AK Parti seçim beyannamesi açıklandı

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,' İnşallah, önümüzdeki dönemde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece, coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine de nail olacağız' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı'nda konuştu.

Salondakileri selamlayarak sözüne başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Şu karşımdaki tabloyu, Cumhuriyetimizin ilk asrını geride bırakmakta olduğumuz bir dönemde, Türkiye Yüzyılının muştusu olarak görüyorum. Sevginiz, coşkunuz, ahde vefanız, ülkemize ve milletimize hizmet için çarpan kalpleriniz, dosta güven veren, düşmana korku salan aslan yürekleriniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bugün bu salonda; Sultan Alparslan'ın Malazgirt'teki vakur duruşundanOsman Gazi'nin Söğüt'te diktiği çınarın üç kıta, yedi iklime yayılan cesametinden,Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u alarak, çağ açıp çağ kapatan fethinden, Gazi Mustafa Kemal'in 600 asırlık bir cihan devletinden geride kalanlar üzerinde kurduğu Cumhuriyetimizin heyecanından, rahmetli Menderes'in, tam 73 yıl önce, 14 Mayıs 1950'de zafere ulaştırdığı, “Yeter söz milletindir” haykırışından, rahmetli Özal'ın, “Türkiye'ye çağ atlatma” azminden, rahmetli Erbakan'ın, “Önce ahlak ve maneviyat” ilkesi üzerine kurduğu sanayi ve teknoloji hamlesi hayalinden, rahmetli Türkeş'in, Türk Dünyasının birliği ve Türk Devletinin ebed müddet ayakta kalması uğrunda verdiği mücadeleden, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun, ömrü boyunca vatanını sevmenin çilesini çekerken sergilediği asil duruşundan, AK Parti'nin 21 yıldır azim ve kararlılıkla hayata geçirdiği demokrasi ve kalkınma atılımlarından velhasıl ilhamını, bu topraklara, bu millete dair hayırlı olan ne varsa ondan alan siz dava ve yol arkadaşlarımla birlikte olmaktan şeref duyuyorum” dedi.

"Bizim yeter dememiz Bay Bay Kemal'in yeter demesine benzemez"

“14 Mayıs arifesinde, 1950'deki inanç ve iradeyle, bir kez daha “Yeter söz milletindir” demek, “Yeter söz de, karar da, gelecek de milletindir” demek için bir arada olduklarını ifade eden Erdoğan, "Bizim yeter dememiz Bay Bay Kemal'in yeter demesine benzemez. Hayatlarını mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da, yüreklerde yaktıkları hak, hukuk, özgürlük, kalkınma ateşi hiç sönmedi. Darbeciler, süngüleriyle bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Vesayetçilerin millete tepeden bakan kibirleri, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Küresel emperyalistlerin içerideki ve dışarıdaki tetikçilerinin hoyratlıkları, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Siyasi ve sosyal mühendislik hesaplarıyla girişilen sayısız teşebbüs, bu ateşi söndürmeyi başaramadı. Hamdolsun milletimiz, her seferinde iradesine sahip çıktı, istiklaline ve istikbaline sahip çıktı, yönünü aydınlık geleceğine çevirdi” açıklamasını yaptı.

AK Parti'nin bu kutlu mirasın son 21 yıldaki temsilcisi olarak, milletle gönül gönüle, omuz omuza tarihi bir demokrasi ve kalkınma mücadelesi yürüttüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruldukları günden beri girdikleri her seçimi, bu çetin mücadelenin yeni adımı, yeni bir safhası olarak yaşadıklarını ifade etti.

Erdoğan,”2002 seçimlerine “Tek başına iş başına” diyerek gittik, milletimiz bizi tek başımıza iktidara getirdi. 2007 seçimlerine “Durmak yok yola devam” diyerek gittik, milletimiz yolumuzu tekrar açtı. 2011 seçimlerine “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diyerek gittik, milletimiz tercihini istikrardan yana kullandı. Manisa ne diyor, Reise Hay hay Kemal'e bay bay diyor. 2015 seçimlerine “Sen-ben yok Türkiye var” diyerek gittik, Türkiye'yi yanımızda bulduk. 2018 seçimlerine “Vakit Türkiye vakti” diyerek gittik, milletimizden yeni yönetim sistemimize onay aldık. Bugün de, “Türkiye yüzyılı için doğru adımlar” diyerek, bir kez daha milletimizin huzurundayız” dedi.

"Ahdimizi yenilemek için bir aradayız"

Vatandaşlara hitap eden Erdoğan, darbecilere, vesayetçilere, küresel emperyalistlere, siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılının kapısını aralamak için burada olduklarını belirtti. Erdoğan," AK Parti'nin 14 Mayıs'ta milletimizin huzuruna çıkacak kadrosu olarak, ahdimizi yenilemek için bir aradayız. Doğ ey güneş, üstümüze dök ışıklarını, dağılsın bulutlar. Mazlumlar söylesin şarkılarını, başlasın Türkiye Yüzyılı, yarın değil hemen şimdi” Evet, Türkiye Yüzyılının yürüyüşünü yarın değil hemen şimdi başlatmak için bugün burada beraberiz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bu yürüyüşün gücünü; Milli mücadeleyi başarıya ulaştırıp son devleti kuran ve yaşatan şehitlerin, gazilerin, ebediyete irtihal etmiş büyüklerin manevi mirasından aldıklarını söyledi. Erdoğan,”Bu yürüyüşün gücünü; son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerden alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü; geçmişte yaşadıkları zulümlerin, haksızlıkların, baskıların yol açtığı hak ve özgürlük hasretlerini dindirdiğimiz herkesten alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü; Türkü ile, Kürdü ile, Sünni'siyle Alevi'siyle, Romanıyla Gayrimüslimiyle, istisnasız bu ülkenin tüm vatandaşlarını, analarının ak sütü gibi helal olan hak ve özgürlükleriyle buluşturmaktan alıyoruz” açıklamasını yaptı.

Türkiye Yüzyılı'nın, sadece kendilerinin değil, İslam Âleminden Türk Dünyasına, Balkanlardan Kafkaslara, Asya'dan Afrika'ya tüm dostların, tüm insanlığın ortak vizyonu olduğunu belirten Erdoğan, tüm İslam Dünyasının 14 Mayıs'ı takip ettiğini dile getirdi. Erdoğan, ”Çünkü Türkiye sadece 780 bin kilometrekareden ibaret bir ülkenin, Türk Milleti sadece 85 milyon nüfustan ibaret bir toplumun adı değildir. Kalbi bizimle atan her kardeşimiz bu ülkenin ve bu milletin bir parçasıdır. Rabbim gazamızı mübarek eylesin. Rabbim yolumuzu açık eylesin. Rabbim zaferimizi kutlu eylesin” diye konuştu.

Ramazan ayında İslam Dünyasından gelen destekleri hatırlatan Erdoğan, bu yardımların bir anlayış, bir yaklaşımın ifadesi olduğunu kaydetti. Yaşanan her saldırının, her felaketin, her acının yaşanan 6 Şubat depremlerinin, birliği beraberliği, kardeşliği daha da güçlendirmek gerektiğini gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz Türkiye olarak önce, altyapımızla, üretimimizle, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Ancak bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz.

Çünkü kanımızla, canımızla, alın terimizle kendimize vatan yaptığımız bu kadim coğrafya, binlerce yıldır olduğu gibi bugün de, tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir. Bu coğrafyada huzurla yaşamanın, devlet kurmanın, gelecek inşa etmenin bedeli, güçlü olmak ve güçlü kalmaktır. Binlerce yıldır üzerine nice başarılar inşa ettiğimiz milli hasletlerimizin ve devlet geleneğimizin gereği olan duruş da budur" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin her bir ferdinin, bu ülkenin refahından ve demokrasisinden aynı düzeyde yararlanma hakkı olan birinci sınıf vatandaşları olduğunu söylerken, bu özgüvene dayandıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşanan her sınama gibi, deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ettiklerini belirtti.

Ülkenin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken, diğer hiçbir yerdeki insanın hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremeyeceğini kaydeden Erdoğan, deprem haberinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrin, her ilçenin, her hanenin, her insanın mağdurların imdadına koşmak için seferber olduğunu ifade etti.

Erdoğan, milletin gösterdiği bu samimi gayretin binlerce yıldır ülkeyi diri tutan hasletlerin dimdik ayakta olduğunun işareti olduğunu belirterek, ” Devletimiz de, şartların zorluğunu kısa sürede aşarak, tüm gücü, kurumları, personeli ve imkânlarıyla deprem bölgesinde vaziyet aldı. Bu tablo, devletin milleti için var olduğu gerçeğini, her bir insanımızın yüreğine tekrar işledi” açıklamasını yaptı.

Dünyada etkileri henüz tamamen ortadan kalkmamış olan Covid-19 salgınının insanlığın hiç umulmadık şekilde ortaya çıkabilecek ne büyük tehditlerle karşı karşıya kalabileceğini herkese hatırlattığını kaydeden Erdoğan, bu küresel sağlık ve yönetim krizinin, yıkıcı sonuçlara yol açabilecek tehditlerinin üstesinden, sergilenen dayanışmayla gelindiğini aktardı.

Aynı şekilde, son felakete göre nispeten daha sınırlı alanlarda yaşanan deprem, yangın, sel gibi afetlerin yaralarını da, milletle birlikte hızla sarıldığını ifade eden Erdoğan, "Allah'ın izniyle, 6 Şubat depremlerinin izlerini de, “kerim devlet” anlayışıyla yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde, kısa sürede sileceğiz. AK Parti olarak karşılaştığımız her meseleyi “önce insan” bakışıyla değerlendiriyor, hareket tarzımızı ona göre belirliyoruz. Eşrefi mahlûkat olan insana hizmet etmeyen hiçbir kurumun, hiçbir kuralın, hiçbir programın, hiçbir uygulamanın bizim dünyamızda yeri yoktur. AK Parti'yi farklı kılan da bu vasıflarıdır. Partimiz; kuruluşu, teşkilatlanması, üye sayısı, iktidar süresi, icraatı, uluslararası saygınlığı gibi unsurlarla, dünyanın en büyük sivil teşekkülleri arasında yer alıyor” diye konuştu.

Küresel dengelerin yeniden oluştuğu kritik dönemde, ülkenin direksiyonunda AK Parti'nin birikimine ve etki gücüne sahip bir kadronun olmasının çok kıymetli olduğunu söyleyen Erdoğan şunları kaydetti; “Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken, Türkiye, AK Parti'nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde, herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır. Geçmişimizle geleceğimiz arasında kurduğumuz sağlam köprüler vasıtasıyla, ülkemizi insanlığın bu muhataralı sürecinden en güçlü şekilde çıkarmanın gayreti içindeyiz. AK Parti'nin ilk günden beri verdiği mücadelenin ve kazandığı başarıların sırrını çözmek için, önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekir. Her şeyden önce AK Parti, klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde, dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir. Partimiz, bu vasfıyla, milletimizin son iki asırdır süren arayışında en önemli toplanma yeri, en önemli adresi olmuştur. Şu anda 12 milyon üyeye sahip bir başka parti yok, dünya da yok.”

Erdoğan,”Türkiye'nin demokrasisi ve kalkınması konusundaki çözüm tekliflerimizin Dünyada yaşanan siyasi ve sosyal çarpıklıklara karşı yükselttiğimiz itirazlarımızın İnsanlığın ortak dertlerinin ve taleplerinin sözcülüğünü yapabilmemizin, Kısacası bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizin gerisinde, temsilcisi olduğumuz davanın kadim kodları vardır” dedi.

“Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihniyetlerde yaptık"

Türkiye'de sadece okul, hastane, yol, baraj gibi eserlerle sembolleşen bir kalkınma devrimi yapmakla kalmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık, zihniyetlerde yaptık. Geçmişte bu ülkeye “karışamazsın” denilen ne varsa, hepsinde de değiştirici rol oynayabileceğimizi gösterdik. Güney sınırlarımızdan Doğu Akdeniz'e, Karadeniz'den Kafkasya'ya her yerde bunun örnekleri var. Geçmişte bu millete “yapamazsın” denilen ne varsa, hepsinin de olabileceğini gösterdik. Savunma sanayinden ulaşım ve enerji altyapısına, yerli otomobilimize, uçağımıza kadar her alanda bunun sayısız örnekleri var. İşte dün, üzerinde konuşlanacak Kızılelması ve Bayraktar TB-3'üyle, kendi sınıfındaki dünyanın ilk insansız hava araçlarıyla donatılmış savaş gemisini hizmete aldık” ifadelerini kullandı.

Geçmişte bu coğrafyada “teşebbüs edilemez” denilen ne varsa, hepsinin de gerçekleşebileceğini gösterdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darbecilerin hüsrana uğratılmasından Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasına ve sınır ötesi harekâtlara kadar her konuda bunun örnekleri olduğunu bildirdi.

Erdoğan, ”Sultanahmet Meydanı'nda bir miting yaptıklarını söyleyen Erdoğan, Üstad Necip Fazıl o mitingde eliyle gösterip Ayasofya bir gün açılacak diyor. Ben de takdim yapıyordum. Elhamdülillah Ayasofya açıldı açmak da bize nasip oldu” dedi.

Büyük ve güçlü Türkiye'ye doğru giden her adımı, zihinlerde örülmüş duvarları yıkarak, kalplere salınan korkuları yenerek, ayaklara vurulan prangaları kırarak attıklarını dile getiren Erdoğan, "Geldiğimiz noktada, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, güçlü kalmaktan, gücünü artırmaktan başka çaresi yoktur. Üstelik buna sadece bizim değil, güvenlik ve tabiat tehditleri sebebiyle giderek dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var. Bu sebeple, “Dünya 5'ten büyüktür” itirazımıza her geçen yıl daha fazla destek bulabiliyoruz. Bu sebeple, Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla da görüşebiliyor, tahıl koridoru ve esir değişimi gibi somut ilerlemeler sağlayabiliyor, barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Bu sebeple, Libya'dan Karabağ'a pek çok yerde, tüm dünyanın seyrettiği haksızlıkların düzeltilmesi için fiilen sahaya inip netice alabiliyoruz. Bu sebeple, Balkanlarda barışın sürmesinin ve uzlaşma yollarının açık tutulmasının garantisi haline gelebiliyoruz. Bu sebeple, herkesin sırtını döndüğü mazlumlara kol kanat gerebiliyor, himaye edebiliyoruz. Bu sebeple, Türk Devletleri Teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor, İslam Âlemiyle işbirliğimizi kimseden icazet almadan güçlendirebiliyoruz.

Bu sebeple, Batı Dünyasıyla ilişkilerimizde teslimiyetçi değil, hakkımızı, hukukumuzu savunan dik bir duruş sergileyebiliyoruz. Sömürge ve zulüm üzerinde kurduğu güvenlik ve refah düzenini korumak için, diğer toplumları asırlardır etnik ve inanç fay hatları üzerinden kontrol eden Batı, artık kendi derdine düşmüş durumda Batı'nın durumu iyi değil vay haline" dedi.

Ekonomik olarak yükselen ama siyasi rotası olmayan güçlerin hiçbirinin, Türkiye'nin üstlendiği adalet, hakkaniyet ve vicdan üzerine kurulu misyonunu ikame edemeyeceğini kaydeden Erdoğan," Emperyalizmin terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vekâlet savaşlarının da sonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye'nin ve 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti'nin bir davası, bir vizyonu olmasaydı, tüm bunları konuşabilir miydik? Birileri gibi, “Ne işimiz var Karabağ'da, Libya'da, Suriye'de, Balkanlar'da, Akdeniz'de, Afrika'da” deseydik, birileri gibi “Bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, aracı, konutu ne yapacaksanız, toprağa mı gömeceksiniz” deseydik, birileri gibi, herkese duymak istediğini söylesek ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık... Kısacası karşımızdakiler gibi olsaydık, burada milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkabilir miydik? İnşallah, önümüzdeki dönemde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği yere getireceğiz. Böylece, coğrafyamızın ve medeniyetimizin iki asırlık hüznünü asırlar boyunca sürecek sevince dönüştürme şerefine de nail olacağız" açıklamasını yaptı.

İŞTE SEÇİM BEYANNAMESİNDEN ÖNE ÇIKANLAR

Önümüzdeki dönemde önceliğimiz 6 Şubat depremlerinin yıktığı şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak olacaktır. 319 bini bir yılda teslim edilecek şekilde toplam 650 bin yeni konut yapacağız.

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı modeliyle 81 ilimizi afetlere karşı dirençli hale dönüştüreceğiz.

Yeni dönemde ülkemizin ilaç ve tıbbi sektörlerindeki geliştirme ve üretim kapasitesini artırıp savunma sanayindekine benzer bir atılımı hayata geçireceğiz.

Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı sınamaların ağırlaştığı bir dönemde Türkiye'nin huzur ve güven adası olarak istikrarla yoluna devam etmesini sağlayacağız.

Türkiye Yüzyılı'nın anahtarı olarak gördüğümüz yeni sivil anayasa sözümüzü tutmak için çalışmayı sürdüreceğiz.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da toplumumuzun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına izin vermeyeceğiz.

Kürt kardeşlerimizi ne CHP faşizmi ne HDP sapkınlığı ne PKK zulmü ne de geçmişte acı örnekleri yaşanan baskı düzeninin karanlığına asla teslim etmeyeceğiz.

Hayata geçireceğimiz 'gelir tamamlayıcı aile destek sistemi' ile hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceğiz.

Aile Koruma Kalkanı Programı'yla ev hanımlarının emekliliğine destek vermekten her ailede en az bir çalışan olmasına kadar pek çok uygulamayı başlatacağız.

Kaynağı ülkemizin kendi ürettiği doğal gaz ve petrol gelirlerinden sağlanacak bir Aile ve Gençlik Bankası kuracağız.

Yükseköğrenimdeki gençlerimize bir defaya mahsus cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacak, aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.

Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürerek ülkemizi bu sorundan mutlaka kurtaracağız.

Memurundan emeklisine ve işçisine kadar çalışanlarımızın ücretlerini daima enflasyonun üzerinde artırarak refah düzeylerini yükselteceğiz.