Karaciğer yağlanmasını önlemek için mutlaka tüketin!
Karaciğer yağlanmasını önlemek için mutlaka tüketin!
Yağlı karaciğer hastalığının iki tipi vardır. Bunlardan biri basit yağlanma ve diğeri de NASH'tır. Basit yağlanmada karaciğerde anormal yağ birikimi vardır ancak karaciğer hücrelerinde iltihaplanma ve şişme yoktur. Neyse ki tüm karaciğer yağlanmalarının yüzde 80-90’ı bu duruma uymaktadır.
İleri evre siroz oluşana kadar genellikle hiçbir belirti vermez
Çoğu durumda NASH yüksek şekerli, yüksek yağlı beslenme ve hareketsiz yaşamın sonucudur. NASH şişmanlık, tip 2 diyabet ve insülin direnci ile yakından ilişkilidir. Türkiye’deki erişkinlerin yüzde 32’si ne yazık ki şişman, Avrupa kıtasının en obez ülkesiyiz, Tip 2 diyabet hastalığının sıklığının ülkemizde çok yüksek olduğu (günümüzde yüzde 20 )da düşünüldüğünde ne yazık ki karaciğer yağlanması sıklığında dünyada en üst sıralardayız.
Türkiye’de 4 milyon nash hastası olduğu tahmin ediliyor
Türkiye’de 4 milyon NASH hastası bulunuyor ve 150 bin kişide de şu an NASH’e bağlı siroz gelişmiş olduğu tahmin ediliyor. Erişkin her 4 kişiden birinde karaciğer yağlanması var. Ultrasonda karaciğer yağlanması görülen her 5 hastanın 4 tanesinde karaciğer kan testleri normaldir.Karaciğer yağlanması olan her 5 hastanın birinde NASH var.Tip 2 diyabeti olan her 3 kişiden birinde NASH vardır. NASH hastalarının yaklaşık yüzde 80’inde obezite, yüzde 70’inde metabolik sendrom, yüzde 50’sinde tip 2 diyabet var.Obezitesi olanların yüzde 85’inde, tip 2 diyabeti olanların yüzde 65’inde, metabolik sendromu olanların yüzde 50’sinde karaciğer yağlanması var. NASH hastalığında en sık ölüm nedeni kalp kaynaklıdır. Hele de metabolik sendrom birlikteliği varsa kalp damar hastalığı olarak kalp krizi, inme/felç geçirme riski en yüksektir. Böylesine önemli sonuçları olan bir hastalığın sıklığı ülkemizde obezite ve diyabet sıklığındaki çarpıcı artışa paralel olarak artmaktadır. Yeni elde ettiğimiz veriler karaciğer yağlanması sıklığının ülkemizde ürkütücü düzeylere ulaştığına işaret etmektedir. Bu nedenle bu hastalığın önlenmesi ve tedavi edilmesi hususunda acil önlemler alınması gerekmektedir. Aksi taktirde gelecek on yıllarda ülkemizi bu sinsi hastalığın sonuçlarıyla orantılı ağır ekonomik bedeller beklemektedir.
Nash teşhisi nasıl konuluyor?
Yağlı karaciğer hastalığı genellikle başka bir nedenden dolayı yapılmış karaciğer kan testlerinde yükselme (AST ve ALT) veya ultrasonda karaciğer yağlanması saptanmasıyla karşımıza çıkar. Karaciğer testlerinde yüksekliği yol açabilecek diğer karaciğer hastalıklarının olmadığını göstermek için doktorunuz alkol kullanıp kullanmadığınızı, mevcut hastalıklarınızı, ilaçlarınızı, ailede karaciğer hastalığı olup olmadığını soracak, ek kan testleri isteyecektir.NASH kesin teşhisi ve hangi evrede olduğunun belirlenmesi için veya yapılan testlerinizde bozulmaya yol açabilecek diğer hastalıklarınızın olmadığından emin olmak için karaciğer biyopsisi yapılması gerekebilir. Fibroscan ile karaciğer fibrozis evresi ve aynı zamanda yağlanma miktarı ölçülerek gerekirse biyopsi yapılabilir. Karaciğer biyopsisi iğne ile karaciğerden çok küçük bir doku (karaciğerin 50 binde 1’i) alma işlemidir. Bu doku başka bir doktor tarafından mikroskop ile incelenip NASH hastalığınızın olup olmadığı, ayrıca eşlik eden fibrozis dene nedbe dokusunun evresi söylenir.
Nash tedavi yöntemleri neler?
Kilo kaybı ve fiziksel aktivite şu ana kadar etkisi kanıtlanmış en iyi tedavi yöntemleridir. Ancak kilo kaybı kademeli ve yavaşça olmalıdır (haftada en fazla 1,6 kg), çünkü daha hızlı kilo kaybı da yağlanmaya yol açabilir. Bu değerlerin çok üzerinde danışanına kilo verdirmeleriyle sosyal medyada övünen diyetisyenler aksine utanç duymalıdır. NASH’i ortadan kaldırabilmek için 1 yıllık süre içinde vücut ağırlığının en az yüzde 7’si kadar, fibrozisin ortadan kaldırılabilmesi için en az yüzde 10’u kadar kilo verilmelidir (Örneğin 100 kg olan bir hasta NASH’i düzeltmek için en az 7 kilo, NASH’in neden olduğu karaciğer fibrozisini düzeltmek için en az 10 kg vermelidir).Diyetisyen eşliğinde beslenmenizin yaşam tarzı değişikliği şeklinde yeniden düzenlenmesi önerilir. Kilo vermek ve uzun vadede bu çabayı sürdürmek zordur ve hastalar böyle büyük bir değişime karşı kendilerini güçsüz hissedebilirler. 10 hastadan ancak bir tanesi 1 yıllık süre içinde yüzde 10’dan fazla kilo kaybını başarabilir, bu durumda dahi fibrozisde yüzde 45 gerileme başarılabilir.
Karaciğer yağlanmasına karşı neler yapılmalı?
Kendi yemeklerinizi kendiniz pişirin
Tabağınızda nelerin olduğu hakkında bilgi sahibi olmanız için mümkün olduğunca sıfırdan pişirmeniz tavsiye edilir. Hazır gıdalar, atıştırmalık ürünler bile çok yüksek seviyede yağ, tuz ve şeker içerirler.
Etlerin, balıkların ve kabuklu deniz hayvanlarının ızgarası ve tercihen doymamış yağlar açısından zengin yağlar (zeytinyağı, keten tohumu) kullanılması tavsiye edilir.
Porsiyonlarınızı kontrol altında tutun
Dengeli bir öğün burada gösterildiği şekilde oluşmalıdır.
Sağlıklı atıştırın
Eğer yapabiliyorsanız, atıştırmalıklardan kaçınmanız en iyisi. Ancak bu her zaman başarılamaz ve bu nedenle doğru atıştırmalıkların seçilmesi önemlidir. Badem, ceviz ve fındık iyi bir protein kaynağıdır ve sizi daha uzun süre tok tutar. Meyveler iyi seçeneklerdir, ancak önerilen şeker alımını aşmanıza yol açabilecek kadar yüksek şeker içermediğine dikkat edin.
Bilmenizde fayda var:
Yavaş yiyin! Midenizin beyninize tokluk mesajı göndermesi, yemeğe başlamanızdan itibaren en az 20 dakikadır. Hızlı yemek yerseniz aşırı yiyebilirsiniz.
Vücudun su ihtiyacının karşılanması temel önem taşır. Doğal aromalar: taze limon, nane veya salatalık suya taze ve lezzetli bir tat verecektir. Sıcak şekersiz içecekler: Çay veya kahve (şeker veya tatlandırıcılardan kaçınılmalıdır) de tercih edilebilir.
Market alışverişi yaptığınızda, satın aldığınız gıdalardaki etiketleri dikkatlice okuduğunuzdan emin olun. Bunlar, sepetinize koyduğunuz ürünlerin besin içerikleri hakkında önemli birer bilgi kaynağıdır. İçindekiler listesinde, malzemeler ağırlık sırasına göre tanımlanır: Ürünün ana bileşenleri daima önde gelir.
Listedeki ilk bileşen tereyağı veya yağ ise ürünün yağ içeriği muhtemelen çok yüksektir. Örneğin: 100 gramında 20 g üzerinde şeker bulunan bir ürün, çok yüksek oranda şekerli bir üründür. 100 gramında 3 g üzerinde yağ bulunan bir ürün, çok yüksek oranda yağ içeren bir üründür. İşlenmiş et (sucuk, salam gibi) ve hazır paketli yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durun.
Yapabildiğiniz kadar egzersiz yapın, ancak kendinizi aşırı zorlamayın!
Egzersiz hem kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlar, hem de vücudu şekillendirir: Diyabetikler için kilo, şeker seviyesi kontrolü, kalp hastalığı riskinin azaltılması… Egzersiz, enerji tüketimine yol açan herhangi bir harekettir.
Hafif egzersiz: Yürüyüş, bahçe işleri.
Orta şiddet: Yüzme, tempolu yürüyüş, pilates.
Yüksek şiddet: Tenis, bisiklet, koşu.
Yapılan bilimsel araştırmalar, sigaranın yağlı karaciğer hastalığında karaciğerdeki hasarı belirgin arttırdığını gösterdi. Yurt dışında yapılan bir araştırmada sigaranın bırakılması ile bu olumsuz etkide geri dönüşüm olabileceği gösterildi. NASH’de en sık ölüm nedeninin kalp damar hastalıkları olduğu düşünüldüğünde NASH hastasının sigara içiyor olması akıllara ziyandır. NASH hastası siroz olmaktan korkar ancak kalp hastalıklarından ölme riski siroza göre kat kat yüksektir.
NASH hastalığı alkol kullanmayanlarda görülen hastalıktır, ancak az miktarda (genellikle sosyal içici olarak tanımlanır) alkol kullananlarda da NASH görülebilir. Önemli oranda olmayan alkol kullanımının karaciğer yağlanması üzerinde olan etkileri konusunda çelişkili sonuçları olan araştırmalar vardı. Ancak çok prestijli bir dergi olan Lancet’te yayımlanan çok büyük bir bilimsel araştırma bu konudaki tartışmalara son noktayı koydu. Alkol kullanımının güvenli miktarı sıfırdır. Yani bir damla dahi alkol kullanmayın!
Yapılan araştırmalarda günde 2 kupa filtre kahve içmenin tüm kronik karaciğer hastalıklarında (NASH dahil) olumlu etki yaptığını ortaya koymuştur.
Benzer etkinin sade içilen Türk Kahvesi için de olabileceğini tahmin etmekteyiz. Araştırmalar kahve tüketiminin karaciğer yağlanması riskini azalttığı hatta karaciğer yağlanmasına karşı koruyucu bir faktör olduğunu göstermiştir.
Kahvenin nasıl bir mekanizma ile bu koruyuculuğu sağladığı günümüzde hala bir araştırma konusudur. Güncel araştırmalar kahvedeki kafein üzerine odaklansa da kahveol ve kafestol gibi diğer maddelerin ya da kahvenin içerdiği antioksidanların karaciğer üzerinde olumlu etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Fakat çay, yeşil çay gibi kafein içeren başka ürünlerin karaciğer üzerinde benzer etkiler yaptığı gösterilmemiştir. Bu da burada kafeinin etkisi olduğu düşüncesinden bizi uzaklaştırmaktadır.
Ayrıca yapılan çalışmalar kahvenin bağırsaktaki mikrobiyotamız üzerine etki ederek bağırsak-karaciğer ilişkisi ile karaciğerdeki yağ depolanmasını engellediğini, karaciğerden yağ salınımını arttırdığını göstermiştir. Ayrıca kahvenin bağırsaktaki geçirgenlik proteinlerinin onarımını kolaylaştırdığı, böylece zararlı maddelerin barsak yolu ile karaciğere geçişini engellediği, lipid ve enerji metabolizmasını da düzenlediği gösterilmiştir.
NASH hastalığında işe yaradığı kanıtlanan ve hastaların kullanımına sunulabilecek hiçbir kür, bitkisel ürün henüz yoktur. Hatta bunların bir kısmı karaciğerinize zarar verebilir. Enginarı mevsiminde, maydanoz, limonu salatanızla yiyin. Bu önerilerin yol açtığı karaciğer toksisitesini o öneriyi yapanlar değil yine bu karaciğer hastalığının uzmanı olan gastroenterologlar görmektedir. Bitkisel beslenme merakınız varsa diyetisyeninize başvurarak ‘Akdeniz Diyeti’ uygulayın.
Kaliteli uyku (en az 5-6 saat, en çok 8-9 saat) için çaba gösterin
Düzenli bir uyku ritmine sahip olmamak da karaciğer yağlanması riskini arttırıyor. Düzenli, yeterli sürede, zifiri karanlıkta, sessiz bir ortamda olmayan uyku sirkadyen ritmimizi yani vücut saatimizi bozar. Vücut saatimiz uyku-uyanıklık, yeme-içme alışkanlıkları, metabolizma ve hormonal salınım döngülerimizi kontrol eder.
Sirkadyen ritimdeki düzensizliklere bağlı bozulan leptin hormonu metabolizması tokluk algımızda bozulmalara neden olur. Melatonin sirkadyen ritim ile uyumlu olarak özellikle gece beyinde sentezlenen (yüzde 80’i) bir hormondur. Melatonin yaş ilerledikçe yağlanmamızı ve insülin direncini önleyici etkiye sahiptir. Ancak biyolojik saatimizdeki bozulmalar melatonin salgılanmasında da bozukluklara yol açar.
Uykusuzluk daha çok yeme, daha az hareket etme, insülin direnci ve kilo alma ile ilişkilendirilmiştir. Buna bağlı yağlı karaciğer gelişme riski artmaktadır. Araştırmalar uyku bozukluğu olan bireylerin karaciğer hasarı ve karaciğer kanseri açısından da daha riskli bir grupta yer aldığını göstermektedir. Yani uykusuzluğun hem karaciğer hastalığı oluşumu hem de karaciğer hastalığının seyrinin kötüleşmesinde olumsuz etkisi vardır. Diğer bir önemli konu uyku süresi ve uyku kalitesidir.
Beş saatten az uyuyan bireylerde ilerleyen zamanda karaciğer yağlanmasının görülme riski artmaktadır. Yine çeşitli nedenlere bağlı gece uyanık kalan bireyler de karaciğer yağlanması gelişmesi bakımından risk altındadır. Gece vardiyesinde çalışan bireylerin karaciğer yağlanması açısından risk altında olduğu son zamanlardaki araştırmalarda gösterilmiştir. Bu bireyler ilerleyen dönemlerde NASH için artmış riske sahip olurlar.
Bu yüzden hastalarımıza yaşam tarzı değişiklikleri için düzenli bir diyetin yanı sıra beş saatten az olmayan düzenli bir gece uykusu önermekteyiz. Tabii ki teknolojik aletlerden uzak, zifiri karanlık ve sessiz bir ortamda.
(function(d, s, id) { var js, fjs = d.getElementsByTagName(s)[0]; if (d.getElementById(id)) return; js = d.createElement(s); js.id = id; js.src = "https://connect.facebook.net/tr_TR/sdk.js#xfbml=1&version=v2.5"; js.async = !0;js.defer = !0; fjs.parentNode.insertBefore(js, fjs); }(document, 'script', 'facebook-jssdk'));[ad_2]
Source link
YORUMLAR