Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar: Kapalı Maraş bölgesi sivilleştirilecek
Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar, Maraş bölgesindeki Rumların veya farklı ülke vatandaşlarının malları için iade ve tazminat talepleri üzerine çalışmaya başladıklarını, bölgenin sivilleştirilerek daha büyük bir kesiminin açılacağını söyledi.
Diplomasi Muhabirleri Derneği'nden gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tatar, Taşınmaz Mal Komisyonu'na yapılan başvurularda önceliği iadeye verdiklerini belirtti:
"Bizim önceliğimiz iade yönünde, çünkü tazminatın finansmanı çok zor. Oradaki Rum veya İngiliz veya her kimse iade aldıktan sonra satabilir. Malların değerlerini bulabilmesi için altyapı çalışması, kanalizasyon ve yol çalışması yapıyoruz."
Ancak daha önce Ada'nın güneyinde yaşayan Rumların, 1974 öncesi yaşadıkları ve kuzeyde kalan mülkleri için başvurduğu Taşınmaz Mal Komisyonu, Maraş bölgesindeki mülklerin iade taleplerinin sonuçlandırılması için askeri bölge statüsünden çıkarılması gerektiği açıklanmıştı.
BBC Türkçe'nin "Maraş'ın askeri bölge statüsü kaldırılacak mı?" sorusuna Tatar "Evet, bu şu anda konuşuluyor, yasal altyapısı hazırlanıyor" yanıtını verdi:
"Askeri bölge sivil bölgeye dönüştürülecektir. O zaman yapılacak işler daha rahat yapılacak. Şu anda adım atmak için çok erken orada. Dört yüz tane kasa var şu an orada, içlerinde kimse ne olduğunu bilmiyor. Önce kasaların sahiplerini bulalım dedik. O kasaları alıp banka kasasına yerleştirelim ve sonra orayı sivile dönüştürelim dedik hatta. Çünkü o zaman asker tüm gün beklemeyecek orada, Kuzey Kıbrıs'ın her bölgesi gibi sivillere açık bölge olacak. Sivilleştirilmesi için yasal veya anayasal engel yok. Çok uzun sürmeyecek."
"Üniter bir devlet bizim için asla kabul edilebilir değil"
Kıbrıs'ın kuzeyinde tek taraflı ilan edilen ve sadece Türkiye'nin resmen tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Cumhurbaşkanı Tatar, iki devletli çözümde ısrar edeceklerini söyledi:
"Kıbrıs eski Kıbrıs değildir, şartlar değişmiştir, halklar da değişmiştir. 1960'larda insanlar birbirini tanıyordu. Şimdi bizim tarafta Rum tarafını tanıyan çok az insan var. Genel anlamda benim o tarafa gittiğim yok, onların bu tarafa geldiği yok. İnsan farklı, din farklı, kültür farklı. Geçmişin verdiği sıkıntılar var, acımasız olaylar var. Sen bu iki halkı nasıl birleştiriyorsun? Mümkünatı yok. Artık iç içe ve üniter bir devlet yapısı bizim için asla kabul edilebilir değildir."
Son görüşmelerin de başarısızlıkla sonuçlandığı 2017'den bu yana "Anastasiadis'in iki devletli çözümü düşündüğüne" yönelik iddialar ve haberler Rum basınında yer alıyor.
"Bu konuda Rum tarafıyla herhangi bir seviyede zemin yoklama amaçlı görüşmeniz oldu mu?" sorusuna Tatar şu yanıtı verdi:
"Anastasiadis'in böyle bir yaklaşımı olduğuna dair bunu bize ilk Sayın Dışişleri Bakanı [Mevlüt] Çavuşoğlu söyledi. Keşke böyle bir şey olabilse. Ortak bir yönetim ve paylaşım Rumların kolay kabul edebileceği bir şey değil. Dolayısıyla Anastasiadis, kabul ettirebilsem iki devletli çözüme ben de evet derim, diyebilir. Rum basınında da yer buldu, demek ki bu adam bunları söyledi. Ama oradaki siyasi muhalifleri 'böyle bir şeyi nasıl kabul edersin?' diye taarruz ettiler, o da 'Ben öyle demek istemedim' diye geri çekildi. Dilediklerini rahat rahat söyleyemiyorlar."
Kıbrıslı Rumların Başpiskoposu Hrisostomos, Kıbrıs Cumhuriyeti lideri Nikos Anastasiadis'in kendisine birkaç kez "iki devletli çözüme olumlu baktığını söylediğini" açıklamış; Anastasiadis yoğun tepkiler üzerine "Başpiskopos'un kendisini yanlış anlamış olabileceğini" söylemişti.
Birleşmiş Milletler öncülüğünde yapılacak görüşmelerin koronavirüs salgını sebebiyle Mart ayından Nisan ayına sarkabileceğini belirten Tatar, iki devletli çözüm konusunu bu görüşmelerde masaya yatıracaklarını, ancak yaklaşım ne olursa olsun "egemenlik haklarından taviz vermeyeceklerini" söyledi.
"Dünyadan destek göremezsek Türkiye'yle bağlarımız yeterince güçlüdür" diyen Tatar'a "İki devletli çözümde sonuca ulaşılamazsa Türkiye ile bütünleşme gibi bir seçenek var mı?" sorusu soruldu.
Tatar, "O ilhak dedikleri olay. Üstü düzeydeki görüşmelerde hiç gündeme gelmedi. Burası kendi kendini yönetmeye alışmış ama Türkiye'ye güçlü şekilde bağlı." yanıtını verdi.