Bebeğinizin ilk sözcükleri...
Dil gelişimi ilk olarak anne karnında başlıyor ve bebekler doğduktan sonra annelerinin sesine karşı duyarlı olup, diğer seslerden ayırt edebiliyor. Anlayacağınız bebeğinizin dil gelişiminde en büyük görev siz annelere düşüyor.
İlk dişi, ilk adımları, ilk gülümseyişi kadar önemlidir ilk sözcüğü… Dili iyi öğrenen ve kullanan bir çocuk ileride, kendine güvenen ve kendini iyi ifade edebilen bir birey oluyor. Pedagog Duygu Çalışır, bebeklerin dil gelişiminde rol oynayan etkenleri anlattı ve anne-babalara önerilerde bulundu.
Konuşma ve dil gelişimi
Konuşma ve dil gelişimi bebek henüz anne karnındayken iç kulağın gelişimiyle başlar. Bebekler 6. aydan itibaren çevresel sesleri duyabilir ve annelerinin seslerine tepki verebilirler. Doğumdan kısa bir süre sonra da anne-babalarının ya da bakım veren kişilerin seslerini tanıyıp diğer kişilerin seslerinden ayırt edebilirler. Dil gelişimi sadece konuşma davranışını değil dinleme, anlama, söyleneni uygulama ve taklit etme gibi sözel olmayan becerileri de ifade eder. Bu becerilerin gelişimi nörolojik ve fizyolojik bir sorun olmadığı takdirde konuşma gelişimini de olumlu yönde etkiler.
İlk sözcük evresi: 12-18 ay
Kelimeler genellikle 1 yaş civarında oluşmaya başlar. Bu dönemde çocuk sanki karmaşık düşünceleri ifade eden cümleler gibi tek kelimeleri kullanır. Başlangıçta bu kelimeler, konuşma ve etkinliğin birleşmesini sağlar. Örneğin; "atdaa" kelimesi sokağa gitmeyi ifade eder. Bu dönemin sonlarına doğru kelime hazinesi hızla gelişir. Çocukların ilk kullandıkları sözcükler nesne isimleri ya da fonksiyonlarıyla ilgilidir. Bebeklerin ilk sözcüklerini geliştirmeleri uzun sürer. Ancak 10 ya da daha fazla sözcük kazandıktan sonra sözcük dağarcıkları hızla gelişir. Bu evrede çocukların yaklaşık 50 kelimelik sözcük dağarcıkları vardır. Seslerin sayısında artış görülür.
Hecelerin birleşimlerinden oluşan kelimeler çoğalır. Bu dönemin en önemli özelliği bazı çocukların belli bir nesne için belli bir kelimeyi kullanmaya başlamasıdır. Bebek artık sohbetten zevk almaya başlar. İnişli-çıkışlı seslerle iletişim kurar ve konuşmayı devam ettirir. Diğer bir kişiye eşya veya oyuncak vermekten hoşlanır. Bunu yaparken sesler de çıkarabilir. Bu aşamadan itibaren selamlaşma ve vedalaşma için tutarlı sesler ve hareketler kullanır. Kelimeleri, onlara yakın seslerle taklit eder. Mesela suya "u" der.
Tam olmamakla birlikte, yakın olan iki kelimeyi kullanabilir. "Bu nedir?" sorusuna bir kelime veya kelimeye yakın bir sesle cevap verebilir. Ses vurguları gitgide daha olgunlaşır ve gelişir. Bir şey isteme veya soru sormayla ünlem vurgularını ayırt edilebilir. Çocuk artık 4-6 kelime söyleyebilir. Bunlar genellikle isimler, karşı çıkma kelimeleri ve "Merhaba, bay bay" gibi sözcüklerdir. Kelimeyi söyleyemediği zaman göstermek, vermek veya el sallamak gibi hareketlere ses ekler. Sık sık duyduğu şarkıları söylemeye çalışır. Artık başarılı bir taklitçidir. Yetişkinlerin sık sık kullandıkları veya konuşmalardaki sözcükleri tekrarlar.
İki sözcüklü ifadeler dönemi: 18-24 ay İkinci yılın sonuna doğru çocuklar sözcüklerin birbirleriyle olan ilişkilerini kavrar. Onları yanyana getirerek farklı anlamları ifade etmeye başlar. İlk cümleler çoğunlukla isim ve fiillerin birleşmesinden oluşur. 20 sözcük üretebildiğinde 2-3 sözcüğü yanyana getirebilir. Hikaye dinlemekten hoşlanır, kendi adını söyler. Kullandığı sözcük sayısı 200'e ulaşabilir. Çocuk artık 25 kelime söyleyebilir. Bunlar; eşya ve insan isimleri, selam, bay bay sözcükleri, hareket belirten en az iki kelime, daha çok istemek ve reddetmek üzerine kelimeleri içerir.
Kendisi kullanmasa da iki kelimeli cümleleri taklit eder. Kendisini iyi tanıyan yetişkinler için konuşması anlaşılır düzeydedir; en azından yüzde 70'i. Sözcük dağarcığının gelişmesi çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi için önemlidir. Kendini ifade etmekte zorlanan çocuk sosyal ilişkiler kurmakta, özellikle de yaşıtlarıyla ilişkilerinde zorlanır ve dışlanır.
Dil gelişiminde rol oynayan etkenler
Genetik: Bütün sağlıklı çocuklar dili öğrenme yeteneğiyle dünyaya gelirler. Ses farklılıklarına karşı duyarlıdırlar.
Fizyoloji: Konuşma ses organları aracılığıyla seslerin çıkarılıp oluşturulmasıdır. Konuşma organları olan larinks, ses telleri, dil, damak, dudak ve dişlerin sağlığı dil gelişimi açısından önemlidir.
Algısal, bilişsel ve nörolojik gelişim: Görme ve işitme algılarının normal olması sağlıklı dil gelişimi açısından önemlidir. Dilin kazanılmasında çocuğun bilişsel gelişimi de ön planda rol oynar. Yapılan araştırmalarda 2 yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekası arasında ilişki olmamasına rağmen, 2 yaşından sonra dil gelişimiyle zeka arasında sıkı bir ilişki saptanmıştır.
Fiziksel ve ruhsal durum: Fiziksel veya ruhsal bakımdan sağlıklı gelişen çocukların dil gelişimi de sağlıklı olur.
Anne-bebek etkileşimi ve sosyal çevre: Dil gelişimi sosyal çevreden etkilenir. Bebekle erken dönemden itibaren kurulan sözel iletişim, anadilin öğrenilmesi açısından önemlidir. Özellikle annenin bebeğiyle kuracağı sözel iletişim hem dil gelişimi, hem de sosyal etkileşim becerilerinin öğrenilmesinde temel oluşturur. Çocukla konuşmak, ona kitap okumak, onunla oyun oynamak çocuğun dili düzgün ve etkin şekilde kullanmasını sağlar.
Cinsiyet: Toplumda yaygın bir inanış olan erkek çocuğun geç konuşması durumu bilimsel açıdan doğru değildir. Ancak yapılan araştırmalar annelerin kız çocuklarıyla daha çok konuşarak, erkek çocuklarıyla da dokunarak iletişim kurduklarını gösterir. Bu nedenle kız çocuklarının sözel uyaranlara, erkek çocuklarının ise görsel uyaranlara daha fazla tepki verdikleri görülmüştür.
Aile yapısı ve iki dillilik: Kalabalık ailelerde yetişkinlerin bebekle konuşmaya daha az zaman ayırabilmeleri nedeniyle konuşma konusunda gecikmeler görülebileceği düşünülür. İkiz kardeşler birbirleriyle iyi bir iletişim göstermeleri ve yetişkinle iletişim gereksinimlerinin daha az olması nedeniyle konuşmaya daha geç başlarlar. İki farklı dilin konuşulduğu ortamlarda yaşayan çocuklarda ise tek dili öğrenen çocuklara göre daha yavaş bir gelişim olur.
Sosyokültürel ve sosyoekonomik etkenler: Yapılan araştırmalarda eğitim düzeyi düştükçe fiziksel uyaran, eğitim düzeyi yükseldikçe sözel uyaranın arttığı görülmüştür.
Dil gelişimi için öneriler
Çocuklarının dil gelişimine katkıda bulunmak isteyen anne-babaların şunlara dikkat etmesi gerekiyor:
Giyinirken, yemek yerken, oyun oynarken yaptığınız işleri ona anlatın.
Yaşıtlarıyla bir arada olmasını sağlayın.
Konuşurken düzgün cümleler kurmaya özen gösterin. Bebeksi ifadeler kullanmayın.
İsteklerini sözel olarak ifade edebilmesi için fırsatlar yaratın.
Konuşması için zorlamayın, motive edin.
Resimli kitaplara bakıp gördüklerinizi anlatın.
Kısa şarkılar söyleyin. Jest ve mimiklerinizi taklit etmesini isteyin.
Fotoğraf albümünde gördüğünüz kişileri isimlendirin.
Basit ve kısa cümleler kullanın. Uzun açıklamalardan kaçının.
Resimli olay ya da nesne kartlarıyla grup oyunları oynayın, bulmacalar çözün.
Eğer çocuğunuzun çıkarabildiği bir ses varsa (örneğin; baa), bu sesle başlayan ve çevresinde bulunan nesneleri öncelikle sözcük dağarcığına kazandırmayı hedefleyin. Örneğin; bardak gibi. Bu sözcüğü basit cümlelerde ve duruma uygun ifadelerin içinde kullanın.
Konuşma gecikmesinde rol oynayan etkenler
Sağlık: Şiddetli ve uzun süren hastalıklar dil gelişiminin gecikmesine neden olabilir. Hastalık nedeniyle çocuğun isteklerini dile getirmesine fırsat verilmeden her isteğinin yerine getirilmesi konuşmayı geciktirir.
Zeka: 2 yaştan önce çocuğun çıkardığı seslerin zeka ile bağlantısı olmadığı, 2 yaşla birlikte dil gelişiminin zeka gelişimiyle doğru orantılı olduğu düşünülür.
Cinsiyet: Erkek çocuklarının dil gelişimi kızlara oranla geriden gelir. Daha kısa cümleler kurarlar. Sözcük dağarcıkları da kızlarınkine göre daha kısıtlıdır.
Konuşmaya teşvik: Dilin iletişim aracı olarak kullanılabilmesi için çocuğun bunu bir ihtiyaç olarak hissetmesi gerekir. İsteklerini ifade etme olanağı verilmeden her istediği anlaşılan ve yerine getirilen çocukların dil gelişimlerinin yaşıtlarına oranla geriden geldiği görülür.
Genetik faktörler: Baba, amca, dayı, birinci derece kuzen gibi aile bireylerinden bir ya da birkaçında geç konuşma sorununun olması durumunda çocukta görülen konuşma sorununun genetik bir yatkınlıktan kaynaklandığı düşünülebilir.
Gelişimsel problemler: Yaygın gelişimsel bozukluk ya da otizm gibi dil gelişiminin etkilendiği durumlarda çocuk ya hiç konuşmaz ya da dili etkin şekilde kullanamaz.
Televizyon: Televizyon karşısında çok uzun süre vakit geçirilmesi, özellikle reklam ve klip gibi hızlı geçişlerin olduğu görüntüler dil gelişiminin gecikmesine neden olur.
Nörolojik problemler: Beyinde konuşma merkezinde var olan bazı problemler konuşma, dili etkin şekilde kullanma sorunları yaratır.