İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ
08 Mart 2020 - 14:39 - Güncelleme: 28 Nisan 2020 - 09:07
[ad_1]

Ruh sağlığı hastenesinde oda arkadaşı gözlerini oydu

 

ADANA Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi'nde yatarak tedavi edilen Sultan Güner'in (57) 2 gözünü, aynı odada yatan kadın hasta parmaklarını sokarak oydu. 2 gözünü de kaybeden Güner'in ailesi hastane yönetiminden şikayetçi olurken, Adana Valiliği, başlattığı soruşturma kapsamında başhekim yardımcısının da aralarında olduğu 7 personeli açığa aldı.

Hatay'ın Payas ilçesinde yaşayan ve psikiyatrik sorunlar yaşayan 3 çocuk annesi Sultan Güner, 24 Şubat günü, ailesi tarafından Adana'ya getirilerek, Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi'nde muayene ettirildi. Doktorlar da Güner'in yatarak tedavi görmesine karar verdi. 

Ancak Sultan Güner hastanedeki 6'ncı gününde, aynı odada yatan N.K. adlı kadın hastanın saldırısına uğradı. N.K., verilen ilaçlar nedeniyle uyku halinde olan Güner'in 2 gözünü, parmağıyla çıkardı. Güner'in çığlıkları üzerine odaya giren hastane personeli, N.K.'yı etkisiz hale getirdi. 2 gözünü de kaybeden Sultan Güner ise, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürülerek, ameliyat edildi.

Annelerinin yaşadığı saldırıdan başka bir hastanın kendilerini telefon ile araması sonucu haberdar olduklarını ileri süren aile ise hemen Adana'ya gelerek, Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi yönetiminden şikayetçi oldu.

'ANNENİZİ KÖR EDİP, GÖTÜRDÜLER'Annesi Sultan Güner'in ruh sağlığında son 2 yıldır ağır sorunlar yaşadığını bu nedenle de sık sık Adana'ya geldiklerini anlatan Bünyamin Güner (38), "24 Şubat günü annemi hastaneye yatırıp, Payas'a döndük. Her gün hastaneyi arayıp durumu hakkında bilgi alıyorduk. Kız kardeşim 1 Mart günü hastaneyi aradığı ama anneme ulaşamadı. Sonra bir hasta kardeşime ulaşmış. 'Annenizi dövdüler, kör edip hastaneye götürdüler' demiş. Bunun üzerine Adana'ya geldik. Korkunç manzarayla karşılaştık. Annem ameliyat oldu. Doktorlar bir daha göremeyeceğini söylüyorö dedi.

'OLAYDA İHMAL VAR'Annesinin gözlerini kaybettiğinden haberi olmadığını, çok korktuğu için halen kendine gelemediğini kaydeden Güner, hastanenin kamera görüntülerini istediklerini ama başhekiminden olumsuz yanıt aldıklarını söyledi. Olayda tamamen ihmal olduğunu ifade eden Güner, 

"Başka bir hasta geliyor annemin gözlerini parmaklarıyla oyuyor. Annem, ilaçların etkisinden tepki dahi verememiş. Bu bir vahşettir. Annem nasıl acı çekti o an tahmin dahi edemiyorum. Annemi nasıl koruyamadılar? Tedavi olması için getirdik, günler sonra iki gözü kör olmuş şekilde aldık. Sağlık Bakanlığı'na sesleniyorum; Ailecek yıkılmış durumdayız, sorumlular cezasını çeksin istiyoruz" diye konuştu.

7 PERSONEL AÇIĞA ALINDIAdana Valiliği de yaptığı yazılı açıklamayla olayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldığını bildirdi. Açıklamada şöyle denildi: "Konu ile ilgili olarak olayın gerçekleştiği andan hemen sonra Valiliğimizce soruşturma başlatılmış olup, görevli 1 başhekim yardımcısı, 1 sağlık bakım hizmetlerinden sorumlu müdür, 1 destek ve kalite hizmetleri müdürü (güvenlik iş ve işlemlerinden sorumlu), 1 uzman doktor ve 3 hemşirenin soruşturmasının selameti açısından görevlerinden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Gözleri oyulduğu iddia edilen Sultan Güner'in hastane odasında konuşması'Çok korkuyorum' demesiOğlu Bünyamin Güner ile röp.Eşi Mehmet Güner ile röp.Baba ve oğlundan detayAdana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi girişi ve tabelası Sultan Güner'in hastane odasında gözleri bantlı görüntüleriSultan Güner'in fotoğrafı 

Haber: Can ÇELİK-Kamera: Anıl ATAR/ADANA, 

Haber Kodu : 200306035

================================

İdlibli Ali Bekir, 6 kardeşine topladığı plastik atıklarla bakıyor SURİYE'de uzun bir zamandan beri Esad rejiminin havadan ve karadan bombaladığı, dün gece ise ateşkesin ilan edildiği İdlib kentinde, 6 kardeşine güç koşullarda bakmaya çalışan Muhammed Ali Bekir (24), çöpten topladığı plastik atıkları marketlere satıyor. Ali Bekir, çöplükte kendisi gibi plastik atık toplayan 3 kişinin hastalanarak öldüğünü söyledi.Esad yönetiminin uzun bir zamandan beri havadan ve karadan bombaladığı, dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği zirvenin ardından ateşkesin ilan edildiği İdlib'de halk, zor koşullar altında yaşamını sürdürüyor. Evine ekmek götürmekte güçlük çeken ve daha önce bir işletmede ulaştırma görevlisi olarak çalışan Muhammed Ali Bekir, işe yarar materyalleri toplayarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Annesi, babası ve 6 kardeşine bakan Ali Bekir, çöplerin arasından bulup çıkarttığı plastikleri marketlere vererek karşılığında ekmek alıyor. Kendisi gibi çöpte plastik toplayan 3 kişinin hastalanarak öldüğünü söyleyen Ali Bekir, eve ekmek götürmek için bu işi yapma mecburiyetinde olduğunu söyledi. Muhammed Ali Bekir, şunları söyledi: "Çöplerden plastik atıkları topluyorum. Topladığım plastikleri marketlere ekmek karşılığında veriyorum. Burada iş olmadığı için aç kalmamak ve eve ekmek götürmek için bunu mecburen yapıyorum. Çöpte bunları toplarken sürekli hasta oluyorum. Burada benim gibi çöp toplayan çocuklardan 3'ü, çöplerden dolayı hastalanarak öldü. Hastalık ve ölüm riski olmasına rağmen mecburen bunu yapmak zorundayım. Çünkü başka bir iş kapısı yok şu an."'BURADA SAVAŞ VAR, İŞ YOK'Muhammed Ali Bekir gibi çöplerden ekmeğini kazanmaya çalışan onlarca kişi daha var. Bunlardan Yasin Samir Amke (19) de ailesine ekmek götürmek için bunu yapmaya mecbur olduğunu ifade etti. "Her gün buraya gelip çöpten işe yarar eşya bulmaya çalışıyorum" diyen Amke, "Daha çok plastik toplayıp marketlere veriyorum. Burada savaş var, iş yok. Bunu yapmak zorundayım. Aileme ekmek götürmek için mecburum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------İdlib atık merkeziMuhabir Mehmet Mucahit Ceylan'ın anonsu  Dökülmesi için gelen atıklarAtıklarda plastik materyal toplayanlarMuhammed Ali Bekir'in röportajıYasin Samir Amke'nin röportajıGenel ve detay görüntüler

Haber: Mehmet Mucahit CEYLAN - Kamera: Mustafa KANLI/İDLİB (SURİYE), 

=============================

Menice, Ereğli'deki ailesine kavuştu: Yunanistan'a asla gitmek istemiyorum, Türkçe öğretmeni olmak istiyorum

EDİRNE'den anne- babası ve kardeşleriyle geçtiği Yunanistan'da güvenlik güçlerince yakalanan Afgan ailenin kızı Menice Arapzade (10) Konya'nın Ereğli ilçesine kavuştu. Annesi ve kardeşlerine kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyleyen Menice, "Bir daha Yunanistan'a asla gitmek istemiyorum. Ereğli'de yeni bir hayata başlayıp derslerimde başarılı olup, Türkçe öğretmeni olmak istiyorum." dedi. Afgan Arapzade ailesi, bir grup göçmenle Edirne'deki Meriç Nehri üzerinden Yunanistan'a geçti. Ancak 3'ü çocuk 5 kişilik aile, Yunanistan'da güvenlik güçlerine yakalandı. Arapzade ailesinden anne- baba ve 2 çocuğu araca bindirilirken, ailenin 10 yaşındaki kızları Menice de başka göçmenlerin bulunduğu araca bindirildi. Bu sırada ailesiyle bağlantısı kopan Menice, beraberinde olduğu göçmenlerle Türkiye'ye geri gönderildi. Menice'nin ailesinin kaybettiğini DHA'nın duyurmasının ardından Edirne Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, harekete geçti. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nün de devreye girmesiyle küçük kız, babası Seyid Arapzade ile buluştu.  EREĞLİ'DEKİ AİLESİNE KAVUŞTU Edirne'den otobüsle yola çıkan Menice ve babasını Seyid Arapzade'yi Ereğli otogarında Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Osman Tezcan karşıladı. Ardından evlerine geçen Menice, 7 günlük ayrılığın ardından ablası  ve annesine kavuştu. Diğer kardeşleri  Hamit (14) ve Kerime Arapzade'nin (11), okulda olduğu belirtildi. Baba Seyid Arapzade, kızına kavuştuğu için mutlu olduğunu, kavuşmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. Kendisinin ailesine kavuşmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerine başlayan Menice, tekrar Yunanistan'a gitmek istemediğini belirtti.  Menice, şunları söyledi: "Bir daha Yunanistan'a asla gitmek istemiyorum. Ereğli'de yeni bir hayata başlayıp derslerimde başarılı olup, Türkçe öğretmeni olmak istiyorum. Herkese tekrar teşekkür ederim."Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü Osman Tezcan de Arapzade ailesine hem maddi, hem de psikolojik destek verileceğini belirtti. 

Görüntü Dökümü ----------------Menice ve babasının otobüsten inmesi Sosyal Hizmet Merkezi Müdürü'nün karşılaması Evlerine gitmesi Evlerinin önünde  beklemeleri Röportaj Genel ve detayHaber- Kamera: Atilla ATMACA EREĞLİ KONYA

===============================

Antalya Fashion Week'te Mehmetçiğe asker selamlı destek ANTALYA'da bu yıl 3'üncüsü gerçekleştirilen Antalya Fashion Week 2020, 3 moda tasarımcısının ilkbahar- yaz koleksiyonunun tanıtıldığı defileyle başladı. Türk bayrağının yansıtıldığı ekran önünde asker selamı vererek, İdlib'de Bahar Kalkanı Harekatı'nı gerçekleştiren Mehmetçiğe destek olan mankenler, ayakta alkışlandı.Merkezi Antalya'da bulunan EMY Organizasyon&Ajans tarafından bu yıl 3'üncüsü gerçekleştirilen Antalya Fashion Week 2020, 3 modacının defilesiyle başladı. 5 Mart'ta başlayan ve 7 Mart'a kadar sürecek moda günlerinin ilk akşamında Burcu Kandemir, Serpil Dinç ve Haktan Bucke'nin 2020 ilkbahar- yaz koleksiyonları tanıtıldı. 5 yıldızlı otelde yapılan defilede moda tasarımcısı Haktan Bucke imzasını taşıyan 'beachwear- kokteyl' koleksiyonunu tanıtan mankenlerin giydikleri mayo, bikini ve plaj elbiseleri göz doldurdu.Ünlü isimler Ece Begüm Yücetan, Gizem Yıldırım ve Bürde Aslan'ın yanı sıra 30 manken podyumda yürüdü. Serpil Dinç ve Burcu Kandemir'in koleksiyonlarını izleyen modaseverler, cep telefonlarının kameralarıyla defilenin her anını kaydetti, sosyal medya hesaplarından canlı yayın yaptı.EKRANDA TÜRK BAYRAĞIFinalde tasarımcı Serpil Dinç'in abiye ve gece kıyafetlerinin tanıtımının ardından led ekrana yansıtılan Türk bayrağı önünde asker selamı veren mankenler, İdlib'de Bahar Kalkanı Harekatı'nı gerçekleştiren Mehmetçiğe desteklerini gösterdi. Mankenlerin asker selamının üzerine ayağa kalkan Antalyalılar, alkışlarıyla Mehmetçiğe gönderilen mesaja eşlik etti.'ASKERİMİZİN YANINDAYIZ'Gecenin organizasyonunu yapan Emy Organizasyon&Ajans Kurucusu Eda Meltem Yılmaz, "3 gün sürecek etkinliğimizin ilk gününde buradan tüm askerlerimize selam gönderdik, onların yanında olduğumuzu hissetmelerini istedik" dedi.Moda tasarımcısı Serpil Dinç ise "Kadının özgür ruhunu düşünerek tasarladığım yeni koleksiyonum tanıtıldı. Defilemin finalinde ise mankenlerin asker selamıyla bütün salon tek yürek oldu" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------Defileden genel, yakın plan görüntüler Mankenlerden yakın planlarFinalde asker selamı veren mankenlerden görüntüAsker selamı sırasında ayağa kalkarak alkışlayanlarRÖP1: Eda Meltem Yılmaz röportajRÖP2: Serpil Dinç röportajRÖP3: Bürde Aslan röportajHABER- KAMERA: İbrahim LALELİ/ANTALYA,

=================================

Halk otobüsü engelli yolcuyu almadı, yeni araç gönderildi

SAKARYA'nın Akyazı ilçesinde, fiziksel engelli Özer Turgut, engelli rampası bulunmasına rağmen kendisini almayan özel halk otobüsü sürücüsü hakkında şikayette bulundu. Şikayet üzerine durağa yeni araç gönderilerek, Özer Turgut'un gideceği yere bırakılması sağlandı.Akyazı'da yaşayan 3 çocuk babası ve fiziksel engelli Özer Turgut, ailesiyle birlikte geldiği Adapazarı'dan Akyazı'ya dönmek için durakta özel halk otobüsü beklemeye başladı. Eşinin işaretiyle duran araç, yer olmadığı gerekçesiyle Özer Turgut'u almayı reddetti, ancak diğer yolcuları alıp yoluna devam etti. Engelliler için ayrılan yere yolcu alınamayacağı belirten Özer Turgut, yaşadığı durumu hem özel halk otobüsü yetkililerine ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi'ne bildirdi.Özer Turgut'un ihbarı sonrası kendisi için yer ayrılan bir araç gönderildi, ancak onun da engelli asansörü arıza yaptı. Bu kez sürücü durağı arayarak yeni araç istedi, yeni gelen araç sürücüsü Özer Turgut ve ailesini alarak Adapazarı'ndan Akyazı'ya getirdi.Özer Turgut olayla ilgili olarak, "Eşimle birlikte durakta Akyazı midibüsü bekliyorduk. Gelen aracın dolu olduğunu gerekçe göstererek beni almadı. Bir sonraki gelen araç ise engelli rampası çalışmayınca, durağı arayarak engelli rampası çalışan midibüs istedi. Gelen midibüs şoförünün yardımlarıyla araca bindim. Akyazı'ya geldik. Beni midibüse almayan sorumlular hakkında ilgili yerlere şikayette bulundum.ö dedi.Araçta engelliler için ayrılan yere yolcu alınamayacağını belirten Özer Turgut, "Midibüste yer yok madem eşim el edince niye duruyorsun? Demek ki yer var. Engellilere ayrılan bölüme yolcu alamaz, bizim için oranın dolu olma gibi durumu yok. Sorun etmemeleri lazım, bizi keyfi getirmiyorlar. Devletimiz destek veriyor. Gelen aracın rampası bozuk olabilir. Duraktan rampası çalışan midibüs istediler gelen araçta aldı, gayet güzel kibar şekilde beni indirdi. Bu kadar zor mu bizleri götürmekö diye konuştu.Bu arada, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından Özer Turgut'u almayan sürücü C.V.'ye ceza yazılacağı öğrenildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Özer Turgut'un araçtan inmesiSürücü ile konuşmasıSürücünün engelli rampasını toplamasıÖzer Turgut röp.DetayHABER-KAMERA: NURİ KURU/AKYAZI(Sakarya), ==================================

Tarlada bulduğu gök taşını satılığa çıkardı ÇORUM'un Alaca ilçesinde çiftçi Mutlu Yılmaz'ın geçen yıl nisan ayında nohut ektiği sırada tarlasında bulduğu 68 kiloluk gök taşı, Çorum Müzesi'nde sergilendiği 1,5 ayda, 4 bin kişi tarafından ziyaret edildi. Yılmaz, müzeden geri aldığı taşı satılığa çıkardı.

Alaca ilçesinde 12 haneli Gerdekkaya köyünde oturan çiftçi Mutlu Yılmaz, geçen yıl nisan ayında nohut ektiği tarlasını hasada hazırladığı sırada gördüğü büyükçe bir taşı kaldırmaya çalıştı. Ancak taşın çok ağır olması nedeniyle yerinden hareket ettiremedi. Görünüşünün farklı olduğunu düşünen Yılmaz, komşularının yardımıyla taşı bulunduğu yerden alarak evine getirdi. Yılmaz, dışı gri renkte olan 68 kilo ağırlığındaki taştan kopardığı bir parçayı incelenmesi için bir yakının yardımıyla ABD'deki bir üniversiteye ulaştırdı. İncelemede; taşın bir gök taşı olduğu ortaya çıktı. Yılmaz, taşı, kiraladığı bir banka kasasında muhafaza etmeye başladı. Tarlada detektörlerle de arama yapan Yılmaz, yeni bir bulguya ulaşamadı. 

1,5 AY MÜZEDE SERGİLENDİGök taşının merak konusu olması üzerine İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevlileri Mutlu Yılmaz ile iletişime geçti, taşın müzede sergilenmesi istendi. Yılmaz, geçici süreyle gök taşını müzede sergilenmek üzere görevlilere teslim etti. Çorum Müzesi'nde hazırlanan özel bölümde gök taşı bir buçuk ay önce sergilendi. Dünya literatürüne 'Gerdekkaya' ismiyle giren gök taşında 12 element bulunduğu Türkiye'nin en büyük üçüncü göktaşı olduğu belirtildi. En az 4 bin yıllık olduğu tahmin edilen göktaşı ile ilgili sergilendiği bölümde, 'uzayın habercileri' başlıklı bilgi metni de hazırlandı.1,5 ay müzede sergilenen taş yeniden Mutlu Yılmaz'a teslim edidi. 

'BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ'Çorum Müze Müdürü Metin Çakar, gök taşının vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördüğünü belirterek, "Yaklaşık bir buçuk ay itibariyle müzemizde sergilendi. Önceki gün itibariyle Mutlu Yılmaz'a geri teslim ettik. Kış mevsimini atlattık. Müzelerin yoğun olarak çalıştığı ve çok ziyaretçi aldığımız sezon ise yaz sezonudur. Bilet alarak gelen ziyaretçilerin haricinde sırf gök taşını görmek için gelenlerden bilet almadığımız için yaklaşık 3-4 bin kişinin gök taşını ziyaret ettiğini biliyoruz. Müzemizin giriş holünde özel bir bölümde sergiledik. Özellikle öğrenciler çok geldi. Kırşehir'den, İstanbul'dan buraya gök taşı görmek için gelen ziyaretçilerimiz oldu. Birçok ziyaretçi gibi biz de hayatımızda ilk defa gök taşı gördük. Hem bizler hem de vatandaşlar için bir tecrübe oldu. Müzemizin tanıtımına da büyük katkısı oldu. Gençler meteorla selfie yapıp sosyal medyada paylaştılar. Çok büyük bir ilgi oldu" dedi.

TAŞI SATILIĞA ÇIKARDIMutlu Yılmaz, özel bir alanda sakladığı gök taşını satılığa çıkardı. Yılmaz'ı, Rusya'dan bir grubun aradığı ve gök taşını almak için görüştükleri öğrenildi. Gök taşının en az 4 bin yıllık olduğunun tahmin edildiğini anlatan Mutlu Yılmaz, "Taşa baktığında normal bir taş gibi duruyor ama kaldırmaya çalıştığımda ne kadar ağır olduğunu görünce şüphelendim. Taştan bir parçayı makine ile kesip gönderdik. İçinin siyah ve parlak gri renkte olduğunu gördük. Hatta taşın kesilen parçaları hava ile temas ettikçe daha da kararıyor. Amerika'ya gönderdiğimiz parçasına yapılan incelemede gök taşı olduğu kesinleşti. İçinde 12 element bulunduğu bize söylendi. Özellikle yurt dışında göktaşı ile ilgilenen çok kişi var. Biz de gök taşını satmak istiyoruz. Talepler geliyor. En son Rusya'dan 68 bin Dolar teklif edildi. Ancak biz taşın değerinin çok daha fazla olduğunu biliyoruz o yüzden kabul etmedik. Tabii ki amacımız değerini verecek bir alıcıya taşı satmakö dedi.

Görüntü Dökümü: ----------------------Müzeden detaylar-Röportaj-Gök taşından detaylar

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY-Yusuf ÇINAR/ÇORUM,  

Haber Kodu : 200306021

=============================

Cezaevindeki hükümlünün, eşiyle yaptığı iğrenç plana 70 yıl hapis cezası AYDIN'da, T.A.'ya (26) cinsel istismarda bulunduğu, olay anını kaydederek bu görüntülerle şantaj yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada 28 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan M.T.'nin, intikam almak için eşi F.T. ile yaptığı kan dondurucu plan ortaya çıktı. F.T., 10 yaşındaki kızı E.T.'ye bir cisimle cinsel istismarda bulunup suçu T.A.'nın babası ve kardeşinin üzerine attı. M.T. ve F.T.'nin büyük kızının ihbarıyla gerçeğin ortaya çıkması sonucu açılan davada karar çıktı. Sanıklardan M.T. 38 yıl 9 ay, eşi  F.T. ise 31 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Olay, 2016 yılının Şubat ayında, İncirliova'nın Yazıdere Mahallesi'nde meydana geldi. T.A. ve M.A., M.T.'nin çiftlik evine gitti. 3 erkek, alkol almaya başladı. Bir süre sonra M.T. ve M.A., T.A.'ya cinsel istismarda bulundu ve olayı cep telefonu kamerasıyla görüntüledi. M.T. ve M.A. bu görüntülerle T.A.'yı tehdit ederek, cinsel istismarı sürdürdü. Yaklaşık 1 hafta sonra cinsel istismara ve tacize dayanamayan T.A., jandarmaya gidip, şikayetçi oldu. M.A. ve M.T. jandarma ekiplerince gözaltına alındı. Savcılıktaki ifadelerinin ardından serbest bırakılan 2 şüpheli hakkında Aydın 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma', 'cinsel istismar' ve 'şantaj' suçlarından 30'ar yıl hapis istemiyle dava açıldı. Yargılama sırasında, görüntülerde yapılan incelemelerde, cinsel istismarda bulunan kişinin M.A. olduğunun tespit edilmesinin ardından, duruşma savcısı 2 sanığın tutuklanmasını istedi. Mahkeme ise 2 sanık hakkında beraat kararı verdi.

Mağdur T.A.'nın avukatı Tuğçe Torun, kararı istinaf mahkemesinde temyiz etti. Dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, beraat kararını bozdu. Aydın 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yaptığı yargılamanın ilk duruşmasında sanıkları tutukladı. 25 Mayıs 2018 günü görülen 2'nci duruşmada da tutuklu sanıklar M.T. ve M.A., 28'er yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırıldı.

KÜÇÜK KIZA CİNSEL İSTİSMAR İDDİASI Olaydan bir süre sonra M.T.'nin eşi F.T., jandarmaya gidip, T.A.'nın babası M.A. ve erkek kardeşi H.A.'nın, 10 yaşındaki kızı E.T.'ye cinsel istismarda bulunduğunu söyleyerek, şikayetçi oldu. F.T.'nin şikayeti üzerine M.A. ve H.A. gözaltına alındı. Baba ve oğlu, sevk edildiği adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı ve 5 ay cezaevinde kaldı. Yargılamada, avukat Tuğçe Torun, cinsel istismar olayının yaşandığı öne sürülen gün ve saatte, M.A. ile H.A.'nın farklı yerde olduklarını, kamera kayıtlarıyla kanıtladı.

BÜYÜK KIZLARI İHBAR ETTİBu sırada M.T. ve F.T. çiftinin büyük kızı F.S.T., jandarmaya giderek, cinsel istismarı anne ve babasının planladığını ihbar etti ve M.A. ve H.A.'nın suçsuz olduğunu söyledi. İhbar üzerine savcılık soruşturma başlattı. Yapılan çalışma sonucu anne F.T., ona yardım ettiği iddia edilen yenge H.A. ve İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görev yapan Uzman Çavuş F.B. gözaltına alındı.'Cinsel istismar' suçlamasıyla 5 ay cezaevinde kalan M.A. ve oğlu H.A. ise davaya takipsizlik kararı verilmesiyle tahliye edildi. 

CEZAEVİNDEN MEKTUPLAŞARAK PLANLAMIŞLAR Bu sırada yapılan araştırmalar ve alınan ifadeler sonucu, F.T.'nin cezaevinde olan eşi M.T. ile mektuplaşarak bu planı yaptığı ortaya çıktı. F.T.'nin bir cisimle öz kızı E.T.'ye cinsel istismarda bulunduğu ve ardından jandarmaya gidip, M.A. ve H.A.'yı şikayet ettiği ortaya çıktı. F.T. de çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaevindeki M.T., eşi F.T., yenge H.A. ve Uzman Çavuş F.B. hakkında, 'cinsel istismara azmettirme', 'iftira ile bir kişinin gözaltına alınmasına ya da tutuklanmasına neden olma', 'nitelikli cinsel istismar', 'rüşvet almak ve vermek', 'nitelikli cinsel istismara yardım etmek' suçlarından dava açtı.

'ONLAR BANA İFTİRA ATTI DİYE BEN DE ATTIM, HERKESİ ÖLDÜRECEĞİM'Davanın karar duruşması, Aydın 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklar M.T. ve F.T., tutuksuz sanıklar H.A. ve F.B. ile tarafların avukatları katıldı. Son sözü sorulan sanıklardan M.T. şunları söyledi:  "Katılanların haksız iftirası üzerine 23 ay 17 gündür hapis cezaevindeyim, ben kendi çocuğuma cinsel istismarda bulunmadım. Onlar bana iftira attıkları için ben de onlara iftira atmak istedim. 10 dönüm yer sattım, 500 bin TL para aldım. Ben aynı silahla katılanları da öldüreceğim, duruşma gününe kadar doğruları söylesinler diye bunu yapacağım" dedi.Mahkeme heyeti, M.T.'yi 'cinsel istismar' suçundan 27 yıl, 'iftira' suçundan 3 yıl 9 ay, 'hürriyetlerinden alıkoyma' suçundan 8 yıl olmak üzere toplamda 38 yıl 9 ay, eşi F.T.'yi 'cinsel istismar' suçundan 22 yıl 6 ay, 'iftira' suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün, 'hürriyetlerinden alıkoymak' suçundan 6 yıl 3 ay olmak üzere 31 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. M.T. ile F.T çiftine toplamda 70 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi.

AVUKAT TORUN: TOPLUMSAL DUYARLILIK ARTMALISanıklar H.A. ve F.B. ise 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' ve 'cinsel istismar' suçlarından beraat etti. Avukat Tuğçe Torun, bu karar hakkında istinaf mahkemesine itirazda bulunacaklarını söyledi.Duruşma sonrasında avukat Tuğçe Torun ise cezaevinden söz konusu iletişimin sağlanarak planın yapılmasının ve olay sonucunda genç bir kızın kendi öz ailesi tarafından istismara uğramasının tüm toplumun sorumluluğunda olduğunun altını çizerek bu tarz olayların tekrarlanmaması için toplumsal duyarlılığının artması gerektiğini ifade etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Avukat Tuğçe Torun açıklamaArşiv -03-11-2019

Haber: Hande NAYMAN/ İZMİR,

Haber Kodu : 200306050

Haber Kodu : 200306051

===================================

8 aylık hamile Döndü Usta, sanayiden kopamıyor

ANTALYA'da, Akdeniz Sanayi Sitesi'nde oto tamirciliği yapan Döndü Aslan (33), otomobilin hem şanzımanını değiştiriyor, hem de aracın tüm arızasını tespit edebiliyor. Sanayinin aranan ustaları arasında yer alan Döndü Aslan, 8 aylık hamile olmasına rağmen işinin başından ayrılmıyor. Hamileliğinin kendisini zorlamadığını söyleyen Aslan, kadınların her durumda, her zorluğun üstesinden gelebileceğini vurguladı.

?Asıl mesleği denizcilik olan Döndü Aslan, 11 yıl yat kaptanı olarak çalıştı. Denizdeki düzensiz hayattan sıkılan Aslan, karada çalışmaya karar verdi ve bir firmada oto tamircisi olarak çalışan eşi Serdar Aslan'a (40) işlerinde yardımcı olmaya başladı. 12 bin kişinin çalıştığı Akdeniz Sanayi Sitesi'ne 3 yıl önce oto tamir dükkanı açan Döndü Aslan, eşi Serdar Aslan'la hem hayat, hem de iş arkadaşı oldu. Aslan, geçmişte denizcilikte öğrendiği makine bilgisini, dükkanında araçların bakımını yaparak tekrar uygulamaya başladı. İlk olarak araçların bakımını yaptıktan sonra şanzımanını da değiştirmeye başlayan Döndü Aslan, kendini geliştirerek artık tüm araçların arızalarını tespit eder hale geldi. Bu işi sadece erkeklerin değil, kadınların da yapabileceğini gösteren Aslan, 8 aylık hamile olmasına rağmen işlerinin başından ayrılmıyor. Doğuma sayılı günler kaldığını anlatan Döndü Aslan, doğacak oğluna 'Deniz Alp' ismini vereceğini, dükkana artık minik yeni bir çırak geleceğini söyledi.

'KADIN OLARAK HER ŞEYİN ÜSTESİNDEN GELEBİLİRİZ'İşe ilk başladığı sıralarda zorluklar yaşadığını anlatan Döndü Aslan, asla pes etmediğini, her zaman kendini geliştirdiğini anlattı. Aslan, "Çok çaba sarf edip, emek harcayıp iş konusunda kendimi geliştirdim. 8 aylık hamile olmama rağmen işime devam ediyorum. Hamileliğim işime bir sorun teşkil etmiyor. Zor şartlar altında çalışıyor olabiliriz, ama kadın olarak her zaman üstesinden gelebiliriz. Eşim iş yerinde bazen hamile olduğumu unutuyor ama akşam eve gittiğimizde hiçbir zaman yardımlarını esirgemiyor. Kadınların başaramayacağı hiçbir şey yoktur" dedi.

SANAYİNİN ARANAN USTASIAkdeniz Sanayi Sitesi'nde artık aranan usta olduğunu anlatan Döndü Aslan, "Araçların önce balatalarının bakımını yapmaya başlamıştım, sonrasında şanzıman indirmeye başladım. Şimdi de araçların arızalarını bile tespit edebiliyorum. Yolda kalan müşterilerin çoğu arızalarının neden kaynaklandığını öğrenmek için beni arıyor. Kendimi geliştirmiş durumdayım. İşe gelmediğim zamanlarda bile müşteriler 'Döndü Usta nerede?' diyerek beni soruyor" diye konuştu.

'EŞİMLE GURUR DUYUYORUM'Dükkanda eşiyle birlikte uyum içinde çalıştıklarını belirten Serdar Aslan, "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Eşim hamile olmasına rağmen işlerine hala devam ediyor. Onunla gurur duyuyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Sanayideki Döndü Aslan'ın esnafı selamlaması-Döndü ustanın selamlaşması-Anahtar takımından detay görüntüler-Döndü ustanın aracı tamir etmesi görüntüleri-Çalışmalardan detay görüntüler-Döndü Aslan'ın röportajı-Çalışma arkadaşlarıyla yemek yiyen Döndü Aslan'dan detay görüntüler-Döndü Aslan'ın ellerinden detaylar-DHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsu-Serdar Aslan'ın röportajı-Döndü Aslan ve eşinin çalışmalarından detay görüntüler

HABER: Aslı DURAN -KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

Haber Kodu : 200306027

=================================

Kesme çiçekte koronavirüs korkusu 8 MART Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Antalya'dan Avrupa ve Balkan ülkelerine, 80 milyon dal çiçek ihraç edilirken, üreticiler dünyayı saran koronavirüs nedeniyle satışlarının düşeceğinden endişeli olduklarını söyledi.

Turizm kenti Antalya, kesme çiçek sektörüyle hem iç piyasaya, hem de Avrupa ve Balkan ülkelerine çiçek gönderip ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Dünyanın çiçek merkezi olarak kabul edilen Hollanda'ya dahi çiçek ihraç eden Antalya, Avrupa ve Balkan ülkelerinin yanı sıra Türki Cumhuriyetler'in de çiçek tedarikçisi olmayı sürdürüyor. 2020 yılı için 14 Şubat Sevgililer Günü'nde, 60 milyon dal çiçekle ülke ekonomisine 6.5 milyon dolarlık döviz kazandıran çiçekçilerin 'ikinci bayram' olarak nitelendirdikleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hazırlıkları da tamamlandı. Kadınlar Günü için 80 milyon dal çiçek ihraç edildi. Bu ihracatın girdisi de 10 milyon dolar oldu. 

Kesme çiçek sektöründe çalışanların tek endişesi ise koronavirüs. İhracatlar iyi gitse de salgının yayıldığı ülkelerde sokağa çıkmayan insanlar, çiçek de almıyor bu da satışları büyük oranda etkiliyor. Çiçekçiler, koronavirüsün kısa süre içinde satışları etkileyeceğini belirtiyor.

'KORONAVİRÜS NEDENİYLE SOKAĞA ÇIKMAYANLAR, ÇİÇEK ALAMAYACAK'Antalya'dan başta Hollanda olmak üzere 30'a yakın ülkeye çiçek gönderdiklerini ve sektör olarak şu anda iyi bir durumda olduklarını ifade eden Süs Bitkileri İhracatçıları Derneği Başkanı Harun Yeter, tek endişelerinin koronavirüs olduğunu söyledi. Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve neredeyse tüm dünyaya yayılan koronavirüs nedeniyle Avrupa'da insanların sokağa çıkamadığını ve bu nedenle çiçek satışında büyük bir düşüş olacağını da tahmin ettiklerini kaydeden Başkan Yeter, "Hollanda, İngiltere, Almanya, Romanya, Ukrayna ve Türki Cumhuriyetler'e çiçek gönderdik. Sevkiyatlar bitti. Birkaç gün sonra kutlanacak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için 80 milyon dal çiçek 10 milyon dolar döviz girdisi oldu. Çiçeklerimiz sokaklarda, AVM'lerde satılıyor. Önümüzdeki günler bizi biraz korkutuyor. Gitgide yayılan virüs nedeniyle 'Acaba yarın hangi Avrupa ülkesinde bu virüsle karşılaşılacak' diyoruz. İnsanlar koronavirüs nedeniyle sokağa çıkamayınca çiçek alamayacaklar. Bu bizim satışlarımızı ve sonradan gelecek ek siparişleri etkiler" diye konuştu.

KADINLAR GÜNÜNDE LİSTE BAŞI KARANFİLHer önemli günde olduğu gibi kadınlar gününde de en çok sevginin ve aşkın rengi olan kırmızının tercih edildiğini anlatan Başkan Yeter, karanfilin yine liste başı olduğunu söyledi. Yüzde 80 karanfil gönderdiklerini geri kalan çiçek türlerinin ise yüzde 20'lik dilimi oluşturduğunu ifade eden Yeter, rananculus ve dianthus barbatus çiçekleri, gerbera, solidego ve diğer çiçek türlerinin Avrupalı kadınlara ulaştırıldığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Karanfillerin görüntüsü ( Arşiv )Çeşitli renkte çiçeklerden görüntü ( Arşiv )Serada karanfil görüntüsüKaranfil kesiminden görüntüRÖP: Harun YeterDHA Muhabiri Alparslan Çınar ANONSDetaylar

HABER: Alparslan ÇINAR -Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, -

Haber Kodu : 200306028========================================

Tartıştığı erkeği tokatlayan kadının o anlar kamerada 

Antalya'nın tarihi Kalekapısı'nda 20-25 yaşlarındaki bir kadının, tartıştığı erkeği  tokatladığı anlar, olayın gerçekleştiği yerdeki işletmenin güvenlik kamerasına yansıdı. Esnaf yaklaşık 10 dakika süren tartışmada, kadının "Sıkıldım, bıktım senden" diye bağırarak, erkeğe vurduğunu anlattı. Kalekapısı'ndaki meydanda 29 Şubat günü saat 23.00 sıralarında 20-25 yaşlarında iki kişinin tartıştığı görülen görüntüde, önce çantasını fırlatan kadın daha sonra tartıştığı erkeği defalarca tokatladı. Erkeğin olay yerinden ayrılması üzerine daha da sinirlenen kadın, esnafa ait sandalye ve masaları devirdi. Bu esnada erkek, olay yerine gelen polis ve bekçinin arkasına saklandı. Yaklaşık 10 dakika süren tartışma sonrası kadın olay yerinden uzaklaştı, erkek de aynı yöne gitti. Kaleiçi esnafından Bahtiyar Muradov, restoranı kapattıktan sonra çığlık sesi üzerine kadına şiddet olayı yaşandığını düşünerek dükkandan dışarı çıktığını anlattı. Yardım etmek için tartışan kadın ve erkeğin yanına gittiklerini aktaran Muradov, "Tam meydanın ortasına geldiğimizde hepimiz çok şaşırdık. İlk önce baktık ne oluyor diye. Biz kadına şiddet yaşandığını düşünmüştük ama o kız erkeğe vuruyordu. İlk önce anlamadık nasıl yardım ederiz. Ablayı zaten durdurabilene aşk olsun. Sandalye masa ne varsa hepsini kafasına indirmeye çalıştı. Masa sandalye zincirli olduğu için çıkaramadı devirdi. 'Abla yapma vurma' dedim. Ayırmaya çalışırken polis geldi, müdahale etti. Çocuk kızın çantasını taşıyordu. Ablamız bir şeyden memnun değil sanırım ondan kavga çıktı" diye konuştu. Bahtiyar Muradov, "Kadın 'Sıkıldım senden, bıktım senden' dedi. Çocuk elinde kızın çantasını taşıyordu. 10 dakika dövdü çocuğu. Polis yardım etti. Çocuk tepki göstermedi, zaten canını zor kurtardı" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Kalekapısı meydanından genelİşyeri güvenlik kamerası detayRÖP: Esnaf Bahtiyar MuradovGüvenlik kamerasında ekrandan olayın kamera ile çekimiEsnaf Nurettin Ateş'in bilgisayar ekranında olayı anlatması

HABER: Tolga YILDIRIM-  KAMERA: İbrahim LALELİ/ANTALYA, - ========================================

Koruyucu anne olabilmek için 61 yaşında okuma öğreniyor ANKARA'da, 4 çocuk ve 11 torun sahibi olan Satı Ergül (61), koruyucu aile olabilmek için gerekli olan 'okuma yazma belgesi' alabilmek amacıyla kursa yazıldı. Ergül, "Koruyucu aile başvuru şartlarında, okuma yazma bilme şartı olduğunu öğrendim. Okuma-yazma belgemi aldıktan sonra da tekrar koruyucu aile olabilmek için merkeze gidip, başvuruda bulunacağım. Hayalim bir kız çocuğuna koruyucu ailelik yapmak" dedi.

İlkokul eğitimini yarıda bırakan, 4 çocuk büyütüp, 11 torun sahibi olan Satı Ergül, öksüz ve yetim bir çocuğa sahip çıkarak, koruyucu aile olmaya karar verdi. Başvuruda bulunan Ergül, koruyucu aile olabilmek için okuma yazma bildiğine dair belge sahibi olması gerektiğini öğrendi. Ergül, bunun üzerine Karapürçek Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezi'ne giderek, okuma-yazma kursuna kayıt yaptırdı. Yaklaşık 1 yıldır eğitim alan Ergül, dönem sonunda okur-yazarlık belgesine kavuşacak.

'KALABALIK BİR AİLEDE BÜYÜDÜM'Kalabalık bir ailede büyüdüğünü söyleyen Ergül, 15 çocuğunun büyümesinin ardından kendisini yalnız hissettiğini ve koruyucu aile olup, öküz ve yetim bir çocuk büyütmek istediğini kaydetti. Ergül, "Koruyucu aile olmak için gerekli başvurularımı yaptım. Yetkililer okuma-yazma belgesinin yeterli olduğunu söylediler. Bunun nedeninin de koruyucu ailelik yapacağım çocuğa, eğitimde yardımcı olmam gerekiyormuş. Ben de Karapürçek Kadınlar Eğitim ve Kültür Merkezi'nde okuma-yazma eğitimi verildiğini öğrendim ve müracaatta bulundum. Eğitime bu sene itibarıyla başladım. Okuma-yazma belgemi aldıktan sonra da tekrar koruyucu aile olabilmek için merkeze gidip, başvuruda bulunacağım" dedi.

'HAYALİM BİR KIZ ÇOCUĞUNA KORUYUCU AİLELİK YAPABİLMEK'Okuryazarlık belgesini aldıktan sonra koruyucu aile merkezine gidip, tekrar başvuruda bulunacağını kaydeden Ergül, "Orada yapılacak mülakatlardan sonra aile ortamına bakacaklar ve uygun görülürse, koruyucu aile olabileceğim. Hayalim yaklaşık 5 yaşlarında sarışın ve renkli gözlü bir kız çocuğuna koruyucu ailelik yapmak istiyorum. İnşallah olur, temennim budur" dedi.Kurs eğitmeni Şule Nur Göçer de, "Koruyucu aile olmak istediğini ve bu yüzden okuma-yazma bildiğine dair belge almak istediğini dile getirdi. Kendisinin okuryazarlığı gayet iyi, biz de biraz daha ilerletmeye çalışıyoruz. Okulların açıldığı dönem burada da eğitimler başlıyor. 2'nci dönemin bitişinde önce sınava tabi tutacağız, daha sonra belgelerine kavuşacaklar" diye konuştu. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Sınıftan görüntülerSatı anne röp. ve detaySınıf öğretmeni röp.Genel detay

Haber-Kamera: Gizem KARADAĞ - Haluk KARAASLAN/ ANKARA,

Haber Kodu : 200306043==============================

İdlibli Ali Bekir, 6 kardeşine topladığı plastik atıklarla bakıyor SURİYE'de uzun bir zamandan beri Esad rejiminin havadan ve karadan bombaladığı, dün gece ise ateşkesin ilan edildiği İdlib kentinde, 6 kardeşine güç koşullarda bakmaya çalışan Muhammed Ali Bekir (24), çöpten topladığı plastik atıkları marketlere satıyor. Ali Bekir, çöplükte kendisi gibi plastik atık toplayan 3 kişinin hastalanarak öldüğünü söyledi.

Esad yönetiminin uzun bir zamandan beri havadan ve karadan bombaladığı, dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği zirvenin ardından ateşkesin ilan edildiği İdlib'de halk, zor koşullar altında yaşamını sürdürüyor. Evine ekmek götürmekte güçlük çeken ve daha önce bir işletmede ulaştırma görevlisi olarak çalışan Muhammed Ali Bekir, işe yarar materyalleri toplayarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Annesi, babası ve 6 kardeşine bakan Ali Bekir, çöplerin arasından bulup çıkarttığı plastikleri marketlere vererek karşılığında ekmek alıyor. Kendisi gibi çöpte plastik toplayan 3 kişinin hastalanarak öldüğünü söyleyen Ali Bekir, eve ekmek götürmek için bu işi yapma mecburiyetinde olduğunu söyledi. Muhammed Ali Bekir, şunları söyledi:

"Çöplerden plastik atıkları topluyorum. Topladığım plastikleri marketlere ekmek karşılığında veriyorum. Burada iş olmadığı için aç kalmamak ve eve ekmek götürmek için bunu mecburen yapıyorum. Çöpte bunları toplarken sürekli hasta oluyorum. Burada benim gibi çöp toplayan çocuklardan 3'ü, çöplerden dolayı hastalanarak öldü. Hastalık ve ölüm riski olmasına rağmen mecburen bunu yapmak zorundayım. Çünkü başka bir iş kapısı yok şu an.ö

'BURADA SAVAŞ VAR, İŞ YOK'Muhammed Ali Bekir gibi çöplerden ekmeğini kazanmaya çalışan onlarca kişi daha var. Bunlardan Yasin Samir Amke (19) de ailesine ekmek götürmek için bunu yapmaya mecbur olduğunu ifade etti. "Her gün buraya gelip çöpten işe yarar eşya bulmaya çalışıyorum" diyen Amke, "Daha çok plastik toplayıp marketlere veriyorum. Burada savaş var, iş yok. Bunu yapmak zorundayım. Aileme ekmek götürmek için mecburum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ------------------------------İdlib atık merkeziMuhabir Mehmet Mucahit Ceylan'ın anonsu   Dökülmesi için gelen atıklarAtıklarda plastik materyal toplayanlarMuhammed Ali Bekir'in röportajıYasin Samir Amke'nin röportajıGenel ve detay görüntüler

Haber: Mehmet Mucahit CEYLAN - Kamera: Mustafa KANLI/İDLİB (SURİYE), 

Haber Kodu : 200306037

===========================

Bu kez fare kediyle oynadı; o anlar kamerada 

Antalya Cumhuriyet Caddesi'nde bir sokak kedisi ile farenin birbirlerini kovalaması, ilginç görüntüler oluşturdu, izleyenleri güldürdü.İlginç görüntüler, sabahın erken saatlerinde bir vatandaşın cep telefonu kamerasına yansıdı. Cumhuriyet Caddesi'ndeki tramvay yolunda ilerleyen fareyi gören sokak kedisi, hışımla önüne kesiyor. Duraksayan fare de zıplayıp kediye karşı kendini savunmaya çalıyor. Farenin savunma şekli ve hareketleri, bir dönemin fenomen çizgi filmi Ninja Kaplumbağaları'nın mutant faresi 'Usta Splinter'ı akıllara getirdi. Fare, daha sonra tramvay güzergahında yoluna devam ediyor.27 saniyelik bu görüntü, 'Antalya Hakkında' adlı instagram sitesinde yayınlandı ve çok sayıda beğeniyle yorum aldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------Farenin tramvay yolunda koşmasıKedinin gelişi ve farenin önüne atlamasıFarenin kediye saldırmasıKedinin ürkmesi ve geri çekilmesiFarenin gidişi

HABER -KAMERA: ANTALYA,

 

Kaynak: DHA



[ad_2]

Source link

YORUMLAR

  • 0 Yorum