Norveç, İrlanda ve İspanya Filistin'i devlet olarak tanıyacağını duyurdu.
İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırıları 7 Ekim'den bu yana devam ederken Norveç, İrlanda ve İspanya, Filistin'i devlet olarak tanıyacağını duyurdu. Uzmanlara göre Batı’dan gelecek tanıma kararlarının, İsrail'in küresel siyasetteki manevra alanını daraltması muhtemel.
Editör: Alanya Time - 1
22 Mayıs 2024 - 18:34
Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, Norveç'in Filistin devletini tanıyacağına dair açıklamalarda bulunmuştu. Beklenen duyuru geldi. Kuzey Avrupa ülkesi Norveç'in 28 Mayıs'ta Filistin'i resmen tanıyacağı belirtildi.
Store, "Hem İsrailliler hem de Filistinliler için siyasi çözüm sağlayan tek alternatifi, yani iki devletin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşamasını sürdürmemiz gerekiyor" dedi ve iki devletli çözüme işaret etti.
Ardından İrlanda ve İspanya da Filistin'i devlet olarak tanıyacaklarını duyurdu.
İrlanda Başbakanı, "Önümüzdeki haftalarda bu konuda adım atmayı planlıyoruz" dedi. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise 28 Mayıs'ta Filistin devletini resmen tanıyacaklarını açıkladı.
Filistin'i tanıyan devlet sayısı artabilir
Aylardır süren İsrail saldırıları sonucu Gazze'deki çatışmaların şiddeti arttıkça, dünya genelinde Filistin Devleti'nin tanınması çağrıları da yeniden canlandı.
Malta ve Slovenya gibi ülkeler de “uygun şartlar oluştuğunda” Filistin'i tanımaya hazır olduklarını beyan etmişti. Bu, Filistin Devleti'nin uluslararası alanda daha fazla tanınmasını sağlayacak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
"Tanıma kararları Batılı ülkeler için baskı aracı olabilir"
Peki, Batılı ülkelerin Filistin'i devlet olarak tanıması neyi değiştirir? Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara'ya göre bu durum, Batılı devletler üzerinde baskı oluşturabilir.
Dr. Çınkara, Filistin'in devlet olarak tanınmasının, İsrail'in küresel siyasetteki manevra alanını daraltacağını belirtiyor. Özellikle ABD gibi ülkelerin üzerinde baskı oluşturabileceğini söylüyor.
Çınkara ayrıca bu durumun, Filistin'in küresel siyasetteki rolünü sıcak ve dinamik bir konu olarak tutmaya devam edeceğine dikkati çekiyor.
Zira, Filistin'in uluslararası alanda tanınması, İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne doğru atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilse de, sürecin karmaşıklığı ile çeşitli siyasi, ekonomik ve güvenlik etmenleri nedeniyle hala birçok belirsizliğin olduğu değerlendiriliyor.
Filistin'in küresel siyasetteki rolü, bölgesel istikrar, insan hakları, uluslararası hukukun uygulanması gibi geniş bir yelpazede tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Özellikle iki devletli çözüm ve bölgesel istikrar açısından Filistin'in statüsü ve tanınması, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam eden önemli bir konu olarak gündemdeki yerini koruyacak gibi görünüyor.
BM'de ilave haklar tanındı
Son olarak BM Genel Kurulu, Filistin'in BM üyeliğinin BMGK'da tekrar görüşülmesi ve gözlemci statüsünde olan Filistin'e bazı ilave haklar tanınması talep edilen karar tasarısını kabul etmişti.
Söz konusu karar Filistin'e tam BM üyeliği hakkı tanımamakla beraber çok sayıda BM üyesinin desteğini göstermesi açısından önem taşıyor.
BM'nin 193 üyesinden 139'u Filistin Devleti'ni tanımış durumda. Bu, Filistin'in uluslararası alanda artan kabulünü yansıtan önemli bir tablo. Bundan sonra da Filistin Devleti’nin Batı nezdinde kabulünün artması bekleniyor.
Yaser Arafat devlet ilan etmişti
Yaser Arafat, 15 Kasım 1988'de tek taraflı olarak Kudüs'ü başkenti olarak belirleyen bağımsız bir Filistin Devleti'ni ilan etti. Bu duyuru, Cezayir'deki Filistin Ulusal Konseyi toplantısında yapıldı ve Cezayir, bağımsız Filistin Devleti'ni resmen tanıyan ilk ülke oldu.
Bu duyurunun ardından birkaç hafta içinde Türkiye, Hindistan, Arap dünyasının büyük bir kısmı ve bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere onlarca ülke, aynı adımı attı ve bağımsız Filistin Devleti'ni tanıdı. Bu, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla kabul görmesine ve desteklenmesine yönelik önemli bir dönemeç oldu.
2010'un sonlarına ve 2011'in başlarına doğru, Orta Doğu barış sürecinin krizde olduğu bir dönemde, Arjantin, Brezilya ve Şili gibi Güney Amerika ülkeleri, Filistin'e desteklerini açıkça dile getirdi.
Bu karar, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla tanınmasını ve desteklenmesini sağlamak için önemli bir adım olarak değerlendirildi. Bu ülkelerin desteği, Filistin'in barış sürecindeki haklarının ve taleplerinin daha fazla vurgulanmasına ve dikkate alınmasına katkıda bulundu.
İsveç, Batı Avrupa'da Filistin'i tanıyan ilk ülke oldu
Avrupa’da da Filistin’i devlet olarak tanıyan ülkeler var. Ancak, Batı Avrupa ülkeleri arasında bu tutum pek yok. Öyle ki İsveç, birliğe katıldıktan sonra 2014 yılında, Batı Avrupa'da Filistin Devleti'ni tanıyan ilk Avrupa Birliği (AB) üyesi oldu.
AB'ye girmeden önce Filistin’i tanıyan ülkeler de var. Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Kıbrıs, Polonya ve Romanya bu ülkeler arasında yer alıyor.
Store, "Hem İsrailliler hem de Filistinliler için siyasi çözüm sağlayan tek alternatifi, yani iki devletin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşamasını sürdürmemiz gerekiyor" dedi ve iki devletli çözüme işaret etti.
Ardından İrlanda ve İspanya da Filistin'i devlet olarak tanıyacaklarını duyurdu.
İrlanda Başbakanı, "Önümüzdeki haftalarda bu konuda adım atmayı planlıyoruz" dedi. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise 28 Mayıs'ta Filistin devletini resmen tanıyacaklarını açıkladı.
Filistin'i tanıyan devlet sayısı artabilir
Aylardır süren İsrail saldırıları sonucu Gazze'deki çatışmaların şiddeti arttıkça, dünya genelinde Filistin Devleti'nin tanınması çağrıları da yeniden canlandı.
Malta ve Slovenya gibi ülkeler de “uygun şartlar oluştuğunda” Filistin'i tanımaya hazır olduklarını beyan etmişti. Bu, Filistin Devleti'nin uluslararası alanda daha fazla tanınmasını sağlayacak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
"Tanıma kararları Batılı ülkeler için baskı aracı olabilir"
Peki, Batılı ülkelerin Filistin'i devlet olarak tanıması neyi değiştirir? Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara'ya göre bu durum, Batılı devletler üzerinde baskı oluşturabilir.
Dr. Çınkara, Filistin'in devlet olarak tanınmasının, İsrail'in küresel siyasetteki manevra alanını daraltacağını belirtiyor. Özellikle ABD gibi ülkelerin üzerinde baskı oluşturabileceğini söylüyor.
Çınkara ayrıca bu durumun, Filistin'in küresel siyasetteki rolünü sıcak ve dinamik bir konu olarak tutmaya devam edeceğine dikkati çekiyor.
Zira, Filistin'in uluslararası alanda tanınması, İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne doğru atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilse de, sürecin karmaşıklığı ile çeşitli siyasi, ekonomik ve güvenlik etmenleri nedeniyle hala birçok belirsizliğin olduğu değerlendiriliyor.
Filistin'in küresel siyasetteki rolü, bölgesel istikrar, insan hakları, uluslararası hukukun uygulanması gibi geniş bir yelpazede tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Özellikle iki devletli çözüm ve bölgesel istikrar açısından Filistin'in statüsü ve tanınması, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam eden önemli bir konu olarak gündemdeki yerini koruyacak gibi görünüyor.
BM'de ilave haklar tanındı
Son olarak BM Genel Kurulu, Filistin'in BM üyeliğinin BMGK'da tekrar görüşülmesi ve gözlemci statüsünde olan Filistin'e bazı ilave haklar tanınması talep edilen karar tasarısını kabul etmişti.
Söz konusu karar Filistin'e tam BM üyeliği hakkı tanımamakla beraber çok sayıda BM üyesinin desteğini göstermesi açısından önem taşıyor.
BM'nin 193 üyesinden 139'u Filistin Devleti'ni tanımış durumda. Bu, Filistin'in uluslararası alanda artan kabulünü yansıtan önemli bir tablo. Bundan sonra da Filistin Devleti’nin Batı nezdinde kabulünün artması bekleniyor.
Yaser Arafat devlet ilan etmişti
Yaser Arafat, 15 Kasım 1988'de tek taraflı olarak Kudüs'ü başkenti olarak belirleyen bağımsız bir Filistin Devleti'ni ilan etti. Bu duyuru, Cezayir'deki Filistin Ulusal Konseyi toplantısında yapıldı ve Cezayir, bağımsız Filistin Devleti'ni resmen tanıyan ilk ülke oldu.
Bu duyurunun ardından birkaç hafta içinde Türkiye, Hindistan, Arap dünyasının büyük bir kısmı ve bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere onlarca ülke, aynı adımı attı ve bağımsız Filistin Devleti'ni tanıdı. Bu, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla kabul görmesine ve desteklenmesine yönelik önemli bir dönemeç oldu.
2010'un sonlarına ve 2011'in başlarına doğru, Orta Doğu barış sürecinin krizde olduğu bir dönemde, Arjantin, Brezilya ve Şili gibi Güney Amerika ülkeleri, Filistin'e desteklerini açıkça dile getirdi.
Bu karar, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla tanınmasını ve desteklenmesini sağlamak için önemli bir adım olarak değerlendirildi. Bu ülkelerin desteği, Filistin'in barış sürecindeki haklarının ve taleplerinin daha fazla vurgulanmasına ve dikkate alınmasına katkıda bulundu.
İsveç, Batı Avrupa'da Filistin'i tanıyan ilk ülke oldu
Avrupa’da da Filistin’i devlet olarak tanıyan ülkeler var. Ancak, Batı Avrupa ülkeleri arasında bu tutum pek yok. Öyle ki İsveç, birliğe katıldıktan sonra 2014 yılında, Batı Avrupa'da Filistin Devleti'ni tanıyan ilk Avrupa Birliği (AB) üyesi oldu.
AB'ye girmeden önce Filistin’i tanıyan ülkeler de var. Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Kıbrıs, Polonya ve Romanya bu ülkeler arasında yer alıyor.
YORUMLAR