'İnsanlar neden 80 yaşında ölüyor?'
Cambridge'deki Wellcome Sanger Enstitüsü'nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, hayatta kalmanın anahtarı genetik hasarın hızı.
The Telegraph gazetesi, insanların ortalama 80 yaş civarında ölme nedeninin gizemiin çözüldüğünü yazdı.. Diğer memeliler çok daha kısa veya daha uzun yaşarken insanların neden 80 civarında öldüklerinin gizemi, sonunda bilim insanları tarafından çözülmüş olabilir.
Araştırmacılar, insanlar ve hayvanların benzer sayıda genetik mutasyon biriktirdikten sonra öldüğünü, bunun da DNA hataları hızının bir türün ömrünü belirlemede kritik olduğunu gösterdiğini öne sürüyor.
Hayvanlar alemindeki memelilerin yaşam süresinde, yalnızca altı ay yaşayan Güney Asya farelerinden 200 yıl yaşayabilen balinalarına kadar büyük farklılıklar var.
Daha önceleri uzmanlar, daha küçük hayvanların enerjiyi daha hızlı yakmasının daha hızlı bir hücre döngüsü gerektirdiğini, bunun da daha hızlı bir düşüşe neden olması nedeniyle, boyutun uzun ömürlülüğün anahtarı olduğunu öne sürmüştü.
Ancak Cambridge'deki Wellcome Sanger Enstitüsü'nde yapılan yeni bir araştırma, uzun ömürlü hayvanların boyutlarına bakılmaksızın hayatta kalmanın anahtarı olabilecek unsurun genetik hasarın hızı olduğunu savunuyor. Bu hızın, DNA mutasyon oranlarını başarılı bir şekilde yavaşlatmasıyla bağlantılı olduğunu öne sürüyor.
Bu tez, yaklaşık 13 santim uzunluğundaki bir köstebek faresinin, tipik olarak 24 yıl yaşayan çok daha büyük bir zürafa ile yaklaşık olarak 25 yıl boyunca nasıl yaşayabildiğini açıklamaya yardımcı olabilir.
Bilim adamları mutasyon oranlarını kontrol ettiklerinde, iki hayvan arasında şaşırtıcı bir şekilde benzerlik buldu. Köstebek fareleri yılda 93, zürafalar ise 99 mutasyon geçiriyor.
Buna karşılık, fareler yılda 796 mutasyona uğruyor ve sadece 3.7 yıl yaşar. Çalışmadaki ortalama insan ömrü 83,6 yıldı, ancak mutasyon oranı 47 civarındaydı, yani çok daha düşüktü.
Somatik mutasyonlar (Vücut hücrelerinde meydana gelen hasarlar) olarak bilinen genetik değişiklikler, tüm hücrelerde meydana gelir ve büyük ölçüde zararsızdır, ancak bazıları kansere dönüşen bir hücreye yol açabilir veya normal işleyişi bozabilir.
Çalışmanın ilk yazarı olan Wellcome Sanger Enstitüsü'nden Dr. Alex Cagan şunları söyledi: "Bir fare ve bir kaplan kadar birbirinden farklı hayvanlarda benzer bir genetik değişim modeli bulmak şaşırtıcıydı. Ancak çalışmanın en heyecan verici yönü, yaşam süresinin somatik mutasyon oranıyla ters orantılı olduğunu bulmak olmalı. Bu, somatik mutasyonların yaşlanmada rol oynayabileceğini gösteriyor."
Ekip, 16 memeli türünün bağırsaklarından alınan kök hücrelerdeki genetik hataları analiz etti ve bir türün ömrü ne kadar uzunsa, mutasyonların meydana gelme hızının da o kadar yavaş olduğunu buldu.
Türler arasında yaşam süresinin sonunda ortalama mutasyon sayısı 3200 civarındaydı ve bu sayı bir vücudun doğru şekilde çalışamayacağı kritik bir hata yığını olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, çalışmanın yaşlanma sürecini ve ölümün kaçınılmazlığını ve zamanlamasını anlamanın kapısını açtığına inanıyor.
Çalışmanın kıdemli yazarı Dr Inigo Martincorena ,“Yaşlanma karmaşık bir süreçtir, hücrelerimizdeki ve dokularımızdaki çok sayıda moleküler hasarın sonucudur. Somatik mutasyonların 1950'lerden beri yaşlanmaya katkıda bulunduğu tahmin ediliyor, ancak onları incelemek zor olmaya devam ediyor. DNA dizileme teknolojilerindeki son gelişmelerle birlikte, somatik mutasyonların yaşlanmada ve birden çok hastalıkta oynadığı rolleri nihayet araştırabiliriz" dedi.
YORUMLAR