Veremle Savaş Eğitimi Haftası 4 – 10 Ocak
Türkiye'de her yıl ocak ayının ilk pazartesi günü başlayan hafta Veremle Savaş Eğitimi Haftası olarak kabul edilmiştir. Bu hafta, veremle ilgili bilgilerin tekrar hatırlatılması ve yapılması gerekenlere ilişkin farkındalığın artırılması için bir fırsat oluşturmaktadır.
Verem (Tüberküloz) hastalığının etkeni “mycobacterium tuberculosis” ismi verilen bir basildir. Çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturan basiller; kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organ ve sistemlerde de hastalık tablolarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Tüberküloza neden olan basiller, solunum yolu ile özellikle de öksürme, hapşırma sonucunda çevreye saçılır ve havada saatlerce asılı kalabilirler. Ortamda bulunan kişiler solunum yolu ile basilleri alır ve bulaşma meydana gelir. Bu basilleri alan kişilerin bir kısmında basiller, akciğerde yıllarca uyur durumda kalıp, vücut direncinin düştüğü bir dönemde hastalık oluşturabilirler. En bulaştırıcı olan hastalar tedavi görmemiş, balgam incelemesinde basil saptanan tüberkülozlulardır.
Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Bu nedenle insanların kalabalık olarak yaşadığı, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en riskli ortamlardır. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar; aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir.
Dünya Sağlık Örgütünce, dünyada çok sayıda insanı etkileyen ve ölümüne sebep olan 10 hastalıktan biri olan tüberküloz nedeniyle bir günde yaklaşık 5.000 insanın hayatını kaybettiği, dünya genelinde 10,4 milyon tüberküloz hastası olduğu ancak bunlardan 4,3 milyonuna da hiç tanı konulamadığı belirtilmektedir.
Tüberküloz hastalığı sıklıkla akciğerlerde görüldüğünden belirtilerinin önemli bir kısmı da akciğerlerle ilgilidir.
Tüberküloz hastalarının en sık görülen yakınmaları;
2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük
Balgam çıkarma, balgamda kan görülmesi
Ateş, gece terlemesi
Yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık
Nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı
Hastalığın ilerlediği vakalarda bazen bu belirtilerin çoğu görülebildiği gibi, bazen de hastalığın erken dönemlerinde çok az belirti görülebilir. Bu yakınmalar genellikle hafif başlayıp yavaş ilerlediğinden pek çok hasta doktora başvurmakta gecikmektedir.
Tüberküloz hastası ile aynı havayı paylaşan ve tüberküloz basiline maruz temaslılarda verem hastalığı görülme oranı yüksektir. Bu nedenle tanı konan bütün hastaların temaslıları verem savaşı dispanserinde taranır. Tarama yapılmasının amacı; hastaya mikrop bulaştırmış başka bir hasta olup olmadığının ve hasta kişinin temaslılara hastalığı bulaştırıp bulaştırmadığının belirlenmesidir. Tarama sonucunda tüberküloz hastalığı saptanan kişilere tedavi başlanır.
Bulaştırıcılık her tüberküloz hastasında aynı değildir. Akciğerinde kavite denen yaraların oluştuğu hastalar, öksürük sıklığı fazla olan hastalar ve mikrobun bazı tipleri daha bulaştırıcıdır. Etkili tedavi ile ilk günlerden itibaren mikrop sayısı hızla azalmaktadır. Genellikle ilaçlarını kullanmaya başladıktan 1 ay sonra bulaştırıcılığının kalmadığı kabul edilmektedir. Fiziksel durumu uygun olan hastalar bulaştırıcılıkları geçtikten sonra tedavilerini aksatmamaları koşuluyla işlerine geri dönebilirler.
Kişisel korunmada yıllardan beri bilinen yöntem BCG aşısıdır. BCG aşısı erişkinde gelişecek hastalığı engellemekten çok tüberkülozun ağır seyreden ve ölümcül olabilen formlarına karşı koruma sağlamaktadır. Toplumu hastalıktan korumanın en etkili, en hızlı, en kolay hastalara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanmasıdır. Bu sayede bulaşma zinciri kırılabilecek ve yeni nesiller tüberküloz mikrobuyla karşılaşmadan yaşayabileceklerdir.