MEZAR TAŞLARI’NIN FISILTISI….
Dünya hayatına not düşmenin bir alametidir mezar taşları. Her insanın bir şekilde yolları kesişir. Bu anlamda mezar taşlarıyla ve irsi olarak geçmişten gelen ayak izlerini, o yazılı taşlar vasıtasıyla takip eder.
Gedevet Yaylası’nın Dönme Mezarlığı yolundan her geçişimde, köklerini toprağa salmış büyük çam ağaçlarının dibinde yatan yüzyıllık mezarları görürüm. Geçmişim vesikası olan mezar taşlarını okur ve fanilik dünyasından onların dünyasına bir Fatiha gönderirim.
Her ölümlü bedeninin bir şekilde misafir olacağı bu mekânlar, aynı zamanda bireysel tarihimizin canlı vesikaları olarak orada duruyorlar.
Medrese yolundan gelip geçerken gördüğüm, tarihi mezar taşları, çocukluğumdan beri zihnimde derin izler bırakmıştır. O taşlar üzerine kazınan hikâyeler ben de hem merak hem korku uyandırmıştır. Üzerindeki yazılardan bir anlam çıkaramasam da şekilleri ve yazı hatlarıyla her birinin bir kimliği olduğunu çocuk aklımla fark etmiştim.
Geçenlerde bir bayram sabahı mezarlıkta, atalarımıza, Fatiha gönderirken bu mezar taşlarıyla
gene karşılaştım. Yok olmaya yüz tutmuş, toprakla her haliyle hem hal olmuş bu mezar yapılarının hikayelerini dinlemek artık benim için elzem olmuştu. Türk Dili ve Osmanlıcaya hakim Hüseyin Çinal ağabeyimin yardımıyla bir sabah vakti bu tarihi mezarlığın yolunu tuttuk. Merhum Prof. Dr. Ali Yardım’ın, Alanya Kitabeleri adlı eşsiz eseri rehberimiz oldu. Gedevet Yaylası Dönme Mezarlığından Türktaş Mezarlığı’na uzanan ölümlülerin hikâyesinin peşine takıldık.
15 adet kitabeli mezarın yer aldığı Gedevet’teki bu mezarlıkta, taşların üzerine zamansız ayrılıklar, acıklı vedalar, hayatın faniliği ve ölümün gerçekliği kazınmış. En eski mezar taşının 1827 yılına ait olduğu, ölümlülerin hiç durmadan konuştuğu bu mekanda şu fısıltılar kulağımıza ilişti;
- Hüve’l Baki. Ziyaretden murat bir duadır. Bu gün bana ise yarın sanadır. Alaiye’li Muslihiddin Ağazade merhum es-Seyyid Hasan Ağa ruhuna Fatiha. Sene 1243.
- Hüvel’l Baki. 16 Zilhicce 1330. Ah genç iken felek neler itdi. Fani dünya bize neler itdi. Ömer-zade Arif Efendi Zevcesi Emine Hanım ruhuna Fatiha.
- Ah min’el –mevt fi 17 Rebi’il evvel sene 1316. Çün ecel geldi ana olmaz eman. Bizi afv eyle ya Rabb’el Mennan. Mağrifet kıl hali olmasun yaman. Mazhar-ı mur şefa’at kıl her zaman. Yiğid’in Hacı ‘Ali’nin zevcesi Penbe Hanım Ruhuna Fatiha.
- Hüve’l Baki. Bakub geçme ricam budur ey Muhammed ümmeti. Mevlanın diriden heman bir fatihadır minneti. Kabrimi ziyaret eden ey Resulün ümmeti. Bize bir Fatiha ihsan eden bulur cenneti. Yeni Veli-zade Mustafa Çavuş’un ruhiçün Fatiha. Fi 25 Zilhicce sene 1306 yevm-i Pazartesi.
- Hüve’l Hayyü la yezal. Mader-i paki ‘Ömer Lutfi Efendi’nin bu dem. Da’vet-i rahmetle oldu azim-i darüs-selam. Hasretiyle oğlunun düşdü ecel yasdığına. Sıtmadan teb-lerze-i merk oldu ol zu’lihtiram. Eyledi hengam-ı piride bekaya irtihal. Sinine hürmet günahın afv ide rabb’ül –eman. Katre-i rahmetle tahrir eyledim tarihini. Rüz-i mahşer Fatıma olsun şefa’atden bekam. Fi Şevval sene 1269.
Göğü delen çam ağaçlarının gölgelediği asırlık mezarlıktan, Türktaş köyü dokuz oluk çeşmesinin beslediği beledan ağacının gölgesine uzanıyoruz. Bu eski yerleşimin köklerini caminin hemen yanındaki mezarlıkta fark ediyoruz. Bu kitabelerin fısıltıları kulağımıza ilişiyor;
Hüve’l Baki. Çün ecel geldi ana olmaz aman. Curmünü afv eyle ya Rabb’el Mennan. Mağrifet Kıl olmasun hali yaman. Mazhar-ı nur-i şefa’at kıl her zaman. Topal zade merhum el-Hac Hüseyin Ağa’nın ruhiçün el-fatiha. Fi 15 safer sene 1219. (M.1799).
Bu topraklarda yüzyıllardır süren varlığımızın kanıtı mezar taşları, üzerinde taşıdıkları isimlerlerle geçmişimizden bu güne ışık tutuyorlar. İnsan fıtratının yalın hakikatlerini bu taşlar üzerinden okumakta bize düşüyor.
Anadolu topraklardaki inanç ve kimliğimizin vesikası bu eserlere her daim sahip çıkmak dileğiyle…