ŞEB-İ YELDA

Maryam Mamdouh
ABONE OL

En uzun gece.

Karanlıklar her zaman ürkütücü olmuştur. İnsanın var oluşundan bu yana, gece ve karanlık, genel anlamda kötülüklerin anası sayılmış, başta güneş olmak üzere aydınlık saçan her şey kutsal sayılmıştı.

Her ne kadar, günümüzde, elektrik kesintileri sayesinde, insanların birbirleriyle konuşmasına vesile olmuşsa da karanlıklar her zaman sorun olmuştur.

Şeb-i Yelda edebiyatta sıklıkla kullanılmış. Sevgilinin uzun siyah saçlarını tasvirde de rastlıyoruz Şeb-i Yelda’ya, sıkıntıyla geçen uzun gecelerin tasvirinde de.

21 Aralık, Kuzey yarım küre için, yılın en uzun gecesi ve en kısa gününe sahiptir. Bu günü takip eden günlerde geceler kısalmaya, günler uzamaya başlar. 21 Mart tarihinde gece ve gündüz süre olarak eşitlenir.

Kimi inanışlarda “Horrem Ruz” (Kutlu Gün) olarak geçen Şeb-i Yelda, Eski Ermeni takvimlerinde de “Navasard” olarak adlandırılmış ve yeni yıl olarak kutlanmıştır.

“Şeb i Yelda” olarak da adlandırılan 21 Aralık, en eski tek tanrılı inanış olan Zerdüştlükte de kış mevsiminin başlangıcı, yeni yılın başı olarak da bilinirdi. Ancak en uzun gece olması sebebiyle de, gece bitip sabah güneş doğana kadar yemekler yenir, eğlenceler düzenlenirdi. Bugün bile başta İran olmak üzere birçok yerde, Şeb-i Yelda günü kutlamaları yapılır.

Bölgelere göre değişiklikler gösterse de özellikle İran’da yapılan Şeb-i Yelda kutlamalarında, ailenin en büyüğünün evinde toplanılır, başta karpuz ve nar olmak üzere hemen her tür yiyecek hazırlanır, sabah güneşin doğuşuna şahit olana kadar bu ritüel devam eder.

Bu kutlamada amaç bir taraftan en uzun gecenin karanlığında gelecek kötülükleri engellemek, diğer taraftan da güneşin doğuşuna şahit olarak kötülüklerin bitimine şahit olmaktır. Kötülük tanrısı Ehrimen uzun gecelerde kötülüklerine devam eder. Şiddetli soğuklar da bu tanrının işidir. Bu nedenle kutlamalar sırasında ateşler yakılarak şiddetli soğukları yaratan Ehrimen’e bir başkaldırı gösterilir.

Bazı inanışlarda da Eylül’de başlayan günün kısalmasının son gününde tanrıların yaşamı yeniden kuracağına olan inançtır, Şeb-i Yelda.

Eski inanışların izlerini sonra ortaya çıkan inanış biçimlerinde de görebiliyoruz. Bunun en önemli biçimi, güneşe verilen önemdir. Hemen hemen her inanışta güneş önemli bir yer tutmuştur. Hıristiyanlıkta tatilin Pazar günü olması, Pazar gününün “Sunday” (Güneş günü) olarak adlandırılması da bu etkilerden birisidir. İsa’nın doğum gününün aynı zamanda, adı güneş anlamına da gelen Tanrı Mitra’nın doğum günü olan 25 Aralık olması da tesadüf değildir.

Şeb-i Yelda’yı kendi kültürü veya inanışı nedeniyle kutlayan tüm insanların ve toplumların Şeb-i Yelda günü kutlu olsun.