Nuri Demirağ: ''Türkiye'nin ilk yerli uçak üreticisi''
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerin olan iş insanı Nuri Demirağ aynı zamanda ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisi'nin de kurucusudur. Atatürk Nuri Demirağ'a ve kardeşine Demiryolu inşaatında başarılarından dolayı ''Demirağ'' soyadını verdi.
NURİ DEMİRAĞ KİMDİR?
Nuri Demirağ, Mühürzâde Mehmed Nuri Bey (1886; Divriği, Sivas - 13 Kasım 1957, İstanbul), Türk iş adamı, siyasetçi.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerindendir. Türkiye’nin 10.000 kilometrelik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünün inşasını gerçekleştirmiş ve bu nedenle kendisine Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Demirağ” soyadı verilmiştir. Cumhuriyet döneminin sayılı zenginleri arasına girmiş ve hayırseverliği ile tanınmış bir iş adamıdır.
Türkiye’de ilk uçak fabrikasının kuruluşu, ilk sigara kağıdı üretimi, ilk yerli paraşüt üretimi gibi ilkleri gerçekleştiren, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban’a büyük bir baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir. Özellikle havacılık sanayisinde başarıları ile anılır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisi’nin kurucusudur.
Yaşamı
1886 yılında, Sivas’ın Divriği ilçesinde Dünya’ya geldi. Babası Mühürzâde Ömer Bey, annesi Ayşe Hanım’dır. Üç yaşında iken babasını kaybetti, annesi tarafından büyütüldü.
Ortaöğrenimini Divriği Rüştiye Mektebi’nde tamamladıktan sonra okuldaki başarısı nedeniyle öğretmen yardımcısı olarak bir süre kendi okulunda görev yaptı. 1903'te Ziraat Bankası’nın açtığı memurluk sınavını kazanarak Kangal kazasındaki şubeye, bir yıl sonra ise Koçgiri Şubesi’ne atandı.[1]. 1906-1909 arasında Erzurum vilayetinde kıtlık yaşanmıştı [2]. Nuri Bey, 1909’da, depolarda bırakılan buğday ve tahılları kişisel inisiyatifini kullanarak halka uygun bedelle sattı. Bu yüzden hakkında soruşturma açıldı ve aklandı.
1910’da Maliye Bakanlığı’nın sınavını kazandı ve maliye memuru oldu. Beyoğlu Gelirler Müdürlüğü’nde memur olarak İstanbul’a atanmıştı. Kısa süre sonra Hasköy Mal Müdürü oldu. Maliyenin her kademesinde çalıştı. Bir yandan da Maliye Mekteb-i Âlisi’nde gece derslerine katılarak yüksek öğrenimini yaptı. 1918’de maliye müfettişi oldu. Beyoğlu ve Galata dolaylarında görev yaparken I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış bir devletin memuru olarak bazı hakaretlere maruz kalmıştı. Bu hakaretleri sindiremediği için istifa etti.
Mesude Hanım ile evlenen Mehmet Nuri Bey’in bu evlilikten Galip ve Kayı Alp adlı iki oğlu, Mefkure, Şukufe, Süveyda, Süheyla, Gülbahar ve Turan Melek adlarında kızları Dünya’ya geldi.[1] Drexel Üniversitesi biyomedikal mühendisliği bölümü kurucusu Profesör Doktor Banu Onaral torunudur.
İlk Türk sigara kâğıdı
Maliye müfettişliğini bıraktıktan sonra ticaret yapmanın yollarını arayan Nuri Bey, 1918’de, yabancıların tekelinde olan sigara kağıdı işine girdi. Eminönü’de küçük bir dükkânda ilk Türk sigara kağıdı yapımını başlattı. Ürettiği sigara kağıdına “Türk Zaferi” adını verdi. Türk Zaferi sigara kâğıtları Kurtuluş Savaşı vermekte olan Türk halkı tarafından büyük ilgi gördü. Nuri Bey, bu ilk girişiminden büyük kazanç elde etti.
Millî Mücadele yılları
Mehmet Nuri Bey, milli mücadele döneminde İstanbul’da sigara üretimi ve ticaretle uğraşırken bir yandan da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Maçka Şubesi’nin yönetti.
Demiryolu inşaatı
Kurtuluş Savaşı’ndan bağımsız bir devlet olarak çıkan Türkiye Cumhuriyeti, ülkenin ulaşım sorununa demiryolları ile el atmıştı; amaç, en kısa sürede demiryolu ağını genişletmekti[5]. 1926’da Samsun-Sivas demiryolu yapımını üstlenen Fransız şirketi işi bırakınca ilk etapta yapılacak yedi kilometrelik kısım için açılan ihaleye giren Mehmet Nuri Bey, çok düşük bir fiyat vererek ihaleyi aldı. İşin geri kalan kısmı da denemek üzere kendisine verildi.[3] Tapu dairesinde mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i de memuriyetinden istifa ettirip kendisine ortak yapan Mehmet Nuri Bey artık Türkiye Cumhuriyetinin ilk demiryolu müteahhidi olmuştu. Kardeşi ile birlikte çalışarak Samsun-Erzurum, Sivas-Erzurum ve Afyon-Dinar hattını 1012 kilometrelik demiryolunu bir yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. Çok dağlık ve kayalık arazide balyozlarla dağları delerek tünel açmak zorunda kalmalarına rağmen işlerini zamanında tamamladılar. Başarılarından ötürü 1934 yılında Atatürk kendisine ve kardeşi Abdurrahman Naci Bey’e Demirağ soyadı verdi.
İnşaat işleri
Nuri Bey, demiryolu yapımı sürerken çeşitli büyük inşaat projelerine de başladı. Karabük Demir Çelik, İzmit Selüloz, Sivas Çimento ve Bursa Merinos tesislerini, Eceabat Havalimanı’nı, Haliç kenarında İstanbul Hal Binası’nı inşa etti.
Boğaz Köprüsü projesi
1931 yılında İstanbul Boğazı’na köprü inşası projesini başlattı. Yurtdışından uzmanlar getirerek incelemeler yaptırdı; San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü ile aynı sistemde bir köprü inşa etmeleri için Golden Gate’i inşa eden firmayla anlaştı.Tüm hazırlıkları bitmiş olan projeyi 1934’te cumhurbaşkanı Atatürk’e sundu. Cumhurbaşkanı tarafından beğenilse de proje hükümetten onay alamadı ve proje gerçekleşmedi. Bu, Nuri Demirağ’da çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Siyasî yaşamı
Nuri Demirağ, THK aleyhine açtığı davasını kaybettikten sonra, Türkiye’de adalet kavramının gelişmesi için tek-partili yönetim anlayışının değiştirilerek çok-partili demokratik düzenin getirilmesi gerektiğine inanmıştı. Bu düşünceyle siyasete atıldı. 1945 yılında Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisi’ni kurdu. Parti, 1946 ve 1950 seçimlerinde meclise giremedi. 1954 seçimlerinde Demokrat Parti’den adaylığını koydu, Sivas milletvekili oldu. Çölleşme, tarım ve hayvancılıkta gerileme, enerji, barajlar, köprüler, limanlar hakkında çalışmalar yaptı.
Uçak fabrikası ve gök okulu
Devrin en zengin iş adamı olan Demirağ., 1936 yılında uçak fabrikasına kurma girişimine başladı. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlarla karşılanmaktaydı. Kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde “Benden bu millet için bir șey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” sözleriyle karşılık vermişti.
Fabrikayı memleketi Divriği’de kurmayı planlamıştı. Ancak öncelikle İstanbul’da bir deneme atölyesi kurulacaktı. Bu amaçla Çekoslovak bir şirketle anlaştı. İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında atölye binası inşa edildi (Deniz Müzesi’nin solunda bulunan büyük sarı bina). Deneme uçuşlarını yapabilmek için Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın aldı ve üzerinde büyük bir uçuş sahası, hangarlar ve uçak tamir atölyesini yaptırdı. Uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havalimanı olan Amsterdam Havalimanı büyüklüğünde idi.[4] Bu alan, günümüzde Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kullanılır.
Uçakları kullanacak Türk pilotların yetişmesi için bir havacılık okulu kurmak gerekiyordu. Pistin bulunduğu arazide Gök Okulu kuruldu. Okul, 1943 yılında kadar 290 pilot yetiştirdi. Yeşilköy’deki Gök Okulu’ndan önce Divriği’de de bir Gök Ortaokulu açtı. Sivas’ın hiçbir ilçesinde ortaokul yokken açılmış bu okulda öğrencilerin tüm masrafları karşılanıyor; öğrenciler havacılığa özenmeleri için İstanbul’a getirtilip uçuş dersleri veriliyordu.
Beşiktaş’taki uçak fabrikasında üretilecek uçak ve planörlerin planını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çizdi. 1936’da ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu.D-36 adı verildi. 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı yapıldı. NuD-38, 1944 yılında Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı. İlk uçak siparişini 1938 yılında Türk Hava Kurumu (THK) verdi.
Nuri Demirağ, havacılık alanında çalışmalarına 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirerek devam etti. 1941’de tamamen Türk yapımı ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Nuri Demirağ’ın oğlu ve Gök Okulu’nun ilk mezunlarından olan Galip Demirağ, bu uçuşta pilot idi.[4].
THK tarafından sipariş edilen 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra; NuD-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleşmişti.
İLK SEFER İSTANBUL'DAN ANKARA'YA
Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan, uçak ve planörlerin planını çizdi. Böylece 1936’da ilk tek motorlu uçak üretildi: “Nu.D-36”. 1938’de ise “Nu.D-38” adıyla Türkiye’nin ilk yolcu uçağı üretildi.
Motorları hariç tüm aksamı Türk teknisyen ve işçileri tarafından yapılan uçak, saatte 325 km sürat yapabiliyordu. Uçak, çift kumandalı, 2200 devirli 2 adet 160 beygir gücünde motorla donatıldı. 1200 kilo ağırlığındaki uçak 700 kiloya kadar yolcu ve bagaj taşıyabiliyordu. Tam depo yakıt ile 1000 km menzile sahip olan uçak, 3.5 saat havada kalabiliyordu. Tavan irtifası ise 5500 metreydi.
İlk deneme uçuşları pilotlar Basri Alev ve Mehmet Altunbay tarafından gerçekleştirildi. Test uçuşlarına devlet görevlileri de katıldı. Nu.D-38, 1944 yılında dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı. Uçağın çok önemli bir özelliği ise gerektiğinde askeri amaçlı nakliye ve bombardıman uçağına çevrilebiliyor olmasıydı.
Sonunda beklenen gün geldi… 6 kişi kapasiteli ilk yerli yolcu uçağı, 26 Mayıs 1944’te ilk seferini yaptı. Uçakta 2 pilot, Tasvir-i Efkar gazetesi sahibi Ziyat Ebuzziya, Vatan Gazetesi muhabiri Faruk Fenik ve Nuri Demirağ vardı. Saat 9:45’te İstanbul’dan havalanan uçak, 1,5 saat sonra Ankara Etimesgut Havaalanı’na başarı ile indi. İlk uçuşun yolcuları, Ankara’da, Hava Yolları Umum Müdürü Ferruh Bey tarafından karşılandı. Sonuç mükemmeldi…
Nu.D-38, daha sonra Bursa, İzmir, Kayseri ve Sivas gibi şehirlere deneme seferleri yaptı. Ne var ki Nuri Demirağ, üretimin devamı için gerekli siparişleri bir türlü alamadı.
Uçak fabrikasının kapanması
THK’nın siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilmiştir. Selahattin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeği görmez ve hendeğe düşer. Reşit Alan bu kazada vefat eder. Bu kazadan sonra THK siparişi iptal etti. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girdi. Mahkeme THK lehine sonuçlandı. Ayrıca uçakların yurt dışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır. Bu yüzden sipariş alamayan fabrika 1950’li yıllarda kapanır. Beşiktaş’ta üretilen uçakların uçuş deneme testleri ve gök okulu için yapılan pistler, hangarlar, üzerlerindeki bütün yapılı binalar o yıllarda dünyanın en büyük havalimanı Amsterdam Havalimanı büyüklüğündeki bütün kurulu tesisler istimlak edildi. Bu havalimanı günümüzdeki Atatürk Havalimanı’dır.
İspanya, İran ve Irak’tan alınan siparişler engellendi; elde kalan uçaklar hurdacıya satıldı.Nuri Demirağ’ın davayı kaybettikten sonra hükümet üyeleri ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye mektuplar yazarak yanlışlığın düzeltilmesi için yaptığı girişimler başarısız oldu; fabrika tekrar açılamadı.
Siyasi Kariyeri ve Ölümü
Demirağ, Türkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisi'ni 1945 yılında kurarak siyasi hayata atıldı. Ancak, partisi 1946 ve 1950 seçimlerinde meclise giremedi. 1954 seçimlerinde Demokrat Parti'den aday olarak Sivas milletvekili oldu. 13 Kasım 1957'de İstanbul'da şeker hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.
Demirağ, Türkiye'nin demiryolu ve havacılık sektörlerine yaptığı katkılarla tanınan bir iş adamıdır. Uçak fabrikasının kapanışının ardından yaşadığı zorluklara rağmen, Türk havacılık tarihine önemli bir iz bırakmıştır.