Erman Kaptanoğlu, Alanya'da hissedilen depremin ardından uyardı!
Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu, “Ege Yayının Aksu bindirmesi ve bu bölgedeki sismik boşluk olarak adlandırılan bölge dikkatle izlenmeli. Depremler afete dönüşmek zorunda değil. Deprem bilinçli ülkelerin yaptığı gibi en ufak bir depremde panik olup sokağa dökülmek yerine yapı stoklarımızı elden geçirip güvenli yapılar inşa etmeliyiz” dedi.
Editör: Alanya Time - 2
30 Kasım 2024 - 12:52 - Güncelleme: 30 Kasım 2024 - 15:07
Jeofizik Mühendisleri Odası Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu, dün akşam Gazipaşa açıklarında meydana gelen ve Alanya’da da hissedilen 4.8 büyüklüğündeki depremin ardından açıklama yaptı. Kaptanoğlu, “29 Kasım 2024 tarihinde saat 22.13 dolaylarında Akdeniz içerisinde Antalya Körfezi açıklarında AFAD’ın ilksel çözümlerine göre yaklaşık 35 kilometre odak derinliğinde 4,8 büyüklüğünde, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün ilksel çözümlerine göre de yaklaşık 10 kilometre odak derinliğinde 5,2 büyüklüğünde hafif-orta şiddetli bir deprem meydana geldi. Depremin derinliği ve büyüklüğü ilksel çözümler olup, daha sonraki çözümlemelerle revize edilecektir. Depremin merkezi, Alanya’ya yaklaşık 85 kilometre, Gazipaşa’ya yaklaşık 75 kilometre uzaklıkta. Antalya Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre bölgede herhangi bir olumsuzluk tespit edilmedi.Bu deprem Ege-Kıbrıs yayının Aksu’ya doğru uzanan Aksu Bindirmesi üzerinde oluşan bir deprem olup, Antalya Körfezi’nde sıkça rastlanan, orta derinlikte ve hafif-orta kuvvette kırılmanın sonucu oluşmuş bir depremdir. Bu bölgede Akdeniz içerisinde çukurluklar ve hendekler olup, sismik boşluk olarak tanımlanan bir bölgedir. Sismik boşluk, eskiden büyük depremler yaratmış olup, uzunca bir süredir suskun olan ve deprem üretmesi beklenen fayların olduğu bölgelere verilen bir addır. Afrika Levhası’nın, Anadolu Levhası’nın altına daldığı, Ege-Kıbrıs yayının kuzey yönünde gelişen ve sismik boşluk olarak tanımladığımız bölgede ve bu yayın ülkemiz tarafında kalan Akdeniz Körfezi’nde her yıl çeşitli büyüklüklerde çok sayıda deprem meydana geliyor.
Artık sıkça bahsettiğimiz için, herkesin de bildiği gibi Afrika Levhası, Ege-Kıbrıs ve Helen Yayı boyunca Anadolu Levhasının altına dalmaktadır. Bu dalmanın derinliği Akdeniz içerisinde ortalama olarak yaklaşık 60 kilometre derinde, kara içerisinde ise ortalama olarak yaklaşık 105 kilometre derinde olmaktadır. Bu yüzden Akdeniz’de 60 kilometreden daha yüzeye yakın oluşan derinlikleri bizler Anadolu Levhası içerisinde olmuş deriz. 29 Kasım 2024 depremi de derinliğinin 35 kilometre olması sebebiyle odak noktasının Anadolu Plakası içerisinde olduğu bilgisini bize vermektedir. Bu da depremin Alanya’da neden şiddetli hissedildiği hakkında bize bilgi verir. Eğer kırılmanın odak noktası daha derinde Afrika Plakası içerisinde gelişmiş olsaydı bu kadar şiddetli hissedilmezdi. Deniz içerisinde oluşan depremler, denizin “pillow effect” denilen bir yastık etkisi ile depremde oluşan dalgaların enerjisinin soğurulmasına (azalmasına) sebep olmaktadır. Bu bölgemiz için bir avantajdır. Kabaca konuşacak olursak, ivme değeri ne kadar yüksek ise depremin şiddeti o kadar yüksek olmaktadır. İvme değerleri faya yakınlık ve yerel zemin sınıfı ve cinsi ile yakından ilgilidir. Mesela sahil bandına ve dere, ırmak, akarsu gibi suya yakın alüvyon yerlerde sarsıntılar daha çok hissedilir. Bunun sebebi ise alüvyon zeminlerde deprem dalgasının genliğinin büyük olmasıdır. Yani alüvyon zeminlerin depremi büyütme etkisi, kaya zeminlere göre yaklaşık 3-5 kat daha fazladır. Alanya’daki en büyük ivme PGA 475 değerleri ise 0.190 g ile 0.230 g arasında değişmektedir. Yani bu verilere baktığımızda depremin şiddetini arttıran ivme değeri Alanya için “düşük-orta derece” risklidir diyebiliriz. Farz-ı misal konuşuyorum, Kıbrıs Fay’ında oluşabilecek 6,5 büyüklüğündeki bir deprem(Alanya’ya 150 kilometre uzaklığa göre) Alanya’nın alüvyon birimleri üzerinde 5,5 büyüklüğünde, kaya birimleri üzerinde ise 4,5 büyüklüğünde hissedilir gibi bir örnekleme yapabiliriz. Alanya’yı etkileyebilecek fay sistemleri, Yunanistan’dan başlayıp, Girit Adası’nın güneyinden yay yaparak, Fethiye Körfezinden Türkiye içlerine yönelen Helen Yayı ve Doğu Anadolu Bölgesinden başlayıp, Kıbrıs’ın güneyinden yay yaparak, yine Fethiye Körfezi içlerine doğru dalım yapan Kıbrıs Yayı’dır. Helen Yayı (Girit Yayı), Afrika Levhası’nın Ege denizi altına daldığı alanda oluşan aktif deprem ve volkan üreten bir tektonik alandır. Helen Yayı boyunca Afrika Plakası, Anadolu Plakası’nın altına dalmakta olup, her yıl Anadolu Plakasını yaklaşık 23 mm batıya doğru döndürmektedir. Helen fay sistemi üzerinde oluşmuş 7 ve üzeri büyüklükteki depremler; 26 Haziran 1926 Datça Açıkları Ms=7.7, 25 Şubat 1935 Girit kuzeyi Ms=7.1, 9 Şubat 1948 Akdeniz Ms=7.2, 25 Nisan 1957 Akdeniz Ms=7.1 büyüklüğündeki depremlerdir. Son dönemlerde Antalya Havzası üzerinde 4,5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin sayısında bir artış gözlenmekte olup, Özellikle Ege Yayının Aksu bindirmesi ve bu bölgedeki sismik boşluk olarak adlandırılan bölge dikkatle izlenmelidir. Unutulmamalıdır ki depremler afete dönüşmek zorunda değildir. Deprem bilinçli ülkelerin yaptığı gibi en ufak bir depremde panik olup sokağa dökülmek yerine yapı stoklarımızı elden geçirip güvenli yapılar inşa etmeliyiz. Bizi koruyacak olan mühendislik ve bilim çözümlerine daha fazla yakınlaşmamız gerektiği aşikardır” dedi.
Artık sıkça bahsettiğimiz için, herkesin de bildiği gibi Afrika Levhası, Ege-Kıbrıs ve Helen Yayı boyunca Anadolu Levhasının altına dalmaktadır. Bu dalmanın derinliği Akdeniz içerisinde ortalama olarak yaklaşık 60 kilometre derinde, kara içerisinde ise ortalama olarak yaklaşık 105 kilometre derinde olmaktadır. Bu yüzden Akdeniz’de 60 kilometreden daha yüzeye yakın oluşan derinlikleri bizler Anadolu Levhası içerisinde olmuş deriz. 29 Kasım 2024 depremi de derinliğinin 35 kilometre olması sebebiyle odak noktasının Anadolu Plakası içerisinde olduğu bilgisini bize vermektedir. Bu da depremin Alanya’da neden şiddetli hissedildiği hakkında bize bilgi verir. Eğer kırılmanın odak noktası daha derinde Afrika Plakası içerisinde gelişmiş olsaydı bu kadar şiddetli hissedilmezdi. Deniz içerisinde oluşan depremler, denizin “pillow effect” denilen bir yastık etkisi ile depremde oluşan dalgaların enerjisinin soğurulmasına (azalmasına) sebep olmaktadır. Bu bölgemiz için bir avantajdır. Kabaca konuşacak olursak, ivme değeri ne kadar yüksek ise depremin şiddeti o kadar yüksek olmaktadır. İvme değerleri faya yakınlık ve yerel zemin sınıfı ve cinsi ile yakından ilgilidir. Mesela sahil bandına ve dere, ırmak, akarsu gibi suya yakın alüvyon yerlerde sarsıntılar daha çok hissedilir. Bunun sebebi ise alüvyon zeminlerde deprem dalgasının genliğinin büyük olmasıdır. Yani alüvyon zeminlerin depremi büyütme etkisi, kaya zeminlere göre yaklaşık 3-5 kat daha fazladır. Alanya’daki en büyük ivme PGA 475 değerleri ise 0.190 g ile 0.230 g arasında değişmektedir. Yani bu verilere baktığımızda depremin şiddetini arttıran ivme değeri Alanya için “düşük-orta derece” risklidir diyebiliriz. Farz-ı misal konuşuyorum, Kıbrıs Fay’ında oluşabilecek 6,5 büyüklüğündeki bir deprem(Alanya’ya 150 kilometre uzaklığa göre) Alanya’nın alüvyon birimleri üzerinde 5,5 büyüklüğünde, kaya birimleri üzerinde ise 4,5 büyüklüğünde hissedilir gibi bir örnekleme yapabiliriz. Alanya’yı etkileyebilecek fay sistemleri, Yunanistan’dan başlayıp, Girit Adası’nın güneyinden yay yaparak, Fethiye Körfezinden Türkiye içlerine yönelen Helen Yayı ve Doğu Anadolu Bölgesinden başlayıp, Kıbrıs’ın güneyinden yay yaparak, yine Fethiye Körfezi içlerine doğru dalım yapan Kıbrıs Yayı’dır. Helen Yayı (Girit Yayı), Afrika Levhası’nın Ege denizi altına daldığı alanda oluşan aktif deprem ve volkan üreten bir tektonik alandır. Helen Yayı boyunca Afrika Plakası, Anadolu Plakası’nın altına dalmakta olup, her yıl Anadolu Plakasını yaklaşık 23 mm batıya doğru döndürmektedir. Helen fay sistemi üzerinde oluşmuş 7 ve üzeri büyüklükteki depremler; 26 Haziran 1926 Datça Açıkları Ms=7.7, 25 Şubat 1935 Girit kuzeyi Ms=7.1, 9 Şubat 1948 Akdeniz Ms=7.2, 25 Nisan 1957 Akdeniz Ms=7.1 büyüklüğündeki depremlerdir. Son dönemlerde Antalya Havzası üzerinde 4,5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin sayısında bir artış gözlenmekte olup, Özellikle Ege Yayının Aksu bindirmesi ve bu bölgedeki sismik boşluk olarak adlandırılan bölge dikkatle izlenmelidir. Unutulmamalıdır ki depremler afete dönüşmek zorunda değildir. Deprem bilinçli ülkelerin yaptığı gibi en ufak bir depremde panik olup sokağa dökülmek yerine yapı stoklarımızı elden geçirip güvenli yapılar inşa etmeliyiz. Bizi koruyacak olan mühendislik ve bilim çözümlerine daha fazla yakınlaşmamız gerektiği aşikardır” dedi.
YORUMLAR