Sürekli aç hissetmenizin asıl nedeni buymuş!
Şeker hastalığı hem genetik yatkınlık hem de yaşam tarzıyla bağlantılı olarak ortaya çıkabilmektedir. Ani acıkmalar, öğün sayısının artması, bir anda kilo almak gizli şekere işaret ediyor. Yaşam tarzını değiştirerek diyabete yakalanma riskini düşürmenin mümkün olduğunu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Sedat Işık, gizli şeker hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor.
Editör: Alanya Time - 2
18 Eylül 2020 - 00:43
Gizli şeker nedir?
Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normal orana göre yüksek ancak diyabet teşhisi koymak için yeteri kadar yüksek değilse kişide gizli şeker var demektir. Pre-diyabet olarak adlandırılan gizli şeker genel olarak diyabetin oluşmasından önceki dönemi kapsar. Daha çok obez ve kilolu kişilerde görülen gizli şekerde insülin direnci problemi çözüme kavuşturulamazsa gizli şekerin Tip 2 diyabete dönme riski artıyor.
Normal şartlarda bir insanın kan şekeri düzeyinin 100mg/dI’den yüksek olması gizli şeker olarak kabul edilir. Aynı zamanda bu oranın 126mg/dI’den düşük olması gerekir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çoğu gizli şeker hastasının 10 yıl sonra tip 2 diyabete yakalanma riski artıyor.
Belirtileri nelerdir?
-Bir anda aşırı kilo alma ve verme,
-Tatlı yeme isteğinin artması,
-Sürekli aç hissetme,
-Şeker düşmesi,
-Gündüzleri uyuklama,
-Sinirlilik ve öfke problemleri,
-Görmede bulanıklık,
-Halsizlik ve yorgunluk,
-Huzursuzluk,
-Depresyon,
-Sabah zor uyanma,
-Artan susuzluk hissi,-
Gebelikte kan şekerinin bozulması.
Gizli şeker teşhisi nasıl konulur?
Gizli şekerin ortaya çıkabilmesi için kan şekeri veya oral glikoz tolerans testi (OGTT) uygulanabilir. Bu testlerin uygulanabilmesi için kişinin gece boyunca aç kalması gerekmektedir. Söz konusu açlık kan şekeri olduğunda kahvaltı öncesi kan şekeri ölçülür. OGTT’de ise açlık ve glikozdan zengin içecek içildikten sonra 2. saatte tekrar şeker ölçümü gerçekleştirilir.
Gizli şekeri olan kişilerin öğünleri artıyor
Gizli şekerin en önemli belirtisi ani şekilde gelişen acıkmalardır. Gizli şekeri olan kişinin önce öğünleri çoğalır sonrasında ise öğünler arasındaki zaman kısalır. Çünkü çok çabuk acıkmaya başlar. Öğün araları 4-4,5 saatten 2-3 saate düşer. Açlık şiddeti artan kişi düşen kan şekerini tekrar kontrol altına alabilmek için tatlılara yönelir.
Bu kişiler risk altında;
-Fazla kilo problemi olanlar,
-Ailesinde diyabet öyküsü olanlar,
-Bel çevresi genişliği erkeklerde 102 kadınlarda 88 santimin üzerinde olanlar,
-Trigliserid düzeyi yüksek olan kişiler,
-HDL kolesterol düzeyi düşük olanlar,
-Hipertansiyon hastaları risk altındadır.
Gizli şeker testini kimler yaptırmalı?
-40 yaşın üstünde olanlar,
-Vücut kitle indeksi 25’in üstünde olanlar,
-Yukarıda belirtilen risk faktörlerinden birini veya birkaçını taşıyan herkes gerekli testleri yaptırmalıdır.
Gizli şeker hastalarının kalp hastalıklarına yakalanma riski daha yüksek
Gizli şekerin en önemli özelliği hem diyabete dönmesi hem de başka hastalıklara yakalanma oranını arttırmasıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, gizli şeker hastalarının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma oranı tam olarak 2 kat artıyor. Üstelik bu risk diyabet hastalarında 4 kat artıyor. Eğer gizli şeker erken fark edilir, yaşam tarzı ve beslenmede yapılacak iyileşmeler sağlanırsa bu risk minimize edilebilir.
Tedavi edilebilir mi?
Gizli şekerin tedavisini yaşam tarzı ve beslenme oluşturur. Amaç kan şekeri düzeyini normal seviyelere çekmektir. Bu kapsamda tamamen kişiye özel bir beslenme ve egzersiz programı hazırlanır. Kişinin daha sağlıklı beslenmesi, şekerden uzak durması, daha fazla hareket etmesi sağlanır. Bu sayede diyabete yakalanma riski en aza indirilir.
Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normal orana göre yüksek ancak diyabet teşhisi koymak için yeteri kadar yüksek değilse kişide gizli şeker var demektir. Pre-diyabet olarak adlandırılan gizli şeker genel olarak diyabetin oluşmasından önceki dönemi kapsar. Daha çok obez ve kilolu kişilerde görülen gizli şekerde insülin direnci problemi çözüme kavuşturulamazsa gizli şekerin Tip 2 diyabete dönme riski artıyor.
Normal şartlarda bir insanın kan şekeri düzeyinin 100mg/dI’den yüksek olması gizli şeker olarak kabul edilir. Aynı zamanda bu oranın 126mg/dI’den düşük olması gerekir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çoğu gizli şeker hastasının 10 yıl sonra tip 2 diyabete yakalanma riski artıyor.
Belirtileri nelerdir?
-Bir anda aşırı kilo alma ve verme,
-Tatlı yeme isteğinin artması,
-Sürekli aç hissetme,
-Şeker düşmesi,
-Gündüzleri uyuklama,
-Sinirlilik ve öfke problemleri,
-Görmede bulanıklık,
-Halsizlik ve yorgunluk,
-Huzursuzluk,
-Depresyon,
-Sabah zor uyanma,
-Artan susuzluk hissi,-
Gebelikte kan şekerinin bozulması.
Gizli şeker teşhisi nasıl konulur?
Gizli şekerin ortaya çıkabilmesi için kan şekeri veya oral glikoz tolerans testi (OGTT) uygulanabilir. Bu testlerin uygulanabilmesi için kişinin gece boyunca aç kalması gerekmektedir. Söz konusu açlık kan şekeri olduğunda kahvaltı öncesi kan şekeri ölçülür. OGTT’de ise açlık ve glikozdan zengin içecek içildikten sonra 2. saatte tekrar şeker ölçümü gerçekleştirilir.
Gizli şekeri olan kişilerin öğünleri artıyor
Gizli şekerin en önemli belirtisi ani şekilde gelişen acıkmalardır. Gizli şekeri olan kişinin önce öğünleri çoğalır sonrasında ise öğünler arasındaki zaman kısalır. Çünkü çok çabuk acıkmaya başlar. Öğün araları 4-4,5 saatten 2-3 saate düşer. Açlık şiddeti artan kişi düşen kan şekerini tekrar kontrol altına alabilmek için tatlılara yönelir.
Bu kişiler risk altında;
-Fazla kilo problemi olanlar,
-Ailesinde diyabet öyküsü olanlar,
-Bel çevresi genişliği erkeklerde 102 kadınlarda 88 santimin üzerinde olanlar,
-Trigliserid düzeyi yüksek olan kişiler,
-HDL kolesterol düzeyi düşük olanlar,
-Hipertansiyon hastaları risk altındadır.
Gizli şeker testini kimler yaptırmalı?
-40 yaşın üstünde olanlar,
-Vücut kitle indeksi 25’in üstünde olanlar,
-Yukarıda belirtilen risk faktörlerinden birini veya birkaçını taşıyan herkes gerekli testleri yaptırmalıdır.
Gizli şeker hastalarının kalp hastalıklarına yakalanma riski daha yüksek
Gizli şekerin en önemli özelliği hem diyabete dönmesi hem de başka hastalıklara yakalanma oranını arttırmasıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, gizli şeker hastalarının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma oranı tam olarak 2 kat artıyor. Üstelik bu risk diyabet hastalarında 4 kat artıyor. Eğer gizli şeker erken fark edilir, yaşam tarzı ve beslenmede yapılacak iyileşmeler sağlanırsa bu risk minimize edilebilir.
Tedavi edilebilir mi?
Gizli şekerin tedavisini yaşam tarzı ve beslenme oluşturur. Amaç kan şekeri düzeyini normal seviyelere çekmektir. Bu kapsamda tamamen kişiye özel bir beslenme ve egzersiz programı hazırlanır. Kişinin daha sağlıklı beslenmesi, şekerden uzak durması, daha fazla hareket etmesi sağlanır. Bu sayede diyabete yakalanma riski en aza indirilir.
YORUMLAR