Bilim insanları açıkladı: 'El ele tutuşmak acıyı ve stresi hafifletiyor'
Araştırmalar el ele tutuşmanın acıyı azaltabildiğini ve stresli deneyimleri hafifletebildiğini gösterdi.
Editör: Alanya Time - 1
21 Şubat 2024 - 18:37
El ele tutuşmak, özellikle sevdiğiniz biri ile olduğunda, duygusal durumumuz üzerinde kan basıncının düşmesi, ağrıları azaltma ve stresin yatıştırılması gibi etkileri olduğu belirtildi.
Virginia Üniversitesi'nde Klinik Psikolog ve Virginia Duygusal Sinirbilim Laboratuvarı Direktörü olan James Coan, "El ele tutuşmanın ne olduğunu ve nasıl etkileri olduğunu gerçekten anlarsanız, insan olmanın ne olduğunu hemen hemen her yönüyle anlamaya başlarsınız" diyerek durumu izah ediyor.
El ele tutuşma deneyleri
Coan, travma sonrası stres bozukluğunu araştırırken beyin fonksiyonları üzerinde de çalışmalar yaptı.
Bu çalışmaya katılanlardan biri, fMRI makinesinde yatarken eşinden odada bulunmasını isteyen eski bir savaş gazisiydi olduğunu ifade eden Coan, eşinin makinenin çıkardığı yüksek sesler nedeniyle tedirgin olduğunu hissettiğini ve gazinin elini tuttuğunu belirterek, bu durumun gazinin üzerinde sakinleştirici bir etki yaratttığını ve testi tamamlamasını sağladığını ifade etti.
Bu etki Coan'ın ilgisini çekmiş ve çalışma katılımcısının yakın hissettiği biriyle el ele tutuşmasının katılımcıyı sakinleştirmekle kalmayıp, deneyin bir parçası olarak elektrik şoku aldıklarında hissettikleri acı miktarını azalttığını gösteren deneyler de yapmaya devam etti.
Coan ve ekibi el ele tutuşmanın etkileri üzerine çeşitli deneyler gerçekleştirdiler.
Deneyin ilk bölümünde 16 evli kadın MRI beyin taramasından geçirilerek elektrik şoku tehdidiyle karşı karşıya bırakan uzmanlar, beyin taramalarında bu kadınların bir yabancının elini tuttuğunda, bu eylemin şok olma stresini azalttığını saptadılar.
Ancak kocalarının elini tuttuklarında bu etki daha da belirgin hale geldiğini ifade eden uzmanlar, bilhassa ilişkinin düzeyinin de ehemmiyet taşıdığını belirttiler. El ele tutuşmanın faydası, evlilik kalitesi testlerinde en yüksek puanları alan kadınlar arasında en güçlü olduğunu vurgulayan uzmanlar, daha sonra yapılan çalışmalarda flört eden ya da sadece arkadaş olan kişiler de dahil olmak üzere diğer ilişki türlerinde de stresin azaldığını gördüler.
Coan bu bulguların, el ele tutuşmanın aslında beynin stresle yüzleşme işini boşaltmasına yardımcı olduğunu gösterdiğini ifade ederek, "Zor bir zamanda sevdiğiniz birinin elini tutmak için uzandığınızda, sanki yükü onunla paylaşıyormuşsunuz gibi hissedersiniz" dedi.
İnsanlar neden el ele tutuşur?
Duygusal düzenlemenin prefrontal korteks tarafından yönetildiği daha önce birçok kişi tarafından tespit edilmişti. Coan, beynin bu bölümünün içgüdülerimizi kontrol etmemize ve mantıklı düşünmemize yardımcı olduğunu, bir korku filmi izlerken size "Sakin ol, bu sadece bir film!" dediğini açıklayarak bu durumu 'tuhaf' bulduklarını dile getirdi.
Coan, kendilerine yakın birinin elini tutmanın, katılımcının rahatlaması ve kendini daha güvende hissetmesiyle prefrontal korteksteki aktivitede artışa neden olacağını varsayarak, prefrontal kortekste daha fazla aktivite ile beynin başka yerlerinde daha az duygusal aktivite -korku veya kaygı ile ilgili olanlar gibi- meydana geleceğini düşündü. Fakat öyle olmadığı görüldü.
Çiftler el ele tutuştuğunda Coan, beklediği gibi beynin tüm duygusal bölgelerinde bir azalma gözlemledi. Ancak ardı ardına yapılan deneylerde, prefrontal korteks aktivitesinde bununla ilişkili bir artış olmadığı, bunun yerine bir azalma olduğu saptandı.
Neler oldu?
Coan deneyinin başlarında, katılımcıların el ele tutuştuklarında stresten kurtulmalarından beynin hangi bölgesinin sorumlu olduğunu açıklayamamıştı, bulguların 'sanki insanlar hiç para ödemeden otomattan atıştırmalık alıyorlarmış' gibi olduğu belirterek sonunda şu sonuca ulaştıklarını belirtti.
Coan, "İnsan beyni için dünya, çözülmesi gereken bir dizi sorun teşkil ediyor ve yalnız olmanın da bir sorun olduğu ortaya çıkıyor" dedi.
Coan bu fenomeni sosyal temel teorisi olarak adlandırarak, insan beyninin ilişkilere ve karşılıklı bağımlılığa erişim beklediği, zira bunlar olmadan dünyanın sorunlarının devasa olduğu ve çok daha fazla fizyolojik ve psikolojik çaba harcamamız gerektiği fikrine ulaştıklarını dile getirdi.
İnsan elinin gizemi
Eller, doğduğumuz andan itibaren dünyayı keşfetmemizin önemli bir parçasıdır. Nitekim uzmanlar, ellerimizin herhangi bir motor beceri geliştirmeden önce bile etrafımızdaki nesnelere sürtündüklerinde duyusal bilgileri işleyebildiğini belirtiyor.
Avuç içlerimiz cildimizin toplam yüzey alanının çok küçük bir kısmını oluştursa da dokunsal sinir liflerimizin yaklaşık yüzde 15'ini barındırdığını ifade eden uzmanlar, yüksek sinir yoğunluğu nedeniyle, ellerimiz dünyanın sunduğu sayısız uyaran arasında ayrım
yapabildiğini ifade ediyorlar.
Ayrıca, avuç içleri ve özellikle parmak uçları 'meissner korpüskülleri' adı verilen özel sinir uçları içerir. Bunlar avuç içlerine 10 mikrometreden daha az derinlikte bile en ince dokunuşa tepki verme gücü verir. Ellerimizin Braille alfabesini işlemesini sağlayan bu sinirler, bir şeyin kaydığını hemen hissedip kavrayışımızı sıkılaştırmamızın da nedenidir.
Dokunmayı duygularımızı iletmek için de kullanırız.
Önceki yıllarda yapılan ve 124 çiftin gözlemlendiğini bir çalışmada, taraflardan birinin gözleri bağlanarak diğerinden sadece dokunarak bir duyguyu diğerine iletmesi istendi. Uzmanlar, katılımcılar diğer kişiyi duymadan ya da görmeden minnettarlık, iğrenme, mutluluk ve korku gibi duyguları tanıyabildiklerini ifade ettiler.
Londra Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir çalışmada da, katılımcılar başka bir kişinin yüzünü görmeden sadece ellerine bakarak onun duygusunu doğru bir şekilde tanımlayabildikleri ortaya çıkmıştı.
'Aşk Hormonu'
Los Angeles Üniversitesi'nde (UCLA) yapılan bir araştırma da dahil olmak üzere çok sayıda araştırma, insan dokunuşunun beynimizde 'aşk hormonu' olarak da bilinen oksitosin salınımını tetiklediğini gösterdi. Oksitosin güven, cömertlik ve şefkat duygularını artıran, korku ve endişe duygularını azaltan bir nörotransmitterdir.
Miami Üniversitesi Miller Tıp Fakültesi Dokunma Araştırma Enstitüsü Direktörü Dr. Tiffany Field, el ele tutuşmanın en güçlü dokunma biçimlerinden biri olduğunu, zira cildin bir duyu organı olduğunu ve tıpkı kulaklar ve gözler gibi uyarılmaya ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Field, "Parmaklar birbirine geçtiğinde ve biri elinizi tuttuğunda, vagal aktivite denilen şeyi tetikleyen basınç reseptörlerini uyarıyorlar. Dokunuşta basınç olduğunda, kalp atış hızı düşer, kan basıncı düşer ve rahat bir duruma geçersiniz. İnsanlar parmaklarını birbirine geçirdiğinde, normal el ele tutuşma şeklinden daha fazla basınç uyarımı alırlar" dedi.
Virginia Üniversitesi'nde Klinik Psikolog ve Virginia Duygusal Sinirbilim Laboratuvarı Direktörü olan James Coan, "El ele tutuşmanın ne olduğunu ve nasıl etkileri olduğunu gerçekten anlarsanız, insan olmanın ne olduğunu hemen hemen her yönüyle anlamaya başlarsınız" diyerek durumu izah ediyor.
El ele tutuşma deneyleri
Coan, travma sonrası stres bozukluğunu araştırırken beyin fonksiyonları üzerinde de çalışmalar yaptı.
Bu çalışmaya katılanlardan biri, fMRI makinesinde yatarken eşinden odada bulunmasını isteyen eski bir savaş gazisiydi olduğunu ifade eden Coan, eşinin makinenin çıkardığı yüksek sesler nedeniyle tedirgin olduğunu hissettiğini ve gazinin elini tuttuğunu belirterek, bu durumun gazinin üzerinde sakinleştirici bir etki yaratttığını ve testi tamamlamasını sağladığını ifade etti.
Bu etki Coan'ın ilgisini çekmiş ve çalışma katılımcısının yakın hissettiği biriyle el ele tutuşmasının katılımcıyı sakinleştirmekle kalmayıp, deneyin bir parçası olarak elektrik şoku aldıklarında hissettikleri acı miktarını azalttığını gösteren deneyler de yapmaya devam etti.
Coan ve ekibi el ele tutuşmanın etkileri üzerine çeşitli deneyler gerçekleştirdiler.
Deneyin ilk bölümünde 16 evli kadın MRI beyin taramasından geçirilerek elektrik şoku tehdidiyle karşı karşıya bırakan uzmanlar, beyin taramalarında bu kadınların bir yabancının elini tuttuğunda, bu eylemin şok olma stresini azalttığını saptadılar.
Ancak kocalarının elini tuttuklarında bu etki daha da belirgin hale geldiğini ifade eden uzmanlar, bilhassa ilişkinin düzeyinin de ehemmiyet taşıdığını belirttiler. El ele tutuşmanın faydası, evlilik kalitesi testlerinde en yüksek puanları alan kadınlar arasında en güçlü olduğunu vurgulayan uzmanlar, daha sonra yapılan çalışmalarda flört eden ya da sadece arkadaş olan kişiler de dahil olmak üzere diğer ilişki türlerinde de stresin azaldığını gördüler.
Coan bu bulguların, el ele tutuşmanın aslında beynin stresle yüzleşme işini boşaltmasına yardımcı olduğunu gösterdiğini ifade ederek, "Zor bir zamanda sevdiğiniz birinin elini tutmak için uzandığınızda, sanki yükü onunla paylaşıyormuşsunuz gibi hissedersiniz" dedi.
İnsanlar neden el ele tutuşur?
Duygusal düzenlemenin prefrontal korteks tarafından yönetildiği daha önce birçok kişi tarafından tespit edilmişti. Coan, beynin bu bölümünün içgüdülerimizi kontrol etmemize ve mantıklı düşünmemize yardımcı olduğunu, bir korku filmi izlerken size "Sakin ol, bu sadece bir film!" dediğini açıklayarak bu durumu 'tuhaf' bulduklarını dile getirdi.
Coan, kendilerine yakın birinin elini tutmanın, katılımcının rahatlaması ve kendini daha güvende hissetmesiyle prefrontal korteksteki aktivitede artışa neden olacağını varsayarak, prefrontal kortekste daha fazla aktivite ile beynin başka yerlerinde daha az duygusal aktivite -korku veya kaygı ile ilgili olanlar gibi- meydana geleceğini düşündü. Fakat öyle olmadığı görüldü.
Çiftler el ele tutuştuğunda Coan, beklediği gibi beynin tüm duygusal bölgelerinde bir azalma gözlemledi. Ancak ardı ardına yapılan deneylerde, prefrontal korteks aktivitesinde bununla ilişkili bir artış olmadığı, bunun yerine bir azalma olduğu saptandı.
Neler oldu?
Coan deneyinin başlarında, katılımcıların el ele tutuştuklarında stresten kurtulmalarından beynin hangi bölgesinin sorumlu olduğunu açıklayamamıştı, bulguların 'sanki insanlar hiç para ödemeden otomattan atıştırmalık alıyorlarmış' gibi olduğu belirterek sonunda şu sonuca ulaştıklarını belirtti.
Coan, "İnsan beyni için dünya, çözülmesi gereken bir dizi sorun teşkil ediyor ve yalnız olmanın da bir sorun olduğu ortaya çıkıyor" dedi.
Coan bu fenomeni sosyal temel teorisi olarak adlandırarak, insan beyninin ilişkilere ve karşılıklı bağımlılığa erişim beklediği, zira bunlar olmadan dünyanın sorunlarının devasa olduğu ve çok daha fazla fizyolojik ve psikolojik çaba harcamamız gerektiği fikrine ulaştıklarını dile getirdi.
İnsan elinin gizemi
Eller, doğduğumuz andan itibaren dünyayı keşfetmemizin önemli bir parçasıdır. Nitekim uzmanlar, ellerimizin herhangi bir motor beceri geliştirmeden önce bile etrafımızdaki nesnelere sürtündüklerinde duyusal bilgileri işleyebildiğini belirtiyor.
Avuç içlerimiz cildimizin toplam yüzey alanının çok küçük bir kısmını oluştursa da dokunsal sinir liflerimizin yaklaşık yüzde 15'ini barındırdığını ifade eden uzmanlar, yüksek sinir yoğunluğu nedeniyle, ellerimiz dünyanın sunduğu sayısız uyaran arasında ayrım
yapabildiğini ifade ediyorlar.
Ayrıca, avuç içleri ve özellikle parmak uçları 'meissner korpüskülleri' adı verilen özel sinir uçları içerir. Bunlar avuç içlerine 10 mikrometreden daha az derinlikte bile en ince dokunuşa tepki verme gücü verir. Ellerimizin Braille alfabesini işlemesini sağlayan bu sinirler, bir şeyin kaydığını hemen hissedip kavrayışımızı sıkılaştırmamızın da nedenidir.
Dokunmayı duygularımızı iletmek için de kullanırız.
Önceki yıllarda yapılan ve 124 çiftin gözlemlendiğini bir çalışmada, taraflardan birinin gözleri bağlanarak diğerinden sadece dokunarak bir duyguyu diğerine iletmesi istendi. Uzmanlar, katılımcılar diğer kişiyi duymadan ya da görmeden minnettarlık, iğrenme, mutluluk ve korku gibi duyguları tanıyabildiklerini ifade ettiler.
Londra Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir çalışmada da, katılımcılar başka bir kişinin yüzünü görmeden sadece ellerine bakarak onun duygusunu doğru bir şekilde tanımlayabildikleri ortaya çıkmıştı.
'Aşk Hormonu'
Los Angeles Üniversitesi'nde (UCLA) yapılan bir araştırma da dahil olmak üzere çok sayıda araştırma, insan dokunuşunun beynimizde 'aşk hormonu' olarak da bilinen oksitosin salınımını tetiklediğini gösterdi. Oksitosin güven, cömertlik ve şefkat duygularını artıran, korku ve endişe duygularını azaltan bir nörotransmitterdir.
Miami Üniversitesi Miller Tıp Fakültesi Dokunma Araştırma Enstitüsü Direktörü Dr. Tiffany Field, el ele tutuşmanın en güçlü dokunma biçimlerinden biri olduğunu, zira cildin bir duyu organı olduğunu ve tıpkı kulaklar ve gözler gibi uyarılmaya ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Field, "Parmaklar birbirine geçtiğinde ve biri elinizi tuttuğunda, vagal aktivite denilen şeyi tetikleyen basınç reseptörlerini uyarıyorlar. Dokunuşta basınç olduğunda, kalp atış hızı düşer, kan basıncı düşer ve rahat bir duruma geçersiniz. İnsanlar parmaklarını birbirine geçirdiğinde, normal el ele tutuşma şeklinden daha fazla basınç uyarımı alırlar" dedi.
YORUMLAR