Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Vicdanları olduğuna inanmıyorum
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 31 Mart Yerel Seçimleri'nde Saadet Partisi'ne yönelik açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya cevap veren iki parti üyesine hakaret suçlamasıyla para cezası verilmesine tepki gösterdi.
Editör: Alanya Time - 1
02 Nisan 2021 - 14:12
Haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, Soylu'nun yerel seçimlerdeki iddialarını hatırlatarak şunları söyledi:
Bizim bazı parti mensuplarımız cezalandırıldı. 31 Mart seçimlerine giderken herkesin gözü önünde sayın İçişleri Bakanı bizi PKK'yla işbirliği yapmakla suçladı. Seçimlerden sonra gittim pasaportumu alamadım. Karşısında terör yazmışlar. Birisi yaz demiş. 2 gün içinde pasaportumu verdiler. Allah'tan korkun. Bu gelişmeler karşısında parti mensubu 2 kardeşimiz 'bu yalan' dedi. Maalesef onlara cevap sayın Soylu'dan geldi. Mahkeme parti mensuplarımıza ceza verdi. Ben bu hakimlerin karşısına çıkmak istemem. Ben bunların vicdanı olduğuna, adil olduğuna inanmıyorum. Bunların tepesinde bazı yetkililer var. Hakkımı helal etmiyorum. Bu ülke bunlarla yaşanamaz hale getiriliyor. Devir değişecek bir gün, siz de bir gün hakimler huzuruna çıkacaksınız.
'Kanal İstanbul'a devlet garantisi verilirse altından siz değil, sülaleniz kalkamaz'
Ekonomide elle tutulur neredeyse hiçbir şey kalmadı. Kabahat Merkez Bankası başkanlarında değil. Eğer Merkez Bankası başkanları bağımsız olsaydı şu anki durumdan daha kötü bir durumda olmazdık. Ekonominin yapısını düzeltmek adına atılan hiçbir adım yok. Biz, verilen garantilerin ne manaya geldiğini; köprülerde, otoyollarda, tünellerde ve havaalanlarında gördük. Milletin iliğini sömürüyorsunuz. Kanal İstanbul'a devlet garantisi verilirse bu vebalin altından siz değil sülaleniz kalkamaz.
'Halkın ensesinde boza pişirmek isteyenler memur olamazlar, sadece zalim bir yönetimin temsilcisi olurlar'
Ekonominin sorumlusu benim diyordu. Millet de güvendi ama hatanın bedelini ödüyor. Artık aynı hatayı bir defa daha tekrarlamak istemiyor bu millet. Güçlü devlet kuracağız derken, zayıf bir millet olma noktasına sürüklendik. İktidarda bulunanlar itibardan tasarruf etmemeye, yazlık kışlık saraylar yapmaktan çekinmemeye başladılar. Ama bunun bedelini millet ödüyor. Dış politikada savruluyoruz. NATO, ABD, Rusya ve AB ile ilişkilerimiz sürekli farklı şekilleniyor. Bir memlekette devleti yönetenler adalet var diyor, diye orada adalet olmaz. Türkiye'de sadece bankalar kâr ediyor. Böyle bir ülkede yatırım da yapılmaz, enflasyon da düşmez, faizler de inmez. Hükümet işsizliğin tarifini değiştirerek işsizlik artmıyor, diyor. Milletle dalga mı geçiyorsunuz. İktidar, kongrelerini lebalep salonlarda yaptı. Kongreleri bitti kısıtlamalar geldi. Biz Saadet Partisi olarak tüm kongrelerimizi pandemi kurallarına uygun bir şekilde yapıyoruz, yapacağız. İktidar, bu keyfiliklerin bedelini mutlaka öder. Artık bu iktidara kesinlikle güven kalmadı. Vali de kaymakam da polis de memurdur. Halka hizmet etmek için vardır, bunu anlamamız lazım. Halkın ensesinde boza pişirmek isteyenler memur olamazlar. Sadece zalim bir yönetimin temsilcisi olurlar.
'Her alanda çözülmesi gereken ciddi sorunlar var'
ABD, BOP kapsamında bölgemizdeki üslerini artırmaya başladı. Hedefte ülkemiz var ve Ortadoğu tehdit altında. Suriye'nin darmadağın olmasına, Irak'ın ve Libya'nın bu hale gelmesine bizim politikalarımız da sebep oldu. BOP'u iyi kavramalıyız ve karşısında durmalıyız. Ege Adaları nasıl gitti, nerede bizim donanmalarımız? Bir ülkenin huzur ve güvenliği için vazgeçilmez iki unsur varsa bunlardan birincisi adalet, ikincisi emniyettir. Emniyet mensuplarımıza yönelik mobbing uygulamaları artmaktadır. Yöneticilere düşen görev polisimizi ezmek, baskı yapmak, psikolojilerini bozmak değil çalışma şartlarını düzeltmek, özlük haklarını üstlendikleri sorumluluğa uygun hale getirmektir. Atanamayan öğretmenler, atanan öğretmenler, EYT'liler, tarım çalışanları... Memleketimizde maalesef her alanda çözülmesi gereken ciddi sorunlar var.
'Hakaret etmedik'
İstanbul Üsküdar'da Mart 2019 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşma yaptığı sırada, Saadet Partili Rıdvan Çamlıca ve Yıldıray Çamlıca, Soylu'ya yönelik hakaret içerikli sözler söylediği gerekçesiyle "kamu görevlisine alenen hakaret" suçundan ayrı ayrı 7 bin 80 lira adli para cezasına çarptırıldı.
Sanıklar ise geçtiğimiz gün görülen duruşmada herhangi bir hakarette bulunmadıklarını belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Saadet Partisi PKK ile anlaşma imzaladı" şeklindeki ifadelerine "Öyle bir anlaşma yapan varsa Allah belasını versin" diyerek tepki gösterdiklerini belirtmişti.
Bizim bazı parti mensuplarımız cezalandırıldı. 31 Mart seçimlerine giderken herkesin gözü önünde sayın İçişleri Bakanı bizi PKK'yla işbirliği yapmakla suçladı. Seçimlerden sonra gittim pasaportumu alamadım. Karşısında terör yazmışlar. Birisi yaz demiş. 2 gün içinde pasaportumu verdiler. Allah'tan korkun. Bu gelişmeler karşısında parti mensubu 2 kardeşimiz 'bu yalan' dedi. Maalesef onlara cevap sayın Soylu'dan geldi. Mahkeme parti mensuplarımıza ceza verdi. Ben bu hakimlerin karşısına çıkmak istemem. Ben bunların vicdanı olduğuna, adil olduğuna inanmıyorum. Bunların tepesinde bazı yetkililer var. Hakkımı helal etmiyorum. Bu ülke bunlarla yaşanamaz hale getiriliyor. Devir değişecek bir gün, siz de bir gün hakimler huzuruna çıkacaksınız.
'Kanal İstanbul'a devlet garantisi verilirse altından siz değil, sülaleniz kalkamaz'
Ekonomide elle tutulur neredeyse hiçbir şey kalmadı. Kabahat Merkez Bankası başkanlarında değil. Eğer Merkez Bankası başkanları bağımsız olsaydı şu anki durumdan daha kötü bir durumda olmazdık. Ekonominin yapısını düzeltmek adına atılan hiçbir adım yok. Biz, verilen garantilerin ne manaya geldiğini; köprülerde, otoyollarda, tünellerde ve havaalanlarında gördük. Milletin iliğini sömürüyorsunuz. Kanal İstanbul'a devlet garantisi verilirse bu vebalin altından siz değil sülaleniz kalkamaz.
'Halkın ensesinde boza pişirmek isteyenler memur olamazlar, sadece zalim bir yönetimin temsilcisi olurlar'
Ekonominin sorumlusu benim diyordu. Millet de güvendi ama hatanın bedelini ödüyor. Artık aynı hatayı bir defa daha tekrarlamak istemiyor bu millet. Güçlü devlet kuracağız derken, zayıf bir millet olma noktasına sürüklendik. İktidarda bulunanlar itibardan tasarruf etmemeye, yazlık kışlık saraylar yapmaktan çekinmemeye başladılar. Ama bunun bedelini millet ödüyor. Dış politikada savruluyoruz. NATO, ABD, Rusya ve AB ile ilişkilerimiz sürekli farklı şekilleniyor. Bir memlekette devleti yönetenler adalet var diyor, diye orada adalet olmaz. Türkiye'de sadece bankalar kâr ediyor. Böyle bir ülkede yatırım da yapılmaz, enflasyon da düşmez, faizler de inmez. Hükümet işsizliğin tarifini değiştirerek işsizlik artmıyor, diyor. Milletle dalga mı geçiyorsunuz. İktidar, kongrelerini lebalep salonlarda yaptı. Kongreleri bitti kısıtlamalar geldi. Biz Saadet Partisi olarak tüm kongrelerimizi pandemi kurallarına uygun bir şekilde yapıyoruz, yapacağız. İktidar, bu keyfiliklerin bedelini mutlaka öder. Artık bu iktidara kesinlikle güven kalmadı. Vali de kaymakam da polis de memurdur. Halka hizmet etmek için vardır, bunu anlamamız lazım. Halkın ensesinde boza pişirmek isteyenler memur olamazlar. Sadece zalim bir yönetimin temsilcisi olurlar.
'Her alanda çözülmesi gereken ciddi sorunlar var'
ABD, BOP kapsamında bölgemizdeki üslerini artırmaya başladı. Hedefte ülkemiz var ve Ortadoğu tehdit altında. Suriye'nin darmadağın olmasına, Irak'ın ve Libya'nın bu hale gelmesine bizim politikalarımız da sebep oldu. BOP'u iyi kavramalıyız ve karşısında durmalıyız. Ege Adaları nasıl gitti, nerede bizim donanmalarımız? Bir ülkenin huzur ve güvenliği için vazgeçilmez iki unsur varsa bunlardan birincisi adalet, ikincisi emniyettir. Emniyet mensuplarımıza yönelik mobbing uygulamaları artmaktadır. Yöneticilere düşen görev polisimizi ezmek, baskı yapmak, psikolojilerini bozmak değil çalışma şartlarını düzeltmek, özlük haklarını üstlendikleri sorumluluğa uygun hale getirmektir. Atanamayan öğretmenler, atanan öğretmenler, EYT'liler, tarım çalışanları... Memleketimizde maalesef her alanda çözülmesi gereken ciddi sorunlar var.
'Hakaret etmedik'
İstanbul Üsküdar'da Mart 2019 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşma yaptığı sırada, Saadet Partili Rıdvan Çamlıca ve Yıldıray Çamlıca, Soylu'ya yönelik hakaret içerikli sözler söylediği gerekçesiyle "kamu görevlisine alenen hakaret" suçundan ayrı ayrı 7 bin 80 lira adli para cezasına çarptırıldı.
Sanıklar ise geçtiğimiz gün görülen duruşmada herhangi bir hakarette bulunmadıklarını belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Saadet Partisi PKK ile anlaşma imzaladı" şeklindeki ifadelerine "Öyle bir anlaşma yapan varsa Allah belasını versin" diyerek tepki gösterdiklerini belirtmişti.
YORUMLAR