Kazan-kazan yaklaşımına dayalı bağ kurmak çocuğu dış dünyaya hazırlıyor
Gelişim ve sınırlar konusu her daim insanoğlunu ilgilendiren temel konulardan biri olmuştur. Kimi zaman ülkelerin sınırları olarak, kimi zaman kişilerarası mesafe olarak, kimi zaman da ailelerin çocuklarıyla kurduğu ilişkide sınırlar hayatımızın merkez üssü hâlini almıştır.
Editör: Alanya Time - 2
13 Ekim 2020 - 23:26
Yazar, Eğitmen ve Profesyonel Koç (PCC) Damla Kunç Koçman, kazan-kazan yaklaşımına dayalı bir bağ kurmanın çocuğu dış dünyaya hazırladığını belirterek, çocuklara çizilecek sınırları ve ebeveynlerin nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattı.
Ebeveyn olmak sorumluluktur ve istifa etme şansı yoktur
“Doğadaki birçok canlı anne karnından çıktığında gelişimini tamamlamışken insan yavrusu dünyaya geldikten iki yıl sonra bu seviyeye ulaşır. Genel olarak çocukların yaşam ile ilgili bir fikirleri yoktur. Kendi kendilerini geliştirecek beceriye sahip olmadan dünyaya gelirler. Ne yaptıklarını bilmezler, bu nedenle varoluşsal olarak her çocuğun onu büyütecek ebeveyne ihtiyacı vardır. Onu sevsin, yapılandırsın ve olgunluğa erişebilmesi için ona yol göstersin diye. Çocuklar ebeveynleri tarafından doldurulamamış duygusal boşlukları yaşamları boyunca eş, arkadaş, patron gibi seçtikleri kişiler ile tamamlamaya çalışırlar. Bu nedenle, ebeveyn olmak sorumluluktur ve istifa etme şansı da yoktur.
Evde huzuru getirecek olan aile içinde oluşturulmuş olan sınırlardır
Çocuğun büyüme yolculuğunda ebeveynler çocukları için en iyisini isterler. En iyinin ne olduğunu bilmek çok da kolay değildir. Bazen ebeveyn için en iyi olan çocuk için en iyi ve en doğru olmayabilir. Bunun ayırımını yapabilmek için gerekli bilgi ve donanıma sahip olmak gereklidir. Bu noktada ilk aşama sınır ve kuralları belirlemektir. Kurallar ve sınırlar kaos ortamında yaşadığımız dünyayı nasıl düzenli hale getiriyor ise ev ortamında da huzuru getirecek olan aile içinde oluşturulmuş olan sınırların ve kuralların netliğidir.
Çocuklara sorumluluk verilmeli
Yaşamın içindeki sınırlar ile ilgili ilkeler açık ve nettir, muğlak değildir. Uzmanların belirli yaş aralıklarına uygun olarak tanımladıklarını ve öğretilmesi gerekenleri ebeveynler olarak siz de öğretebilirsiniz, çocuklarınız da bunları öğrenirler. Dengeli sınırlar koymak işbirliğini yüreklendirir. Sorumluluk alma isteğini artırır. Ebeveyn olarak çocuğun yaşına uygun olarak ayakkabısının bağcığını bağlamayı öğretmek, odasını temizlemesi gibi sorumlulukları öğretmelisiniz.
Sınırlar uyarlanıp tekrar genişletilebilir
Çocuklar özgürlüğünü kazanmaya ve sorumluluk almaya hazır hale geldikçe sınırlar uyarlanıp tekrar genişletilir. Çocuklar ebeveynlerinden gördüklerine göre tepki verir ve uyum sağlarlar. Çocuklar sağlıklı denemelere ihtiyaç duyacak kadar geniş ancak güven sağlayacak ve sorumluluk kazandıracak kadar kısıtlayıcı sınırlara gerek duyarlar. Çok kısıtlayıcı sınırlar isyan, çok gevşek sınırlar aşırı denemeyi, tutarsız sınırlar ise hem deneme hem de isyanı körükler.
“Ben ne yaptım da çocuğum böyle davranıyor?” diye sormalı
Dengeli olmayan, kısıtlayıcı, gevşek ya da tutarsız sınırlar öğrenme ve sorumluluk kazanmayı engeller. Bu sebeple dengeli sınırlar koymak için hem kendi sınırlarınız hem de çocuğunuza koyduğunuz sınırlar üzerinde çalışmalısınız. Çocuğunuz ergen olmuşsa ve hala üç yaşındaki bir çocuk gibi tepki veriyorsa, ona yaşına uygun olan sınır ve sorumlulukları vermek yerine davranış tarzına uygun olan yaşta koyulan kuralları tekrar öğreterek başlamalısınız. Özgürlük verilmez belirli bir seviyeye gelerek kazanılır. Cesaret, “Bu çocuk niye böyle yapıyor?” sorusu yerine “Ben ne yaptım da çocuğum böyle davranıyor?” sorusunu kendinize sorarak, yeniden çocuğunuza yol açabilecek eylemleri gösterebilmektir.
Kilit nokta sizin hangi davranışlarınızla örnek olduğunuz
Sınır sözcüğü faydalı bir kelimedir ve bunu kullanmaktan çekinmeyin. Size karşı istediğini yapmadığınız için öfkelenen çocuğunuza “Bu evde bağırmanın doğru olmadığına dair bir sınırımız var. Öfkelenebilir, kızabilir, duygularını ve tepkilerini göstererek kendini ifade edebilirsin ama bağırman insanları rahatsız eder. Bağırma sınırını aşarsan bunun sonucu olarak oyun saatini kaybedersin” demekten çekinmeyin. Ancak, bunu öğretirken sizin de örnek davranışı göstermeniz önemlidir. Burada kilit nokta sizin hangi davranışlarınızla örnek olduğunuzdur.
Kazan-kazan yaklaşımına dayalı bağ kurmalı
Kendi alanını oluşturamamış, her gelene kapısı açık olan, sevgiyi, ilgiyi, saygıyı dışarıda arayan bireyler için yaşam o kadar da keyifli değildir. Sürekli beklenti içinde olmak ve bir şeylere bağımlı olmak kişinin bu dünyada zindan hayatını kendine yaşatmasıdır. Eğer çocuğunuz ile güçlü, işbirliğine, güvene, kazan-kazan yaklaşımına dayalı bir bağ kurarsanız onlara sorumluluk verirseniz dış dünyaya hazırlamada ona destek olursunuz. Ev ortamında farklılıkları kabul eden, kendini ifade edebilen çocuklar yetişkin olduklarında da kendi sınırlarını çizebilen ve iyi ilişkiler yürütebilen bireyler olurlar.
Ebeveyn olmak sorumluluktur ve istifa etme şansı yoktur
“Doğadaki birçok canlı anne karnından çıktığında gelişimini tamamlamışken insan yavrusu dünyaya geldikten iki yıl sonra bu seviyeye ulaşır. Genel olarak çocukların yaşam ile ilgili bir fikirleri yoktur. Kendi kendilerini geliştirecek beceriye sahip olmadan dünyaya gelirler. Ne yaptıklarını bilmezler, bu nedenle varoluşsal olarak her çocuğun onu büyütecek ebeveyne ihtiyacı vardır. Onu sevsin, yapılandırsın ve olgunluğa erişebilmesi için ona yol göstersin diye. Çocuklar ebeveynleri tarafından doldurulamamış duygusal boşlukları yaşamları boyunca eş, arkadaş, patron gibi seçtikleri kişiler ile tamamlamaya çalışırlar. Bu nedenle, ebeveyn olmak sorumluluktur ve istifa etme şansı da yoktur.
Evde huzuru getirecek olan aile içinde oluşturulmuş olan sınırlardır
Çocuğun büyüme yolculuğunda ebeveynler çocukları için en iyisini isterler. En iyinin ne olduğunu bilmek çok da kolay değildir. Bazen ebeveyn için en iyi olan çocuk için en iyi ve en doğru olmayabilir. Bunun ayırımını yapabilmek için gerekli bilgi ve donanıma sahip olmak gereklidir. Bu noktada ilk aşama sınır ve kuralları belirlemektir. Kurallar ve sınırlar kaos ortamında yaşadığımız dünyayı nasıl düzenli hale getiriyor ise ev ortamında da huzuru getirecek olan aile içinde oluşturulmuş olan sınırların ve kuralların netliğidir.
Çocuklara sorumluluk verilmeli
Yaşamın içindeki sınırlar ile ilgili ilkeler açık ve nettir, muğlak değildir. Uzmanların belirli yaş aralıklarına uygun olarak tanımladıklarını ve öğretilmesi gerekenleri ebeveynler olarak siz de öğretebilirsiniz, çocuklarınız da bunları öğrenirler. Dengeli sınırlar koymak işbirliğini yüreklendirir. Sorumluluk alma isteğini artırır. Ebeveyn olarak çocuğun yaşına uygun olarak ayakkabısının bağcığını bağlamayı öğretmek, odasını temizlemesi gibi sorumlulukları öğretmelisiniz.
Sınırlar uyarlanıp tekrar genişletilebilir
Çocuklar özgürlüğünü kazanmaya ve sorumluluk almaya hazır hale geldikçe sınırlar uyarlanıp tekrar genişletilir. Çocuklar ebeveynlerinden gördüklerine göre tepki verir ve uyum sağlarlar. Çocuklar sağlıklı denemelere ihtiyaç duyacak kadar geniş ancak güven sağlayacak ve sorumluluk kazandıracak kadar kısıtlayıcı sınırlara gerek duyarlar. Çok kısıtlayıcı sınırlar isyan, çok gevşek sınırlar aşırı denemeyi, tutarsız sınırlar ise hem deneme hem de isyanı körükler.
“Ben ne yaptım da çocuğum böyle davranıyor?” diye sormalı
Dengeli olmayan, kısıtlayıcı, gevşek ya da tutarsız sınırlar öğrenme ve sorumluluk kazanmayı engeller. Bu sebeple dengeli sınırlar koymak için hem kendi sınırlarınız hem de çocuğunuza koyduğunuz sınırlar üzerinde çalışmalısınız. Çocuğunuz ergen olmuşsa ve hala üç yaşındaki bir çocuk gibi tepki veriyorsa, ona yaşına uygun olan sınır ve sorumlulukları vermek yerine davranış tarzına uygun olan yaşta koyulan kuralları tekrar öğreterek başlamalısınız. Özgürlük verilmez belirli bir seviyeye gelerek kazanılır. Cesaret, “Bu çocuk niye böyle yapıyor?” sorusu yerine “Ben ne yaptım da çocuğum böyle davranıyor?” sorusunu kendinize sorarak, yeniden çocuğunuza yol açabilecek eylemleri gösterebilmektir.
Kilit nokta sizin hangi davranışlarınızla örnek olduğunuz
Sınır sözcüğü faydalı bir kelimedir ve bunu kullanmaktan çekinmeyin. Size karşı istediğini yapmadığınız için öfkelenen çocuğunuza “Bu evde bağırmanın doğru olmadığına dair bir sınırımız var. Öfkelenebilir, kızabilir, duygularını ve tepkilerini göstererek kendini ifade edebilirsin ama bağırman insanları rahatsız eder. Bağırma sınırını aşarsan bunun sonucu olarak oyun saatini kaybedersin” demekten çekinmeyin. Ancak, bunu öğretirken sizin de örnek davranışı göstermeniz önemlidir. Burada kilit nokta sizin hangi davranışlarınızla örnek olduğunuzdur.
Kazan-kazan yaklaşımına dayalı bağ kurmalı
Kendi alanını oluşturamamış, her gelene kapısı açık olan, sevgiyi, ilgiyi, saygıyı dışarıda arayan bireyler için yaşam o kadar da keyifli değildir. Sürekli beklenti içinde olmak ve bir şeylere bağımlı olmak kişinin bu dünyada zindan hayatını kendine yaşatmasıdır. Eğer çocuğunuz ile güçlü, işbirliğine, güvene, kazan-kazan yaklaşımına dayalı bir bağ kurarsanız onlara sorumluluk verirseniz dış dünyaya hazırlamada ona destek olursunuz. Ev ortamında farklılıkları kabul eden, kendini ifade edebilen çocuklar yetişkin olduklarında da kendi sınırlarını çizebilen ve iyi ilişkiler yürütebilen bireyler olurlar.
YORUMLAR