PİŞŞT, BAK Bİ NE DİYCEM!!!
Yatırımlar yaparız her şey üstüne… Kimi kendisine, bilgisine, görgüsüne; kimi çocuğuna çoluğuna kendince… Okutur, adam ederiz hatta belki sadece vezir ederiz. Vezir eder de adam edemeyiz. Kimi toprağa, kimi betona, kimi dört teker üstüne dört çekerli yatırımlar yapar. Ama nadir de olsa ki, biliyoruz nesli tükenenlerden onlar - koruma altına alınmalı ve yahut insanlık müzesine kaldırılmalı bedenleri değil zihniyetleri mumyalanarak - insanlığa yatırım yaparlar.
Sonra onlar başlarını yastığa koyduklarında kıvranmazlar ruhları için. Nadiren de olsa varlar hala. Ne mutlu onlara ve onların sayesinde hala var olan insanlığa…
Herkes alır nasibini yeryüzünden.. Ama inatla yeraltından medet umanlar. Karanlığa ve o sonsuz bilinmeze aşık olanlar.. Görünenden uzaklaşıp, bilinenden… Ayak bastıkları her yerde gerilerinde çöp bırakanlar.. Atıl gereksiz anılar, zamanlar biriktirenler. Kendi varlıkları ve kendilerine ait varlıklar üzerinden ben diyeyim dolap beygiri, sen daha bilimsel bak olaya, de ki; kısır döngü, sıkışıp kalanlar…
Topunuz torbanız kaç para? Kaç kefenlik, kaç mezarlık edersin? Gerçi mezar diyip geçmemek lazım. Metrekaresi 1000 Liradan başlıyor. Manzarasına göre de artıyor. Evet, evet manzara dedim.. Deniz manzaralı mezarlara güç yetmez.. Bir de dersen ki anam, babam, gardaşım yan yana yatalım… İşte orda kal ve mümkünse ölme.. Çok pahalı.. Gerçi ölüye fiyat biçmek kolay da insana öyle mi ya?
İnsanın değeri insanla ölçülür… İnsanlığın ona keza.. Toplanırız, toplarız eteğimizde ki her şeyi sereriz serperiz yeryüzüne boylu boyunca.. Bakarız kaç kuruşluk insanlığımız var.. Bakar mıyız? Bakamayız.. Bu sınavın sonucuna yüreğimiz katlanmaz ki, gözümüz de inkar eder zaten gönül katlanmasın diye…
İnsanı insanla ölçmek lazım.. Gramınca, dirhemince..
Açlığımızı, tokluğumuzu…
Gerçeğimizi, yalanımızı…
Sevgimizi, nefretimizi…
Boyumuzu posumuzu, enimizi konumuzu…
Yeşil, mor alımızı…
Barışımızı, savaşımızı
Barışıklığımız ve kavgamızı
Aynılığımızı ya da hepten farkımızı…
Terazinin bir kefesine birini, bir kefesine diğerini koyup sonra doğru aynaya, aynalarla barışık olmak lazım ki, görsün iki gözlerimiz; amma velakin, kimine tek göz yeter, kimi amayken görür, kimi vardır ki, on göz bahşetsen nafile ama görsün iki gözlerimiz…
Aynı ağlar, aynı güleriz..
Ayrı telden ama aynı türküyü söyleriz..
Acıkınca mesela tüm midelerin dili aynıdır, kazınır..
Acıyınca yüreklerin hepsi kan ağlar..
Bebeğini kucakladığında bütün anneler aynıdır ve babalar hep aynı kaygıda..
Tek renktir ve aynı renktir hıçkırıklarımız...
Ve ölüm en ortak, hep ortak olandır.
Eni konu bir top patiskaya bakarız…