Nemrut Dağı'nın Gizemi: Tarihin Mucizeleri
Nemrut Dağı, çok eski zamanlardan beri efsanelere konu olmuş, günümüzde ise dağcılık, tarih turizmi ve doğa keşfi ile ilgilenen gezginleri kendine çeken bir yer. Kommagene Krallığı tarafından kutsal olarak tanımlanmış bu dağ, benzersiz manzaraları, anıt mezarları ve sanatsal eserleri ile gezginleri Doğu'da gizemli bir maceraya çağırıyor.
Volkanik bir dağ olan Nemrut, hem bir doğal anıt, hem de insan eliyle şekillendirmiş bir tarihi eser olarak 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Toros Dağları silsilesinin tepelerinden biri olan Nemrut Dağı, Türkiye’de faaliyete geçebilecek olan en riskli yanardağlar arasında sayılıyor.
Nemrut Dağı’nın yüksekliği 2150 metre. MÖ 1. yy civarlarında burada hüküm süren Kommagene Krallığı, günümüzde hala gizemlerini koruyan devasa heykellerle Nemrut Dağı’nı donatmış.
Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan Kayadibi Köyü’ne yakın bir konumda bulunan Nemrut Dağı, Adıyaman şehir merkezine yaklaşık olarak 87 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Nemrut Dağı’nın yüksek noktalarında, MÖ 750 yılından MS 1. yy’a kadar varlığını sürdürmüş bir krallığın izleri, tarih meraklılarını bekliyor. Dicle ve Fırat nehirlerinin arasına kurulmuş bu krallık; önce Asurluların, sonra ise Büyük İskender’in komutasındaki Makedon Krallığı’nın boyunduruğu altında yaşadı. Krallık, MÖ 2. yy civarlarında ise bağımsızlığını kazanmış.
Kommagene Krallığı hakkında konuşulacak çok şey var, ama biz Nemrut Harabeleri özelinde konuyu sınırlıyoruz. Kommagene Krallığı’nın en ünlü hükümdarlarından Antiochus I Theos Dikaios Epiphanes Philorhomaios Philhellen (I. Antiokhos Theos) adına dağa yerleştirilen devasa kafa heykelleri, günümüzde Nemrut Harabeleri olarak tanımlanıyor ve her yıl on binlerce tarih meraklısını Nemrut Dağı’nda buluşturuyor.
Nemrut Dağı’nda bulunan devasa kafa heykellerinin, tüm dinleri ve kültürleri tek bir bayrak altında toplamak amacıyla tasarlandığı düşünülüyor. Tarihi belgelerin ve çevresel etmenlerin ışığında, burada bulunan kafa heykellerinin o dönem inanılan tanrıları simgelediğini biliyoruz.
Tarihe tanıklık eden heykeller, kireçtaşı bloklarından yapılmış. Bu heykeller, Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara olan saygısını ifade etmesinin yanı sıra bölgeyi bir tür dini merkez haline getirme amacı ile tasarlanmış.
Kommagene Krallığı, bir tarafında Pers İmparatorluğu, diğer tarafında Helenistik Yunan toplumu ile iki kültürden de çokça beslenmiş. O zamanlar dünyada çok tanrılı dinler daha yaygınmış ve hem Pers İmparatorluğu’nun hem de Yunan kültürünün kendilerine ait mitolojileri varmış. Büyük İskender’in soyundan gelen Kraliçe Laodike ve Kral I. Mithridates’in oğlu olan Kommagene Kralı I. Antiokhos Theos, iki kültürü de içeren bir eğitim alarak büyümüş.
Kral I. Mithridates (I. Mitridat Kallinikos), ülkesinin topraklarını hem doğuya hem de batıya doğru genişletmek istediği için hem Pers hem de Yunan kültürünü benimsemiş. Bu doğrultuda, kralın o dönem inanılan tanrıları hem Yunan hem de Pers isimleri ile kabul ettiği biliniyor. Kral I. Mithridates’in amacı, iki kültürü de kapsayan geniş bir imparatorluk kurmaktı.
Babasının vizyonu doğrultusunda Nemrut Dağı’nın tepelerine bir tapınak inşa ettiren I. Antiokhos, daha sonra buraya tanrıları simgeleyen ve uzunluğu 10 metreye kadar ulaşabilen dev heykeller koydurtmuş. Her ne kadar iki kültürün sentezlenmesi hayali gerçekleşmese de I. Mithridates ve I. Antiokhos’un vizyonu sayesinde o zamanların görkemine tanık olabiliyoruz.
Kommagene Kralı I. Antiochos (I. Antiokhos), tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için Nemrut Dağı sınırları içerisinde günümüze kadar ulaşan devasa heykeller tasarlatmış. Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış bu kral, günümüzde Adıyaman ili Kahta ilçesini böylece bir turistik merkeze dönüştürdü.
Kısacası 2150 metre yükseklikteki Nemrut Dağı yamaçlarında, antik zamanlarda kalma yapılar ve muhteşem doğa manzaraları sizi bekliyor.
Zirvelere çıkmadan önce Kahta ilçesinde ve çevre köylerde esnafları gezin. Otantik el yapımı eşyaların yanı sıra pek lezzetli yöresel tarifler sizi bekliyor!
Nemrut Dağı’nda gün doğumu ve gün batımını izlemek tıpkı bir rüya gibi. Her iki anda da sarı ve kızıl tonlarının birbirleri ile yakaladığı uyum seni büyüleyecek. Özellikle zirvedeki gün batımı manzarası, hiçbir şeye benzemez!
Heykeller, dağın batı ve kuzey teraslarında bulunuyor. Burada ayrıca Kommagene hanedanındaki önemli isimlerin kabartma stellerine de yer verilmiş.
Dağ için bilet aldıktan sonra tepede konaklayabilme hakkın da bulunuyor. Yani yanında bir çadır getirirsen burada konaklayabilirsin. Unutmadan, o kadar yüksekte geceleri hava çok soğuk oluyor. Yani yanında kalın elbiseler bulundurman önemli bir detay.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’ndan kalma harabeleri, heykelleri ve yazıtları ile tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Peki, nasıl oldu da dağın zirvesindeki bu heykeller keşfedildi? Zirveyi görmek isteyen dağcılar mı heykelleri buldu?
Harabelerin keşfi, 1881 yılına tarihleniyor. Diyarbakır’da yürütülen yol çalışması çerçevesince bölgede yapılan keşif çalışmalarında görevli mühendis Karl Sester (Charles Sester), Kommagene Krallığı’ndan miras kalan eserlere ulaşmış; ama onların Asurlulara ait olduğunu düşünmüş.
Keşfin haberinin yayılmasının ardından Alman bir arkeolog olan Otto Punchtein, dönemin en ünlü bilim insanlarından Osman Hamdi Bey ile bölgede araştırmalar yapmak üzere Adıyaman’ın Kahta ilçesi üzerinden Nemrut Dağı’na gitmiş. Mühendis Sester’in ve 6 kişilik ekibin yardımı sayesinde bölgedeki çoğu kalıntı ve belge ortaya çıkarılmış.
Buluntular arasında bir tane Grekçe kitabe varmış. Bu kitabe sayesinde bölgenin tarihi hakkında çıkarımlar yapılabilmiş. Kitabede yazılan bilgilere göre buradaki eserler Kommagene Kralı I. Antiochos adıyla yapılmış. Kitabe sanki gelecekteki ziyaretçiler için hazırlanmış gibi heykeller hakkındaki çoğu detayı barındırıyormuş. Hangi tanrıların betimlendiği, Kommagene kraliyet ailesindeki önemli insanların isimleri…
Kısaca Kommagene Krallığı, arkasında bir kayıt defteri bırakmış. Günümüzde gizemini hala koruyan nokta ise dağın zirvesinde bu derece devasa heykellerin nasıl yapılmış olduğu… Arkeologlar, dağ üzerinde bulunan kireçtaşı bloklarının halihazırda orada şekillendirildiği konusunda hemfikir.