Denizlerin hâkimi Piri Reis (1465-1554)
Türk denizci ve kartograf Pîrî Reis, çizdiği haritalar ve yazdığı Kitab-ı Bahriye isimli eseriyle Türk denizcilik tarihinde büyük bir başarıya imza attı.
Editör: Alanya Time - 1
28 Temmuz 2023 - 13:27 - Güncelleme: 28 Temmuz 2023 - 13:47
Türk denizci ve kartograf Pîrî Reis, çizdiği haritalar ve yazdığı Kitab-ı Bahriye isimli eseriyle Türk denizcilik tarihinde büyük bir başarıya imza attı. Amcası Kemal Reis‘in yanında katıldığı seferler sırasında Akdeniz kıyılarını adeta karış karış inceledi. Çizdiği haritalarla denizcilik faaliyetlerine ışık tuttu. 1513 yılında tamamladığı dünya haritası, henüz yeni keşfedilen Amerika kıtasını Türk-İslam dünyasında gösteren ilk haritaydı. Ve üstelik haritayı günümüzdeki bilgilere en yakın doğrulukla çizmeyi başarmıştı. 1528 yılında tamamladığı ikinci dünya haritası ise ilkinden çok daha kapsamlıydı. Pîrî Reis‘in ilk haritası 1929 yılında Topkapı Müzesi‘nde tesadüfen bulundu. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk‘ün emriyle 1935 yılında Türkçe, Almanca, İngilizce ve Fransızca açıklamalarla birlikte ilk tıpkıbasımı gerçekleştirildi. O günden bu yana bu harita, pek çok incelemeye konu oldu ve Türk denizcilik tarihinin kilometre taşlarından biri olarak değerlendirildi.
Pîrî Reis kimdir?
Pîrî Reis olarak bilinen Muhiddin Pîrî, 1465-1470 yılları arasında Gelibolu’da dünyaya geldi. Kaynaklarda Pîrî Reis‘in hayatı hakkında günümüze çok az bilgi ulaştı. Bu bilgilerin büyük bir bölümü, en önemli eseri olan Kitab-ı Bahriye‘de kendi anlatımlarına dayanmakta. Bir kısmı da Osmanlı biyografi yazarlarından Mehmet Tahir Bey‘in Osmanlı Müellifleri isimli eserinden öğrenilmekte. Bu bilgilere göre Pîrî Reis‘in ailesi Karaman’da yaşıyordu. Babası Hacı Mehmet ve ailesi, İstanbul’un fethinden sonra padişah fermanıyla İstanbul’a göç ettirilen aileler arasındaydı. Hacı Mehmet ve ailesi bir süre İstanbul’da yaşadı. Ardından Gelibolu’ya göç ettiler. Küçük Muhiddin bu dönemde dünyaya geldi. Amcası Kemal Reis, dönemin ünlü denizcilerinden biriydi. Özellikle Eğriboz ve çevresinde seferlere katılıyordu. Muhiddin‘in çocukluk ve ilk gençlik yılları Kemal Reis‘in yanında geçti. 1487 ile 1493 yılları arasında Kemal Reis ile birlikte Akdeniz’de korsanlık yaptı. Akdeniz’in batı kıyılarında en çok Venediklilerle çatıştı. 1500 yılından itibaren seferlere savaş gemisi kaptanı olarak katıldı.
16. yüzyılın başlarında Venedikliler, deniz ticaretinde önemli bir güce sahipti. Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmek isteyen Osmanlılar, korsanlık faaliyetlerine büyük önem veriyordu. Nitekim Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini tesis etmek için Türk korsanları pek çok deniz savaşına giriyordu. Bu dönemde Pîrî Reis, Mora çevresinde bulunan Modon’da katıldığı deniz savaşlarıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Savaş gemilerinin yönetimi konusunda önemli deneyimler kazandı. Üstelik Venedikliler ve Portekizlilere büyük kayıplar verdirdi. Kaynaklara göre Pîrî Reis bu dönemde henüz 30’lu yaşlarındaydı. Ancak ünü Akdeniz’de yayılmaya başlamıştı. Ne var ki 1511 yılında Kemal Reis hayatını kaybetti. Amcasının üzüntüsüyle Pîrî Reis Gelibolu’da inzivaya çekildi. Deniz savaşları sırasında kazandığı ganimetler içinde Kristof Kolomb‘un 1498’de çizdiği dünya haritası vardı. Ayrıca Müslüman haritacıların çizdiği farklı harita çeşitleri de elinin altındaydı. İnziva yıllarında Pîrî Reis, bu haritaları inceleyerek dünya haritası çizimine başladı. 1513 yılında çizimini tamamladığı dünya haritası Türk denizcilik tarihi açısından büyük bir öneme sahipti.
Pîrî Reis’in Dünya Haritası
Kemal Reis‘in yanında Pîrî Reis, pek çok deniz seferinde yer almış ve bu seferler sırasında Akdeniz kıyılarını yakından gözlemlemişti. Özellikle Sicilya, Korsika, Sardinya ve Fransa kıyıları olmak üzere Akdeniz’de katıldığı her sefer, bu coğrafyayı daha iyi tanımasını sağladı. Seferler sırasında çeşitli notlar alıyor, bu sayede ileride yazacağı Kitab-ı Bahriye için arşiv oluşturuyordu. O yıllarda İspanya’daki Müslümanlar sıkıntılı süreçler yaşıyordu. Nitekim Gırnata’da başlayan katliamın ardından Müslümanlar, Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Fakat Osmanlı’nın henüz deniz aşırı sefere çıkacak bir donanması yoktu. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Kemal Reis‘i Osmanlı bayrağı altında İspanya’daki Müslümanlara yardım için göndermeye karar verdi. Kemal Reis ve Pîrî Reis, Gırnata’dan aldıkları Müslümanları Kuzey Afrika’ya bıraktılar. Bu sefer sayesinde Pîrî Reis, İspanya ve Kuzey Afrika kıyılarını doğrudan gözlemleme fırsatı buldu. Aynı zamanda da yeni keşfedilen Amerika kıtası hakkında bilgi sahibi oldu. Katıldığı seferlerden birinde Kolomb‘un haritasını ele geçirmesi, Amerika’yı gösteren ilk dünya haritasını çizmesini sağladı.
1517 yılında Pîrî Reis, Mısır’ın fethi sırasında Osmanlı donanmasında komutan olarak görev yaptı. İskenderiye’nin fethinde gösterdiği başarılar nedeniyle Yavuz Sultan Selim‘in takdirini kazandı. Çizdiği ilk dünya haritasını ona sundu. Pîrî Reis‘in haritası, henüz yeni keşfedilen Amerika’yı gösterdiği için büyük ilgi uyandırdı. Bu nedenle çalışmaları saray nezdinde büyük takdir gördü. İskenderiye’nin fethinden sonra Pîrî Reis, Gelibolu’ya döndü ve kitabı üzerinde çalışmaya devam etti. Kitab-ı Bahriye adını verdiği eserini 1521 yılında tamamladı. Bu tarihte hükümdar hayatını kaybetmiş, oğlu Kanuni Sultan Süleyman tahta çıkmıştı. Fakat Akdeniz’de Türk hakimiyetini sağlamak için seferler devam ediyordu. Nitekim 1522 yılında Pîrî Reis, yeniden sefere çıktı ve Rodos’un alınmasını sağladı. Seferde gösterdiği üstün başarılar sayesinde Kanuni‘nin takdirini kazandı. 1524 yılında Mısır’a gönderilen Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa‘ya kılavuzluk yaptı. 1525 yılında Kitab-ı Bahriye‘yi İbrahim Paşa‘nın önerisiyle genişletti ve hükümdara sundu. Ayrıca 1528 yılında yeni bir dünya haritası çizerek bunu da Kanuni‘ye sundu.
Döneminin En Başarılı Kartografı
Pîrî Reis‘in çizdiği her iki dünya haritası da döneminin en başarılı haritaları olarak kabul edilmekte. İlk haritasından günümüze maalesef sadece üçte birlik kısmı ulaştı. Ancak dikkatle incelendiğinde bu kısmın günümüzdeki bilgilere en yakın doğrulukla çizilmiş olduğu görülüyor. Ki bu durum, Pîrî Reis‘in kartografi alanında başarısını göstermekte. Bu parçada Güneybatı Avrupa ile Orta ve Güney Amerika kıyıları mevcut. Dahası haritanın renkli olması ve çeşitli açıklamalar içermesi daha iyi anlaşılmasını sağladı. Fakat ikinci harita daha geniş ölçekliydi. Ne var ki bundan günümüze maalesef küçük bir kısmı ulaşabildi. Dünya haritalarının yanı sıra yaptığı diğer çizimler de Türk denizcilik tarihi açısından büyük öneme sahipti. Nitekim İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Devleti, bir dünya devleti haline gelmek istiyordu. Bunun yolu sadece karalarda değil, aynı zamanda da denizlerde hakimiyet kurmaktan geçiyordu. Bu noktada Pîrî Reis, çok büyük bir boşluğu doldurdu. Türk-İslam medeniyetinde daha önce görülen kartografik yöntemlerden tümüyle farklı bir metodoloji geliştirdi.
Pîrî Reis‘in denizcilik tarihinde yeni bir sayfa açan Kitab-ı Bahriye isimli eseri, taşıdığı çizimler sayesinde pek çok denizciye yol gösterdi. Örneğin Mısır’ın fethi sırasında yaptığı incelemeler sayesinde çizdiği Nil Irmağı haritası bölgede Türk donanmasının işlerini kolaylaştırdı. 1547 yılında Pîrî Reis, Süveyş’teki Osmanlı donanmasının kaptanı oldu. Hint kaptanlığı olarak da bilinen bu görevi sırasında Aden’i Portekizlilerden geri aldı. Dahası harita çizimlerini sürdürdü ve eserini yeni haritalarla zenginleştirdi. Eserini tamamladığı sırada 150 civarında olan harita sayısı böylelikle 290’a ulaştı. Günümüzde Ege Denizi olarak bilinen coğrafya, o yıllarda Akdeniz’in bir parçası olarak kabul ediliyordu. Yaptığı çizimler özellikle Ege ve Marmara Denizi’ni kusursuz şekilde gösterirken deniz trafiğine işlevsellik kazandırdı. Zaman içinde başka haritalar da Kitab-ı Bahriye nüshalarına girdi. Kitab-ı Bahriye daha sonra Katip Çelebi‘nin Cihannüma isimli eserine kaynak teşkil etti. İbrahim Müteferrika tarafından basımı gerçekleştirilen Cihannüma‘daki pek çok bilginin kaynağı Pîrî Reis ve Kitab-ı Bahriye‘ydi.
Pîrî Reis’in Dramatik Ölümü
Pîrî Reis‘in hayatı denizcilik faaliyetleri ve harita çizimleri ile dolu dolu geçti. Haritalarının kusursuzluğu ve seferlerde kazandığı başarılar, aynı zamanda da bazı düşmanlar edinmesine yol açtı. 1552 yılında Portekizlilerin elinde bulunan Maskat ve Hürmüz Kalesi’ni ele geçirmesi hayatının en önemli başarılarından biriydi. Nitekim bu dönemde 80’li yaşlarındaydı ve üstelik Portekiz donanmasının yarısı oranında bir askeri güce sahipti. Zaferin ardından donanmanın bir bölümünü Basra Körfezi’nde bırakarak Bahreyn Adaları’na yöneldi. Bu adaları da ele geçirdiğinde Pîrî Reis‘in şöhreti epeyce arttı. Fakat bu durum, Pîrî Reis‘i kıskanan ve ikbal peşinde koşan birtakım çevreleri çok rahatsız etti. Başarılarını çekemeyen Basra Beylerbeyi Kubad Paşa, Pîrî Reis‘i donanmayı Basra’da yalnız bırakmakla suçladı. Üstelik Portekizlileri rüşvet karşılığı serbest bırakmakla itham etti. Aynı zamanda da yağmacılıkla ve haksız kazanç elde etmekle suçladı. Saray içinde dönen bir entrika sonucunda Pîrî Reis, 1553 yılında Kahire’de padişah fermanıyla idam edildi.
Pîrî Reis kimdir?
Pîrî Reis olarak bilinen Muhiddin Pîrî, 1465-1470 yılları arasında Gelibolu’da dünyaya geldi. Kaynaklarda Pîrî Reis‘in hayatı hakkında günümüze çok az bilgi ulaştı. Bu bilgilerin büyük bir bölümü, en önemli eseri olan Kitab-ı Bahriye‘de kendi anlatımlarına dayanmakta. Bir kısmı da Osmanlı biyografi yazarlarından Mehmet Tahir Bey‘in Osmanlı Müellifleri isimli eserinden öğrenilmekte. Bu bilgilere göre Pîrî Reis‘in ailesi Karaman’da yaşıyordu. Babası Hacı Mehmet ve ailesi, İstanbul’un fethinden sonra padişah fermanıyla İstanbul’a göç ettirilen aileler arasındaydı. Hacı Mehmet ve ailesi bir süre İstanbul’da yaşadı. Ardından Gelibolu’ya göç ettiler. Küçük Muhiddin bu dönemde dünyaya geldi. Amcası Kemal Reis, dönemin ünlü denizcilerinden biriydi. Özellikle Eğriboz ve çevresinde seferlere katılıyordu. Muhiddin‘in çocukluk ve ilk gençlik yılları Kemal Reis‘in yanında geçti. 1487 ile 1493 yılları arasında Kemal Reis ile birlikte Akdeniz’de korsanlık yaptı. Akdeniz’in batı kıyılarında en çok Venediklilerle çatıştı. 1500 yılından itibaren seferlere savaş gemisi kaptanı olarak katıldı.
16. yüzyılın başlarında Venedikliler, deniz ticaretinde önemli bir güce sahipti. Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmek isteyen Osmanlılar, korsanlık faaliyetlerine büyük önem veriyordu. Nitekim Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini tesis etmek için Türk korsanları pek çok deniz savaşına giriyordu. Bu dönemde Pîrî Reis, Mora çevresinde bulunan Modon’da katıldığı deniz savaşlarıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Savaş gemilerinin yönetimi konusunda önemli deneyimler kazandı. Üstelik Venedikliler ve Portekizlilere büyük kayıplar verdirdi. Kaynaklara göre Pîrî Reis bu dönemde henüz 30’lu yaşlarındaydı. Ancak ünü Akdeniz’de yayılmaya başlamıştı. Ne var ki 1511 yılında Kemal Reis hayatını kaybetti. Amcasının üzüntüsüyle Pîrî Reis Gelibolu’da inzivaya çekildi. Deniz savaşları sırasında kazandığı ganimetler içinde Kristof Kolomb‘un 1498’de çizdiği dünya haritası vardı. Ayrıca Müslüman haritacıların çizdiği farklı harita çeşitleri de elinin altındaydı. İnziva yıllarında Pîrî Reis, bu haritaları inceleyerek dünya haritası çizimine başladı. 1513 yılında çizimini tamamladığı dünya haritası Türk denizcilik tarihi açısından büyük bir öneme sahipti.
Pîrî Reis’in Dünya Haritası
Kemal Reis‘in yanında Pîrî Reis, pek çok deniz seferinde yer almış ve bu seferler sırasında Akdeniz kıyılarını yakından gözlemlemişti. Özellikle Sicilya, Korsika, Sardinya ve Fransa kıyıları olmak üzere Akdeniz’de katıldığı her sefer, bu coğrafyayı daha iyi tanımasını sağladı. Seferler sırasında çeşitli notlar alıyor, bu sayede ileride yazacağı Kitab-ı Bahriye için arşiv oluşturuyordu. O yıllarda İspanya’daki Müslümanlar sıkıntılı süreçler yaşıyordu. Nitekim Gırnata’da başlayan katliamın ardından Müslümanlar, Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Fakat Osmanlı’nın henüz deniz aşırı sefere çıkacak bir donanması yoktu. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Kemal Reis‘i Osmanlı bayrağı altında İspanya’daki Müslümanlara yardım için göndermeye karar verdi. Kemal Reis ve Pîrî Reis, Gırnata’dan aldıkları Müslümanları Kuzey Afrika’ya bıraktılar. Bu sefer sayesinde Pîrî Reis, İspanya ve Kuzey Afrika kıyılarını doğrudan gözlemleme fırsatı buldu. Aynı zamanda da yeni keşfedilen Amerika kıtası hakkında bilgi sahibi oldu. Katıldığı seferlerden birinde Kolomb‘un haritasını ele geçirmesi, Amerika’yı gösteren ilk dünya haritasını çizmesini sağladı.
1517 yılında Pîrî Reis, Mısır’ın fethi sırasında Osmanlı donanmasında komutan olarak görev yaptı. İskenderiye’nin fethinde gösterdiği başarılar nedeniyle Yavuz Sultan Selim‘in takdirini kazandı. Çizdiği ilk dünya haritasını ona sundu. Pîrî Reis‘in haritası, henüz yeni keşfedilen Amerika’yı gösterdiği için büyük ilgi uyandırdı. Bu nedenle çalışmaları saray nezdinde büyük takdir gördü. İskenderiye’nin fethinden sonra Pîrî Reis, Gelibolu’ya döndü ve kitabı üzerinde çalışmaya devam etti. Kitab-ı Bahriye adını verdiği eserini 1521 yılında tamamladı. Bu tarihte hükümdar hayatını kaybetmiş, oğlu Kanuni Sultan Süleyman tahta çıkmıştı. Fakat Akdeniz’de Türk hakimiyetini sağlamak için seferler devam ediyordu. Nitekim 1522 yılında Pîrî Reis, yeniden sefere çıktı ve Rodos’un alınmasını sağladı. Seferde gösterdiği üstün başarılar sayesinde Kanuni‘nin takdirini kazandı. 1524 yılında Mısır’a gönderilen Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa‘ya kılavuzluk yaptı. 1525 yılında Kitab-ı Bahriye‘yi İbrahim Paşa‘nın önerisiyle genişletti ve hükümdara sundu. Ayrıca 1528 yılında yeni bir dünya haritası çizerek bunu da Kanuni‘ye sundu.
Döneminin En Başarılı Kartografı
Pîrî Reis‘in çizdiği her iki dünya haritası da döneminin en başarılı haritaları olarak kabul edilmekte. İlk haritasından günümüze maalesef sadece üçte birlik kısmı ulaştı. Ancak dikkatle incelendiğinde bu kısmın günümüzdeki bilgilere en yakın doğrulukla çizilmiş olduğu görülüyor. Ki bu durum, Pîrî Reis‘in kartografi alanında başarısını göstermekte. Bu parçada Güneybatı Avrupa ile Orta ve Güney Amerika kıyıları mevcut. Dahası haritanın renkli olması ve çeşitli açıklamalar içermesi daha iyi anlaşılmasını sağladı. Fakat ikinci harita daha geniş ölçekliydi. Ne var ki bundan günümüze maalesef küçük bir kısmı ulaşabildi. Dünya haritalarının yanı sıra yaptığı diğer çizimler de Türk denizcilik tarihi açısından büyük öneme sahipti. Nitekim İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Devleti, bir dünya devleti haline gelmek istiyordu. Bunun yolu sadece karalarda değil, aynı zamanda da denizlerde hakimiyet kurmaktan geçiyordu. Bu noktada Pîrî Reis, çok büyük bir boşluğu doldurdu. Türk-İslam medeniyetinde daha önce görülen kartografik yöntemlerden tümüyle farklı bir metodoloji geliştirdi.
Pîrî Reis‘in denizcilik tarihinde yeni bir sayfa açan Kitab-ı Bahriye isimli eseri, taşıdığı çizimler sayesinde pek çok denizciye yol gösterdi. Örneğin Mısır’ın fethi sırasında yaptığı incelemeler sayesinde çizdiği Nil Irmağı haritası bölgede Türk donanmasının işlerini kolaylaştırdı. 1547 yılında Pîrî Reis, Süveyş’teki Osmanlı donanmasının kaptanı oldu. Hint kaptanlığı olarak da bilinen bu görevi sırasında Aden’i Portekizlilerden geri aldı. Dahası harita çizimlerini sürdürdü ve eserini yeni haritalarla zenginleştirdi. Eserini tamamladığı sırada 150 civarında olan harita sayısı böylelikle 290’a ulaştı. Günümüzde Ege Denizi olarak bilinen coğrafya, o yıllarda Akdeniz’in bir parçası olarak kabul ediliyordu. Yaptığı çizimler özellikle Ege ve Marmara Denizi’ni kusursuz şekilde gösterirken deniz trafiğine işlevsellik kazandırdı. Zaman içinde başka haritalar da Kitab-ı Bahriye nüshalarına girdi. Kitab-ı Bahriye daha sonra Katip Çelebi‘nin Cihannüma isimli eserine kaynak teşkil etti. İbrahim Müteferrika tarafından basımı gerçekleştirilen Cihannüma‘daki pek çok bilginin kaynağı Pîrî Reis ve Kitab-ı Bahriye‘ydi.
Pîrî Reis’in Dramatik Ölümü
Pîrî Reis‘in hayatı denizcilik faaliyetleri ve harita çizimleri ile dolu dolu geçti. Haritalarının kusursuzluğu ve seferlerde kazandığı başarılar, aynı zamanda da bazı düşmanlar edinmesine yol açtı. 1552 yılında Portekizlilerin elinde bulunan Maskat ve Hürmüz Kalesi’ni ele geçirmesi hayatının en önemli başarılarından biriydi. Nitekim bu dönemde 80’li yaşlarındaydı ve üstelik Portekiz donanmasının yarısı oranında bir askeri güce sahipti. Zaferin ardından donanmanın bir bölümünü Basra Körfezi’nde bırakarak Bahreyn Adaları’na yöneldi. Bu adaları da ele geçirdiğinde Pîrî Reis‘in şöhreti epeyce arttı. Fakat bu durum, Pîrî Reis‘i kıskanan ve ikbal peşinde koşan birtakım çevreleri çok rahatsız etti. Başarılarını çekemeyen Basra Beylerbeyi Kubad Paşa, Pîrî Reis‘i donanmayı Basra’da yalnız bırakmakla suçladı. Üstelik Portekizlileri rüşvet karşılığı serbest bırakmakla itham etti. Aynı zamanda da yağmacılıkla ve haksız kazanç elde etmekle suçladı. Saray içinde dönen bir entrika sonucunda Pîrî Reis, 1553 yılında Kahire’de padişah fermanıyla idam edildi.
YORUMLAR