Efsanevi Orient Express yeniden Paris-İstanbul seferi yapacak
İlk seferine 1883’te çıkan, yolcuları ve lüksü nedeniyle küresel bir şöhrete sahip olan Orient Express, son seferini 1977’de yapmıştı. 45 yıl sonra rayların üzerinde yeniden süzülecek olan trende yolculuk etmenin bedeli 17 bin 500 Euro olarak belirlendi.
Editör: Alanya Time - 1
29 Kasım 2022 - 16:16
Başlangıç noktası Paris olan Orient Express (Doğu Ekspresi) ilk seferini 4 Ekim 1883'te yaptı. 1888’de durakları arasına İstanbul da dahil edildi. Son seferini 1977’de yapan ünlü trenin durakları arasına 45 yıl sonra İstanbul yeniden eklendi.
Orient Express'in 2024'te Paris - İstanbul arasında yeniden sefer yapması planlandı. Yolcular; Paris - Lozan - Milano - Venedik - Belgrad - Sofya - İstanbul arasında gerçekleştirilecek bu keyifli yolculuk için 17 bin 500 Euro (336 bin 875 TL) ödeyecek.
Orient Express'in Paris - İstanbul seferi, 25 - 30 Ağustos arasında 6 gün 5 gece sürecek.
Baştan aşağı yenilenen trenin tasarımı, iç mekânda kullanılan ahşap paneller 1920'li yılların etkilerini taşıyor. Trende 12 yataklı vagon, bir yemek vagonu ve 3 salon vagonu bulunuyor.
Orient Express'in 1883’te Paris'ten başlayan ilk seferinde Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı asıllı diplomatlar, memurlar ve ekabirler yolculuk etti. Ayrıca yolcular arasında II. Abdülhamid ile röportaj yapmak için İstanbul’a gelen The Times Gazetesi’nin muhabiri Edmond About da bulunuyordu. About, yolculukla ilgili hatıralarını 1884’te “De Ponteise à Stamboul” adlı kitabında yayınladı. O dönemlerde zamanı ve parası olanlar, kendileri için yeteri kadar lüks ulaşım araçları olmadığı için başka ülkelere yolculuk edememenin sıkıntısını yaşıyordu. Kendilerine ait atlı arabalarla yolculuk bir hayli uzun ve sarsıntılı olurdu. Gemilerle yolculuk etmek de bir hayli uzundu. Ayrıca gemiler, doğal olarak sadece limanı olan şehirlere gidebilirdi. Bunların sonucunda Orient Express, döneminin en lüks ve en hızlı ulaşım aracı olarak büyük rağbet gördü.
Orient Express neden küresel bir şöhrete sahip? Bunun 3 önemli nedeni bulunuyor. Birincisi; “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” olmak üzere birçok sinema filmi ve TV dizisinin hikâyesinde yer alması. İkincisi ise, birçok Avrupa ülkesinin içinde yer aldığı güzergâhı ve dünyaca ünlü kişilerin yolculuk etmesi. Dönemin asilzadeleri, yöneticileri, zenginleri ve ekâbirleri için Orient Express, şöhretlerini ve varlıklarını gözler önüne sermenin etkili yollarından biriydi. Günde birkaç kez kıyafet değiştirmemek ve akşam yemeğine smokinle katılmamak diğer yolcular tarafından büyük bir görgüsüzlük sayılırdı. Orient Express, tam anlamıyla statünün ve zenginliğin raylar üzerindeki simgesiydi. I. Dünya Savaşı’ndan önce önce Orient Express'in güzergâhı, Paris - Münih - Viyana - Budapeşte - Bükreş - İstanbul’du. Savaşın sona ermesinden sonra 1919'da seferlerine yeniden başlayan Orient Express’in güzergâhından Almanya ve Avusturya'nın istasyonları çıkarıldı.
Orient Express'in ünlü yolcuları arasında, Birleşik Krallık Kralı (1865 - 1936) V. George, Bulgar Kralı (1861 -1948) I. Ferdinand, Belçika Kralı (1835 - 1909) II. Leopold, Fransız Cumhurbaşkanı (1955 - 1922) Paul Dechanel, Casus Mata Hari (1876 - 1917), Casus Arabistanlı Lawrence (1888 - 1935), Onur ödülü dalında Oscar’a layık görülen oyuncu Greta Garbo (1905 - 1990), Bilim insanı Albert Einstein (1879 - 1955), ABD Başkanı Theodore Roosvelt (1859 - 1919), ABD Başkanı Harry Truman (1884 - 1972), Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi (1869 - 1948), Psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud (1856 - 1939) gibi isimler yer alıyordu.
Orient Express küresel bir şöhrete sahip olmasının üçüncü sebebi ise, I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren antlaşmalardan birinin 11 Kasım 1918’de Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalanmış olması. Türkler açısından Orient Express'in önemi, İstanbul’un o dönemlerdeki turizmine olan katkılarıydı. Orient Express, Sirkeci Garı’na girdiğinde otellerin sahipleri ve esnaf, deyim yerindeyse bayram ediyordu. Yolcular, İstanbul’un çeşitli otellerinde kalıp Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı’ndan alış veriş yapıyordu.
Ne var ki Orient Express yolcularının alışkın oldukları yüksek standartları sunabilecek bir otel yoktu. Bu boşluğu, inşaatına 1892’de başlanan, 1895’te ise açılış balosu düzenlenen Pera Palace Hotel doldurdu. Otel, Haliç’in muhteşem manzarasına hâkim, kültürel faaliyetleri ve sosyal aktiviteleri nedeniyle ‘küçük Avrupa’ olarak tanımlanan Beyoğlu’nun Tepebaşı’na inşa edildi. Dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük savaş olarak tarihe geçen 1. Dünya Savaşı sırasında Orient Express'in seferlerine devam etmesi söz konusu olamadı. Savaşın bitimine kadar Fransa’daki Compiegne Ormanı’na çekilerek seferden kaldırılan Orient Express, ilk tarihi olayına tanıklık etti. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren antlaşmalardan biri, Orient Express’in 2419 numaralı vagonunda imzalandı. Fransızların Almanlara karşı galibiyetin sembolü olarak görülen vagon daha sonra zafer abidesi olarak bir müzede sergilendi.
Orient Express, Türkiye için sadece bir yolcu treni değildi. Tren, çeşitli ticaret eşyalarını karşılıklı olarak İstanbul - Paris arasında taşıyordu. 1925 Şapka Devrimi'nden sonra on binlerce şapka ve kasket İstanbul'a Orient Express ile getirildi. Agatha Christie, bir seferi sırasında İstanbul'a 70 km mesafedeyken Orient Express'inde işlenen cinayetten esinlenerek 1933'te Pera Palas Hotel'de "Doğu Ekspresi'nde Cinayet"i yazdı. Christie'nin 1934'te yayımladığı roman, Orient Express'in şöhretini daha da artırdı. Roman, birçok kez sinema fimlerine ve TV dizilerine uyarlandı. Alfred Hitchcock’un Graham Greene’in ünlü romanı ‘Stamboul Train’ adlı romanından sinemaya uyarladığı ve ünlü yönetmenin komedi vurgusu taşıyan nadir filmlerinden biri olma özelliğine sahip ‘Kaybolan Kadın’, Orient Express'in şöhretini artıran bir diğer yapım oldu. Kaybolan bir kadının hikâyesi üzerine kurulu film, İngiltere’de hatırı sayılır bir gişe elde ederken Hollywood'un dikkatini de çekmeyi başardı.
Orient Express'in seferleri, 1939’da ikinci kez kesintiye uğradı. Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya, 14 Haziran 1940'ta Fransa’ya girdiğinde Adolf Hitler, 2419 numaralı vagonu buldurdu. Naziler, 22 yıl öncesinin rövanşını almak için Fransızlara Fransa’nın teslim antlaşmasını Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalattı. Vagon, daha sonra da Almanya’ya götürülerek orada Fransızlara nazire yapılarak sergilenmeye başlandı. 1945’in bahar aylarında Naziler, savaştan yenik ayrılacağını anlayınca Almanya’nın teslim antlaşmasının Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalatılmak isteneceğinden endişe etti. Bunun üzerine bir SS birliği vagonu imha etti.
Orient Express, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan yeni dünya düzeni içinde kendine yer bulup seferlerine yeniden başlasa da eski gösterişli günlerinden bir hayli uzaktı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, yolcu uçaklarının yaygınlaşması. İkincisi, güzergâhında soğuk savaşın yaşandığı birçok ülke olması. Talebin azalmasıyla seferleri seyrekleşen Orient Express, 27 Mayıs 1977’deki son seferinden sonra depoya çekildi. Seferden kaldırılması, Orient Express'in değerini daha da artırdı. İki dünya savaşında tarihi olayların ev sahibi olması ve birçok ünlünün yolculuk etmesiyle Orient Express koleksiyoncuların kapsama alanına girdi. Bu ilgiyi nakde çevirmek isteyen şirket, Monte Carlo’da vagonları açık artırmaya çıkardı. Trenin bazı vagonları İngiliz bir koleksiyoner, bazıları ise Fas Kraliyet Sarayı Müzesi tarafından satın alındı.
Orient Express'in ilk yolculuğunun 100’üncü yılı olan 1983’teki özel seferine çeşitli ülkelerden 100 ünlü kişi katıldı. Orient Express hakkındaki bir diğer dünyaca ünlü yapım, '80 Günde Devri Alem'. Bir iddia üzerine dünyayı 80 günde turlayacağı üzerine iddiaya giren Mr. Fogg’un İstanbul’da trene bindiği film, çeşitli yıllarda birçok kez sinema ve TV dizisine uyarlandı. Aslına bakılırsa 1919 yapımı ’80 Günde Devri Alem’, Orient Express’in beyazperdeye yansıdığı ilk film. Ne var ki senaryonun temelinin Orient Express'e dayanmaması nedeniyle ünlü tren hakkındaki ilk filmin ‘Kaybolan Kadın’ olduğu kabul edilir.
Orient Express'in beyazperdeye yansıdığı bir diğer ünlü yapım ise ‘007 James Bond’ serisinin ikinci filmi 1963 yapımı “Rusya’dan Sevgilerle’dir. ‘James Bond’, İstanbul’dan Avrupa’ya SPECTRE üyelerinin peşine Orient Express ile düşüyor. “Rusya’dan Sevgilerle", günümüze kadar 95 milyon kişi tarafından izlendi. Belçika’nın başkenti Brüksel’de Train World Müzesi'nde Orient Express temalı (Train World Orient-Express) sergi de ziyaretçilerin ilgisini çekti. 17 Nisan 2022'ye kadar açık kalan sergide Orient Express'inki başta olmak üzere çok sayıda göz alıcı vagon yer aldı.
Orient Express'in 2024'te Paris - İstanbul arasında yeniden sefer yapması planlandı. Yolcular; Paris - Lozan - Milano - Venedik - Belgrad - Sofya - İstanbul arasında gerçekleştirilecek bu keyifli yolculuk için 17 bin 500 Euro (336 bin 875 TL) ödeyecek.
Orient Express'in Paris - İstanbul seferi, 25 - 30 Ağustos arasında 6 gün 5 gece sürecek.
Baştan aşağı yenilenen trenin tasarımı, iç mekânda kullanılan ahşap paneller 1920'li yılların etkilerini taşıyor. Trende 12 yataklı vagon, bir yemek vagonu ve 3 salon vagonu bulunuyor.
Orient Express'in 1883’te Paris'ten başlayan ilk seferinde Fransız, Alman, Avusturyalı ve Osmanlı asıllı diplomatlar, memurlar ve ekabirler yolculuk etti. Ayrıca yolcular arasında II. Abdülhamid ile röportaj yapmak için İstanbul’a gelen The Times Gazetesi’nin muhabiri Edmond About da bulunuyordu. About, yolculukla ilgili hatıralarını 1884’te “De Ponteise à Stamboul” adlı kitabında yayınladı. O dönemlerde zamanı ve parası olanlar, kendileri için yeteri kadar lüks ulaşım araçları olmadığı için başka ülkelere yolculuk edememenin sıkıntısını yaşıyordu. Kendilerine ait atlı arabalarla yolculuk bir hayli uzun ve sarsıntılı olurdu. Gemilerle yolculuk etmek de bir hayli uzundu. Ayrıca gemiler, doğal olarak sadece limanı olan şehirlere gidebilirdi. Bunların sonucunda Orient Express, döneminin en lüks ve en hızlı ulaşım aracı olarak büyük rağbet gördü.
Orient Express neden küresel bir şöhrete sahip? Bunun 3 önemli nedeni bulunuyor. Birincisi; “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” olmak üzere birçok sinema filmi ve TV dizisinin hikâyesinde yer alması. İkincisi ise, birçok Avrupa ülkesinin içinde yer aldığı güzergâhı ve dünyaca ünlü kişilerin yolculuk etmesi. Dönemin asilzadeleri, yöneticileri, zenginleri ve ekâbirleri için Orient Express, şöhretlerini ve varlıklarını gözler önüne sermenin etkili yollarından biriydi. Günde birkaç kez kıyafet değiştirmemek ve akşam yemeğine smokinle katılmamak diğer yolcular tarafından büyük bir görgüsüzlük sayılırdı. Orient Express, tam anlamıyla statünün ve zenginliğin raylar üzerindeki simgesiydi. I. Dünya Savaşı’ndan önce önce Orient Express'in güzergâhı, Paris - Münih - Viyana - Budapeşte - Bükreş - İstanbul’du. Savaşın sona ermesinden sonra 1919'da seferlerine yeniden başlayan Orient Express’in güzergâhından Almanya ve Avusturya'nın istasyonları çıkarıldı.
Orient Express'in ünlü yolcuları arasında, Birleşik Krallık Kralı (1865 - 1936) V. George, Bulgar Kralı (1861 -1948) I. Ferdinand, Belçika Kralı (1835 - 1909) II. Leopold, Fransız Cumhurbaşkanı (1955 - 1922) Paul Dechanel, Casus Mata Hari (1876 - 1917), Casus Arabistanlı Lawrence (1888 - 1935), Onur ödülü dalında Oscar’a layık görülen oyuncu Greta Garbo (1905 - 1990), Bilim insanı Albert Einstein (1879 - 1955), ABD Başkanı Theodore Roosvelt (1859 - 1919), ABD Başkanı Harry Truman (1884 - 1972), Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi (1869 - 1948), Psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud (1856 - 1939) gibi isimler yer alıyordu.
Orient Express küresel bir şöhrete sahip olmasının üçüncü sebebi ise, I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren antlaşmalardan birinin 11 Kasım 1918’de Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalanmış olması. Türkler açısından Orient Express'in önemi, İstanbul’un o dönemlerdeki turizmine olan katkılarıydı. Orient Express, Sirkeci Garı’na girdiğinde otellerin sahipleri ve esnaf, deyim yerindeyse bayram ediyordu. Yolcular, İstanbul’un çeşitli otellerinde kalıp Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı’ndan alış veriş yapıyordu.
Ne var ki Orient Express yolcularının alışkın oldukları yüksek standartları sunabilecek bir otel yoktu. Bu boşluğu, inşaatına 1892’de başlanan, 1895’te ise açılış balosu düzenlenen Pera Palace Hotel doldurdu. Otel, Haliç’in muhteşem manzarasına hâkim, kültürel faaliyetleri ve sosyal aktiviteleri nedeniyle ‘küçük Avrupa’ olarak tanımlanan Beyoğlu’nun Tepebaşı’na inşa edildi. Dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük savaş olarak tarihe geçen 1. Dünya Savaşı sırasında Orient Express'in seferlerine devam etmesi söz konusu olamadı. Savaşın bitimine kadar Fransa’daki Compiegne Ormanı’na çekilerek seferden kaldırılan Orient Express, ilk tarihi olayına tanıklık etti. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren antlaşmalardan biri, Orient Express’in 2419 numaralı vagonunda imzalandı. Fransızların Almanlara karşı galibiyetin sembolü olarak görülen vagon daha sonra zafer abidesi olarak bir müzede sergilendi.
Orient Express, Türkiye için sadece bir yolcu treni değildi. Tren, çeşitli ticaret eşyalarını karşılıklı olarak İstanbul - Paris arasında taşıyordu. 1925 Şapka Devrimi'nden sonra on binlerce şapka ve kasket İstanbul'a Orient Express ile getirildi. Agatha Christie, bir seferi sırasında İstanbul'a 70 km mesafedeyken Orient Express'inde işlenen cinayetten esinlenerek 1933'te Pera Palas Hotel'de "Doğu Ekspresi'nde Cinayet"i yazdı. Christie'nin 1934'te yayımladığı roman, Orient Express'in şöhretini daha da artırdı. Roman, birçok kez sinema fimlerine ve TV dizilerine uyarlandı. Alfred Hitchcock’un Graham Greene’in ünlü romanı ‘Stamboul Train’ adlı romanından sinemaya uyarladığı ve ünlü yönetmenin komedi vurgusu taşıyan nadir filmlerinden biri olma özelliğine sahip ‘Kaybolan Kadın’, Orient Express'in şöhretini artıran bir diğer yapım oldu. Kaybolan bir kadının hikâyesi üzerine kurulu film, İngiltere’de hatırı sayılır bir gişe elde ederken Hollywood'un dikkatini de çekmeyi başardı.
Orient Express'in seferleri, 1939’da ikinci kez kesintiye uğradı. Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya, 14 Haziran 1940'ta Fransa’ya girdiğinde Adolf Hitler, 2419 numaralı vagonu buldurdu. Naziler, 22 yıl öncesinin rövanşını almak için Fransızlara Fransa’nın teslim antlaşmasını Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalattı. Vagon, daha sonra da Almanya’ya götürülerek orada Fransızlara nazire yapılarak sergilenmeye başlandı. 1945’in bahar aylarında Naziler, savaştan yenik ayrılacağını anlayınca Almanya’nın teslim antlaşmasının Orient Express'in 2419 numaralı vagonunda imzalatılmak isteneceğinden endişe etti. Bunun üzerine bir SS birliği vagonu imha etti.
Orient Express, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan yeni dünya düzeni içinde kendine yer bulup seferlerine yeniden başlasa da eski gösterişli günlerinden bir hayli uzaktı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, yolcu uçaklarının yaygınlaşması. İkincisi, güzergâhında soğuk savaşın yaşandığı birçok ülke olması. Talebin azalmasıyla seferleri seyrekleşen Orient Express, 27 Mayıs 1977’deki son seferinden sonra depoya çekildi. Seferden kaldırılması, Orient Express'in değerini daha da artırdı. İki dünya savaşında tarihi olayların ev sahibi olması ve birçok ünlünün yolculuk etmesiyle Orient Express koleksiyoncuların kapsama alanına girdi. Bu ilgiyi nakde çevirmek isteyen şirket, Monte Carlo’da vagonları açık artırmaya çıkardı. Trenin bazı vagonları İngiliz bir koleksiyoner, bazıları ise Fas Kraliyet Sarayı Müzesi tarafından satın alındı.
Orient Express'in ilk yolculuğunun 100’üncü yılı olan 1983’teki özel seferine çeşitli ülkelerden 100 ünlü kişi katıldı. Orient Express hakkındaki bir diğer dünyaca ünlü yapım, '80 Günde Devri Alem'. Bir iddia üzerine dünyayı 80 günde turlayacağı üzerine iddiaya giren Mr. Fogg’un İstanbul’da trene bindiği film, çeşitli yıllarda birçok kez sinema ve TV dizisine uyarlandı. Aslına bakılırsa 1919 yapımı ’80 Günde Devri Alem’, Orient Express’in beyazperdeye yansıdığı ilk film. Ne var ki senaryonun temelinin Orient Express'e dayanmaması nedeniyle ünlü tren hakkındaki ilk filmin ‘Kaybolan Kadın’ olduğu kabul edilir.
Orient Express'in beyazperdeye yansıdığı bir diğer ünlü yapım ise ‘007 James Bond’ serisinin ikinci filmi 1963 yapımı “Rusya’dan Sevgilerle’dir. ‘James Bond’, İstanbul’dan Avrupa’ya SPECTRE üyelerinin peşine Orient Express ile düşüyor. “Rusya’dan Sevgilerle", günümüze kadar 95 milyon kişi tarafından izlendi. Belçika’nın başkenti Brüksel’de Train World Müzesi'nde Orient Express temalı (Train World Orient-Express) sergi de ziyaretçilerin ilgisini çekti. 17 Nisan 2022'ye kadar açık kalan sergide Orient Express'inki başta olmak üzere çok sayıda göz alıcı vagon yer aldı.
YORUMLAR