ORTA VADELİ PLANLAR

Teoman Matlum
ABONE OL

Ekim ayı başında Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısıyla 2016-2019 Orta Vadeli Program revizyonunu açıkladı. Açıklanan programa göre;





ORTA VADELİ PLANLAR
Ekim ayı başında Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısıyla 2016-2019 Orta Vadeli Program revizyonunu açıkladı. Açıklanan programa göre;

Büyüme;
*2016 büyüme hedefi yüzde 4,5'ten 3,2'ye,
*2017 büyüme hedefi yüzde 5'ten 4'e revize edildi.
Enflasyon;
*2016 enflasyon tahmini yüzde 7,5 olarak korundu,
*2017 enflasyon tahmini yüzde 6'dan 6,5'a yükseltildi.
*2018-2019 enflasyon tahminleri de yüzde 5 olarak belirlendi.
Cari açık;
*2016 cari açık/GSYH hedefi yüzde 3,9'dan 4,3'e,
*2017 cari açık/GSYH hedefi yüzde 3,7'den 4,2'ye,
*2018 cari açık/GSYH hedefi yüzde 3,5'ten 3,9'a revize edildi.
Bütçe açığı;
*2016 bütçe açığı/GYSH hedefi yüzde 1,3'ten 1,6'ya,
*2017 bütçe açığı/GYSH hedefi yüzde 1'den 1,9'a,
*2018 bütçe açığı/GYSH hedefi yüzde 0,8'den 1,6'ya revize edildi.
*2019 bütçe açığı/GYSH hedefi yüzde 1,3 olarak belirlendi.
Programın Temel Amacı;
* Büyümeyi arttırmak,
* Enflasyonu düşürmek,
* Cari açıktaki azalma eğilimini korumak,
* Ekonominin rekabet gücünü, istihdam ve verimliklik seviyesini arttırmak,
* Mali disiplinin kalitesini arttırmak ve kamu maliyesini güçlendirmek olarak belirlendi.
Büyüme Stratejisi olarak;
* Beşeri sermayenin geliştirilmesi (bireyin bilgi, beceri ve hüner kazanabilmek için yaptığı eğitim harcamasıdır),
* İşgücü piyasasının etkinleştirilmesi,
* Teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin arttırılması,
* Fiziki altyapının güçlendirilmesi,
* Kurumsal kalitenin iyileştirilmesi gösterildi.

Tablodan görüleceği üzere 2008 yılında yaşanan global kriz nedeniyle 2009 yılında Avrupa Birliği'nde ve ülkemizde, krizin etkisi ciddi manada hissedilmiş ve yüzde 4 oranının üstünde daralma olmuştur. Ancak biz bu etkiyi üzerimizden çabuk atarken ve 2010'dan bu yana ekonomimiz hep büyürken, AB ise zaman zaman ya küçülmüş, ya da yetersiz büyüme göstermiştir. Bununla birlikte ekonomimizin cari denge açıklarını kontrol edebilmek için, yüzde 3-4 arasında kontrollu bir büyüme stratejisi, Türkiye için yeterli bir büyüme olarak gözükmemektedir. Bu nedenle revize edilen OVP, büyüme oranını 2017 ve 2018 yıllarında yüzde 5'e yükseltecek şekilde hazırlanmış bulunuyor.
AB ve Türkiye Büyüme Oranları (%)

Diğer tablo ise, 2016-2019 arası için planlanan tüm OVP hedef büyüklüklerini özetlemektedir. Tablodan görüleceği üzere, Türkiye’nin bütçe açığı ve kamu borç stoku ise Avrupa normlarına göre çok düşüktür.

Açıkçası bir program yapmak ve bu programın gerçekleşmesi için yol haritası belirlemek oldukça doğru bir yaklaşımdır. Ancak neticede reel olarak uygulanamazsa, öngörüden öteye geçemez. Şimdi bir ekonomideki dengeyi gösteren denklemi ve ülkemizin mevcut durumunu inceleyelim.

(S – I) + (T – G) = (X – M) ya da
(S – I) + (T – G) - (X – M) = 0

Formülde yer alan S tasarrufları, I yatırımları, T kamu gelirlerini, G kamu giderlerini, X ihracatı, M ithalatı göstermektedir.

(S – I) özel kesim, (T – G) kamu kesimi(bütçenin),(X – M) de cari anlamda dengeleri ifade eder. Yani formülün sol tarafı ekonominin iç dengesi, sağ tarafı da dış dengesidir.

Ülkemiz bu yılın ilk 8 aylık döneminde bütçe açığı vermemiş, ancak özel kesim açığı ve cari açık vermiştir. Formüle yerleştirecek olursak ilk 8 aylık dönemdeki durumumuz aşağıdaki gibidir;

(S – I) + (T – G) = (X – M)
(- 75) + (5) = (- 70)

Eylül ayı verileri Türkiye’nin bütçe dengesi aylık olarak 16,9 milyar TL, 9 aylık birikimli olarak da 12 milyar TL açık verdiğini göstermektedir. Cari açığımız 75 milyar TL.ye yükselmiştir.Formülde yerlerine koyduğumuzda her üç verinin açık verdiği görülmektedir.

(S – I) + (T – G) = (X – M)
(- 63) + (-12) = (- 75)

Sonuçta uygulanan programın ve hayata geçirilen yapısal reformların maksadı, bahse konu açıkları yok etmeye ya da en aza indirmeye yönelik olmalıdır. Aksi takdirde,Türkiye ekonomisi dış etkenlerin (ABD merkez bankasının faiz artırımıyla oluşacak dolar kuru artışına, AB’nin parasal genişleme konusunda aldıkları kararlara, siyasi etkenlere ya da uluslararası derecelendirme kuruluşlarının vereceğe notlara vb.) savuracağı rüzgara tabi olmaya devam edecektir.


Son Söz; Planlamak önemlidir, ama hayata geçirmek daha önemlidir.