Türk kadın kahraman: ''Nene Hatun''

ABONE OL

Nene Hatun (01.01.1857 - 22 Mayıs 1955, Erzurum), 93 Harbi sırasında Erzurum'da Aziziye savunmasına katılan, Rus işgaline karşı Erzurum'daki halk direnişinin simgesi hâline gelmiş Türk kadın kahraman.

Rus askerlerin 8 Kasım 1877 gecesi Aziziye Tabyası'nı ele geçirdiği haberinin Erzurum'da sabah ezanında minarelerden duyurulması üzerine Osmanlı askerine yardım için taş ve sopalarla mücadeleye giren şehir halkına katılmış ve gösterdiği yararlılıklar sonucu efsaneleşmiştir.

Nene Hatun, 1857 yılında Hüseyin ve Zeliha çiftinin kızı olarakErzurum’un kent merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Çeperli Köyü’nde dünyaya geldi. 16 yaşına bastığında Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlendirilerek doğum büyüdüğü Çeperli’den Taşmescit Mahallesi’ne taşındı. O dönemde Osmanlı, büyük harpler ile baş etmekteydi. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Rus-Osmanlı Savaşı’nda kahraman Türk halkı Ruslara karşı büyük bir direnç gösterdi. Plevne’de Gazi Osman Paşa’nın ve Kafkaslar’da Ahmet Muhtar Paşa’nın gösterdiği direnişler ile Rus saldırısı kısa bir süreliğine durdurulmuştu. Fakat Ruslar diğer ülkeleri de yanlarına çekmeyi başararak ilerlemelerini sürdürdüler ve Batı Cephesi’nde İstanbul Yeşilköy o zamanki adıyla Ayestefanos’a, Doğ Cephesi’nde ise Nene Hatun’un ikamet ettiği Erzurum’a kadar ilerlediler.



93 harbi’nin kadın kahramanı Nene Hatun
8 Kasım 1877 tarihinde Rusların, Erzurum’u ele geçirme tehlikesiyle birlikte halk ayaklandı. Bu sırada 22 yaşında gencecik bir anne olan Nene Hatun, bebeğini evde bırakarak Eruzurum halkı ile beraber cepheye koştu. Düşmanın vatan topraklarını işgal edebileceği düşüncesinden ötürü bir an bile tereddüt etmeyen Nene Hatun, kahramanca duruşu sebebiyle Türk kadınının cesaretini ve onurunu herkese göstermiş oldu. Kazmalar, kürekler, süngüler ile verilen savaşta Aziziye Tabyası halk tarafından en iyi şekilde savunuldu ve Ruslar Erzurum’dan uzaklaştrıldı. Yaptığı büyük fedakarlık sonrası Erzurum Eminkurbu Mahallesi’nde ikamet etmeye başlayan Nene Hatun’un sonrasında 4 erkek ve 2 kız çocuğu oldu. Bu sırada Osmanlı’da cerayan eden Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nda Nene Hatun, 2 oğlunu şehit verdi.



93 harbi röportajları
1937 yılına gelindiğinde Cumhuriyet Gazetesi İstanbul Muhabiri İsmail Habib Sevük 93 Harbi Gazileri ile röportajlar yaptı. Röportaj yapılan isimler arasında bulunan Nene Hatun’un hikayesi bu sayede duyurulmuş oldu. 1943 yılında çektiği geçim sıkıntısı sebebiyle, diğer bir kahraman Türk kadını Name Hanım ile Cumhurbaşkanı’na bir dilekçe yazdılar. Fakat bu dilekçeye geri dönüş 1952 yılında Aziziye Anıtı’nın yapımı sırasında Nene Hatun’un tekrar gündeme gelmesiyle gerçekleşti. O dönemin bazı komutanları, valisi ve belediye başkanı tarafından sahip çıkılan Nene Hatun, aynı yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamlarında ‘’3. Ordu’nun Nenesi’’ ödülüne layık görüldü. Bu ödülden 3 yıl sonra 1955 yılında, Türk Kadınlar Birliği tarafından ilk kez kutlanan Anneler Günü’nde Nene Hatun, ‘’Yılın Anası’’ seçildi. Yine aynı yıl, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre sebebiyle tedavi gördüğü Numune Hastanesi’nde 22 Mayıs 1955’te 98 yaşındayken hayata gözlerini yumdu ve cenazesi Erzurum Aziziye Şehitliği’ne defnedildi. Ölümünden sonra hakkında birçok kitap ve film yapılan Nene Hatun, Türk halkı tarafından hiçbir zaman unutulmadı.

Dönemin NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Matthew Ridgway'in Erzurum'da Nene Hatun'u cesaretinden dolayı ziyaret ederek elini öpmesi, kahraman Türk kadınının vatanı için tüm fedakarlığı yapabileceğini gösteren Nene Hatun isminin çok daha fazla tanınıp bilinmesini sağladı.

Cumhuriyet döneminde "Kırkgöz" soyadını alan Nene Hatun'un 4'ü erkek, 2'si kız 6 çocuğu dünyaya geldi.

İlk çocuğu Nazım'ı ve sonradan doğan iki oğlunu 1. Dünya Savaşı'nda şehit veren Nene Hatun, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre nedeniyle kaldırıldığı Numune Hastanesinde 22 Mayıs 1955'te vefat etti.



"Yılın annesi" seçildi
Hayatının son günlerinde 8 Mayıs 1955'te "yılın annesi" seçilen kahraman Türk kadını Nene Hatun, vefatının 64. yılında saygı ve minnetle anılıyor.

Türk halkının kahramanlığını anlatarak övündüğü ve cesareti her nesle ulaşan Nene Hatun'un mezarı, Erzurum'da kahramanca mücadele ettiği Aziziye Tabyaları'nda bulunuyor.

Osmanlı tarihinin en önemli savaşlarından 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı açısından büyük bir mağlubiyetle sonuçlanmıştı.

Söz konusu dönemde Rus ordusunun baskınla aldığı kent merkezi yakınındaki Aziziye Tabyaları, Erzurum halkının da yardımıyla yapılan karşı baskınla Ruslardan geri alınmıştı.



"Türkler kahraman olarak yaratılmışlardır"
Erzurum Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, Osmanlı tarihinin en önemli savaşlarından "93 Harbi"nin Osmanlı açısından mağlubiyetle sonuçlandığını söyledi.

Bu savaştaki en önemli başarının Erzurum'daki Aziziye zaferi olduğunu ifade eden Küçükuğurlu, "Bu zafer, asker ile halkın birlikte kazandıkları önemli zaferdir. Diğer taraftan bu zafer bir bakıma kadın ve çocukların zaferidir. Nitekim zaferden sonra Erzurumlulara bizzat teşekkür eden dönemin padişahı Sultan 2. Abdülhamit, 12 Kasım 1877 tarihinde 'Haysiyetli ve Onurlu Erzurum Ahalisine Telgraf' başlığıyla bir telgraf göndererek halkın onurlu duruşunu takdir etti." diye konuştu.

Küçükuğurlu, "Aziziye" denilince akla gelen ilk ismin Nene Hatun olduğunu belirterek, 8-10 Eylül 1952'de Erzurum ve çevresinde incelemelerde bulunan NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Ridgway'in Erzurum'da Nene Hatun'u ziyaret ederek elini öptüğünü dile getirdi.

Prof. Dr. Küçükuğurlu, Ridgway'in bu ziyaretinden yaklaşık bir yıl sonra ABD'de Saturday Evening Post gazetesinde yazdığı makalede Nene Hatun hakkında şu görüşleri yazdığını aktardı:

"1952 Eylül ayında o sırada 97 yaşında bulunan dermansız ihtiyar bir kadıncağızı ziyaret maksadıyla buradan çok uzaklarda mütevazı bir eve gitmiştim. 1877 Kasım ayında Nene henüz birkaç aylık çocuğunun annesi, 22 yaşında genç bir kadındı. Rusya ile Türkiye harp halinde idiler. Bir Rus piyade alayı Erzurum'u henüz kuşatmamıştı. Şehirde bulunan az sayıda Türk kuvvetleri son bir gayretle tutunmaya çalışıyorlardı. Şehir sakinleri Türk kumandanına gitmişler ve ileri gelenleri vasıtasıyla şehirde bulunan kadın erkek genç ihtiyar herkesin istilacıları imha etmek için bir gece baskını konusunda kendisine yardıma hazır olduklarını söylemişlerdi. Komşuları, Nene Hatun'a bu işe katılmamasını söylediler çünkü onun yeri bebeğinin yanıydı. Nene, 'hayır' diye cevap vermişti. 'Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar. Ben de onu Allah'a emanet edip sizinle baskına iştirak edeceğim.' O gece erkekler kadınlar ve hatta çocuklar tırpan, bıçak ve sopalarla silahlanıp Rus kuvvetlerine hücum etmek için askere katıldılar. Taarruz muvaffak oldu ve Rus alayı imha edildi."

Küçükuğurlu, Ridgway'in Nene Hatun'u ziyaretinden sonra "Birçok millet kahramanlarını sadece kahramanlık sanatı olan ordularının içinde arar ve ancak böylelikle bulur. Türklerde ise hakiki kahramanlar akla gelmeyen mütevazı köşelerin iddiasız sakinleridir çünkü onlar kahramanlık iddiasında da değillerdir. Buna ihtiyaçları da yoktur çünkü kahraman olarak yaratılmışlardır. Nene Hatun'un elini bu hisle öpüyor ve onu tanımış olmaktan iftihar ediyorum." ifadelerini kullandığının kayıtlara geçtiğini belirtti.