam anlayışı yaymak ve korumak için mücadele etmişlerdir. (Nizamül- Mülk’ün açmış olduğu Nizamiye medreselerinin amacı Sünni İslam anlayışını korumak ve geliştirmekti.)

Türkler arasında  Sufilik (Tasavvuf) anlayışı da oldukça gelişmiştir. Sufilik hareketi  sonucunda birçok tarikat ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları; Rifailik, Kadirilik, Kübrevilik, Yesevilik, Ekberilik tir.

Bunlardan Yeseviliğin kurucusu bir  Türk –İslam alimi olan Hoca Ahmet Yesevi‘dir. Hoca Ahmet Yesevi İslam Dininin  Türkistan’da (Orta Asya) yayılmasında çok önemli bir role sahiptir. Bugün dahi Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi ,bütün Türk boyları tarafından kutsal kabul edilmektedir.

EKONOMİK HAYAT:

Türk –İslam Devletlerinde ekonomik hayat Büyük Selçuklu Devleti zamanında  büyük bir gelişme gösterdi. Ticaret yolları üzerine “Hanlar” ve “ kervansaraylar” inşa edildi.

Türk –İslam Devletlerinde ülke toprakları yönetim bakımından dört ayrı bölüme  ayrılmıştı. Bunlar;

a.Has Toprakları: vergi gelirleri Sultan’a ait topraklardır.

b.İkta Toprakları: Gelirleri, Hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara, askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. ( İkta sahibi olan devlet adamı veya komutan belirli sayıda  devlete asker  yetiştirmek zorundaydı)

İktanın Yararları:

  • Devlete bedava asker sağlar,
  • Üretimde sürekliliği sağlar,
  • Güvenliğin sağlanmasına yarar,

4- Göçebeleri yerleşik yaşama geçirmede etkilidir.

  1. Mülk Toprakları: Kişilere ait topraklardır. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir.

     2.Vakıf Toprakları: Okul, hastane gibi sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından bu kurumlara verilen topraklardır.

DİL VE EDEBİYAT:

Karahanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe idi. Resmi yazılar Uygur alfabesi ile yazılıyordu. Karahanlı Devleti’nin bu milli kimliği sayesinde bu dönemde Türk kültürü oldukça gelişmiş ve Türk kültürü açısından çok önemli olan  birçok eser yazılmıştır.

Gaznelilerde ve Büyük Selçuklu Devleti’nde ise durum biraz daha farklı idi.  Bu devletlerde bilim dili Arapça idi. Resmi dil olarak ta Farsça kullanılıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu . Bu dönemlerde Türk kültür tarihi için önem taşıyan belli başlı eserler şunlardır.

  1. Divan-ı Lügat-it Türk –Kaşgarlı Mahmut : Türkçe‘nin zengin bir dil olduğunu göstermek ve Araplara Türkçe öğretmek amacı ile yazılmış bir eserdir.
  2. Şehname- Firdevsi
  3. Divan-ı Hikmet- Hoca Ahmet Yesevi
  4. Edip Ahmet – Atabet’ül Hakayık
  5. Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig

BİLİM:

Karahanlılar döneminde  Türkistan’da bulunan  Semerkant,  Buhara, Kaşgar gibi şehirler önemli bilim ve  sanat merkezleri olmuştu. Büyük Selçuklu Devleti döneminde açılan Nizamül- Mülk medreseleri de İslam medeniyetinde büyük öneme sahiptir.

Türk- İslam Devletlerinde yetişen  önemli  bilim adamlarındanbazıları  şunlardır;

Farabi- Felsefe

İbn-i Sina –Tıp

Uluğ Bey- Astronomi

Biruni – Matematik

Barani- Trigonometri

Ali  Kuşcu- Astronomi

SANAT
Türk –İslam  Devletlerinde gelişen başlıca sanat dalları, çinicilik, minyatür, tezhip, ebru, süsleme, hat, oymacılık, kakmacılık ve mimaridir.



SOSYAL HAYAT

İlk Müslüman Türk devletlerinde halk ge­nellikle geleneklerine bağlı bir yaşam sürüyordu. İslam dinî ile uyuşmayan âdetler kaldırıldı.

Türk töresi halkın yaşamında belirleyici oldu. Türk olmayan uluslar devletin hoşgörüsü sebebiyle kendi kültürlerini devam ettirebildi.

Toplum içerisinde sosyal sınıf ayrımları yoktu. Ancak meslek grupları kendi aralarında çe­şitli teşkilatlar kurmuşlardı. Lonca adı verilen bu teşkilatlarda aynı mesleği yapanlar kendi arala­rında birlik kurarak bir denetim mekanizması oluşturmuşlardır.




 


YORUMLAR

  • 0 Yorum