Taş Köprü - Adana, Dünya'nın en eski köprüsü
Adana Taş Köprü Seyhan Nehri üzerindedir. IV. (385) yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılmıştır. Yüzyıllarca Avrupa ile Asya arasında önemli bir köprü olmuştur.
Harun Reşit (766-809) köprüyü bazı eklerle Adana Kalesi'ne birleştirmiştir. IX. yüzyıl başında Harun Reşit’in oğlu olan 7'inci Abbasi Halifesi Memun (786-833) tarafından onartılmıştır. III. Ahmet (1713), Kel Hasan Paşa (1847) ve Adana Valisi Ziya Paşa (1789) tarafından da değişik zamanlarda tamirat görmüştür. Bu üç onarımının yazıtları mevcuttur. Son onarım 1949 yılında yapılmıştır.
Taş Köprü 319 metre uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğindedir. 21 kemerinden 14’ü ayaktadır. Ortadaki büyük kemerde iki aslan kabartması görülmektedir. Dünyanın halen kullanılan en eski köprülerden biri olarak bilinmektedir.
ADANA TAŞKÖPRÜ'NÜN EFSANESİ
Günlerden bir gün...
Ama en az 1700 yıl önce...
Belki de 3500...
Büyücülerden biri Adania denilen kentin kralına bir kehanette bulunmuş:
“Senin güzeller güzeli kızını bir yılan sokup öldürecek.”
Kralı almış bir telaş ve bu telaş sonucu kızını kentin önünden akan nehrin ortasındaki bir adaya göndermiş. Yılan oraya ulaşamaz diye umuyormuş. Ama gelin görün ki yılan, üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşmış ve kızı sokup öldürmüş.
Efsane bu ya, kral da ölen kızının anısına nehrin iki yakasını birleştiren bir köprü yaptırmış. Adını da, kullandığı yapı malzemesini çağrıştıracak şekilde Taşköprü koymuş.
Ama sadece köprü yaptırmakla kalmamış, kızının anısı sonsuza kadar yaşasın, köprü yıkılırsa bir daha yapılsın diye, köprünün ayaklarının birinin içerisine hazine yerleştirmiş.
Efsane bu ya, kral da ölen kızının anısına nehrin iki yakasını birleştiren bir köprü yaptırmış. Adını da, kullandığı yapı malzemesini çağrıştıracak şekilde Taşköprü koymuş.
Ama sadece köprü yaptırmakla kalmamış, kızının anısı sonsuza kadar yaşasın, köprü yıkılırsa bir daha yapılsın diye, köprünün ayaklarının birinin içerisine hazine yerleştirmiş.
Üstelik “Her kim ki köprüyü yeniden onarmak isterse bu altınları kullansın ama onarırken daha sonrası için yeni altınlar koysun” diye vasiyette bulunmuş.
Efsane böyle ...
Efsaneler doğru mu, değil mi diye araştırılmaz!
Ama bir doğru var ki, Adana’nın ortasında, Seyhan Nehri’nin iki yakasını bir araya getiren Taşköprü, dünyanın en uzun yaşayan köprülerinden biridir. Belki de en uzun yaşayanıdır.
İsterseniz bir yol efsanelerin gerçeküstü anlatılarından sıyrılıp, tarih biliminin belgeleri arasında Adana’nın Taşköprü’sünü arayalım.
BELKİ DE 3500 YILLIK
Köprünün yapılış tarihi hakkında farklı görüşler bulunmakta...
Adana Arkeoloji Müzesi’nde köprüye ait bir yazıt bulunuyor. Bu yazıtta Auxentios adlı bir mimarın imzası var. Bazı yazarlar, köprünün Roma İmparatoru Hadrianus döneminde yapıldığını (M.S. 117-138) iddia ettiği halde,, Auxentios adlı bir mimarın 4.yüzyılda Roma’da da bir köprü yaptığı biliniyor. Auxentios'un hem 2. yüzyılda hem de 4. yüzyılda yaşaması mümkün değil gibi görünüyor.
Bu tarihler arasındaki çelişkiyi, farklı dönemlerde yaşamış Auxentios adlı birden fazla mimarın olması veya müzedeki yazıtın inşa kitabesi değil de onarım kitabesi olduğu savıyla ifade eden tarihçiler bulunuyor.
Bazı tarihçiler köprünün tarihinin çok daha eskilere taşınabileceğini savunuyorlar. Tabi ki bunu belgelere dayandırıyorlar.
Çünkü Hititler’in başkenti olan Hattuşaş’ın kalıntıları arasında, M.Ö. 15.yüzyılda hüküm sürmüş Hitit Hükümdarı I.Arnuwanda’nın anılarını yazdığı bazı taş tabletler bulunmuş. Ve bu tabletlerden birinde kral, “Adania” denilen bir kentle savaştığından bahsederken, önünden bir ırmağın aktığından ve ırmağın üzerinde bir köprü bulunduğundan bahsediyormuş.
Bazı arkeologlara göre o köprünün bugün hala kullanılan Taşköprü olma ihtimali bulunmaktadır.
Adana Taşköprü’yü 3500 yaşına taşıyan bu tez, bence de doğru olabilir. Ama diyelim ki doğru değil, inşası ile ilgili en yeni tarih bile (M.S.4.yüzyıl) Taşköprü’yü 1700 yaşına taşımakta ve köprünün “Dünyanın hala kullanılan en eski köprüsü” ünvanını almasını sağlamaktadır.
( Adana Taşköprü ve Toros Dağları- 1832)
ÜÇ ELMA
Konuya efsane ile başladık, masalla bitirelim dilerseniz;
Gökten üç elma düşmüş...
Biri; Adania Kralı’nın kucağına...
Kral, kızının hayatını koruyamamış ama, “Bu köprü sonsuza kadar yaşasın” diye dileyerek, kızının anısının sonsuza kadar yaşamasını sağlamış.
Elmanın diğeri de; Adanalılar’ın kucağına düşmüş ...
Bu yüzden onlar köprülerini sonsuza taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Üçüncü elma ise; Adana’daki Taşköprü’yü ziyaret ettiğinizde sizin kucağınıza düşecek...
Ve Taşköprü’nün de, elmanın da tadına doyamıyacaksınız.
Aynı kralın kızının güzelliğine doyamadığı gibi...
Adana’ya gitmişken o kadar çok şey yapılır ki…Ama siz madem Taşköprü’ye gideceksiniz civardaki Ulucami’yi, Saat Kulesi’ni,Atatürk ve Arkeoloji Müzeleri’ni görmeli, Kazancılar’da yani Adana Kebabı’nın icat edildiği yerde Adana Kebabı yemeklisiniz.Gölün etrafında da muhakkak dolaşınız.Merkez Park’da minyatür trene bininiz.
Adana Kebabı’nı Onbaşılar, Yüzevler, Kolcuoğlu, Kazancılar Tarihi İstanbul kebabcılarında yiyiniz.Kebabın ayaküstü olanı olan dürümü ise Hasan Usta’da yiyebilirsiniz.Ayrıca Adana’ya özgü içecekler olan şalgam ve aşlamayı,yine Adana’ya özgü tatlılar olan bici- bici ve halka tatlısını, içli köfteyi ve ciğer kebabını tatmanızı öneririm.