Akşener: Yeni bir toplumsal sözleşme vadediyoruz, ilk unsuru adalet
Yeni bir toplumsal sözleşme vadettiklerini açıklayan İYİ Parti lideri Akşener bunun unsurlarını da adalet, saygı, nitelik ve güç olarak sıraladı.
Editör: Alanya Time - 1
17 Nisan 2023 - 14:20
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ATO Congresium'da düzenlenen İYİ Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Adayları Tanıtım Toplantısı'na katıldı.
T24'ün aktardığına göre Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
14 Mayıs'ta tarih yazacaklara selam olsun. Her daim iyilerden yana olanlara selam olsun. Yıkık bir ülkeyi uçurumun kenarından çekip çıkaranlara selam olsun. Bir çift mavi gözün peşinden istiklale koşanlara selam olsun. Tüm zorluklara, imkansızlıklara, acılara rağmen bu cennet vatanda bu güneşin altında bizleri bir araya getiren o büyük destana, o şanlı cumhuriyete şükürler olsun.
Ne yazık ki bugün Türkiye'de bize geçmişimizi unutturmak isteyenler var. Bizi 20 yıllık bir kısır döngünün içine sıkıştırmak isteyenler var. Tarihimizi küçümseyerek kendini büyütmek isteyenler var. Cumhuriyet değerlerimizi yok sayanlar var. Ne yazık ki bugün Türkiye'de tarihin yüz karası, vicdanı kin karası, ahlakı da günah karası olan ciddiyetsiz, beceriksiz ve yüzsüz bir iktidar var. Derdine derman bulmaya çalışan aziz milletim sakın endişelenme, bak iyiler var. Hayatı hiçe, varlığı yok sayılan, kendine biçilen ömrü yaşamaya zorlanan kız kardeşlerim sakın umudunu kaybetme, bak burada iyiler var.
Çevrilen onca dümene, barikatlara hatta kurşunlara rağmen biz hâlâ buradayız. Bu beceriksiz iktidar yüzünden milletimiz sadece yaşıyormuş gibi gün geçiriyor, her gün can çekişiyor. İçini boğan dertlerden nefes bile alamıyor. 14 Mayıs'ta tarih yazacağız.
Kahramanmaraş'ta, Adana'da, Diyarbakır'da, Gaziantep'te, Osmaniye'de, Şanlıurfa'da, Kilis'te, Malatya'da insanlarımızı yaşatamadılar. Mesela Recep Bey çıktı, 'Kader planı' dedi. 'Ölüm bu işin fıtratında var' dedi. Hatta daha dün Hatay'da daha da ileri gittiler 'Bu depremde rahmet var' dediler. Bunu diyecek kadar ölçüyü kaçırdılar. Sonuç ne oldu? Ne sellerde ne depremlerde ne maden facialarında insanlarımızı yaşatamadılar.
Mesela 'Ya davulcuya ya zurnacıya' dediler, 'Kadın evinin süsüdür' dediler, 'O saatte orada ne işi varmış' dediler, 'Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin' dediler. Hem de bunu hakimler dedi, hakimler! Sonuç ne oldu? Ceren'leri, Özgecan'ı, Emine'yi, Dilara'yı, Raziye'yi ve daha nice kadını yaşatamadılar. Sinan Ateş'i de yaşatamadılar.
Omuz omuza ayaktayız. Milletimizin içine düşürüldüğü bu çaresizliği reddediyoruz. Türkiye'de yaşamanın bu kadar zor olmasını reddediyoruz ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bu eğri düzene dur demek için insanlarımızı yaşatamayan bu umursamazlığa son vermek için, huzur, mutluluk için bugün burada hep beraber çok önemli bir adım atıyoruz. Önce millet, memleket diyerek her inançtan, fikirden, hayat tarzından insanlarımıza hak ettikleri hürmeti göstererek yeni bir toplumsal sözleşmesi vadediyoruz.
Toplumsal sözleşmemizin ilk unsuru adalet. Adalet, millete hak ettiği yaşam standartlarını sunma erdemidir. Demokratik bir hukuk devletinde adalet anlayışı, insanlara sadece yasalar önünde eşitlik sunmaz, toplumsal gelişimin de önünü açar. Bugün AK Parti eliyle ülkemizdeki adalet anlayışı, iktidar mensuplarının faydalandığı evrensellikten uzak bir kavrama dönüştü. Adalet, kendinden olanları kayırmak demek. Milletin cebinden alıp kendi cebine koymak demek. 5 10 15 maaş almak demek. Onlara göre adalet çocukları lüks arabalarda pudralı turlar atarken, diğerlerinin aç uyuması demek.
Adaletin bir gün en çok kendilerine lazım olacağını unutuyorlar ama biz İyi Parti olarak buradan söz veriyoruz. Recep Bey ve arkadaşlarına karşı adil davranacağımıza söz veriyoruz. Bu memleketin milyonlarca mazlumu gibi, onlar için de adaleti sağlayacağımıza söz veriyoruz. AK Parti iktidarının keyfine göre bir gün hain, bir gün terörist, bir gün nankör ilan ediliyoruz. Bu ülkenin kadınları olarak sürtük bile ilan edilebiliyoruz.
Kıyamam her konuda onlar mağdur oluyorlar! Gerçekten ibretlik bir durum. Onlarla aynı düşünmediğimiz için sürekli mağdur oluyorlar! Masallarını, oyunlarını ortaya çıkardığımız için her seferinde mağdur oluyorlar! Rantlarının, harami düzenlerinin önünü kestiğimiz için mağdur oluyorlar! Gençler fikirlerini söylemek istiyorlar ama bu durumdan hapse atılan gençler değil, Recep Bey ve şürekâsı mağdur oluyor. Kadınlar, çektikleri eziyete karşı haklarını savunmak istiyorlar ama bunlar hep mağdur oluyor! Depremzedelerimiz enkaz içinde hayat mücadelesi veriyor, mağdur olup defter tutan onlar oluyor. Kurşun bize atılıyor, mağdur olan onlar oluyor. Güler misin ağlar mısın! Şu mağdur olmayı öğretin bana da! Biz 21 yıldır bu beceriksiz kadroların şımarık iktidarının bitmek bilmeyen mağduriyet senfonisini dinliyoruz.
AK Parti'nin ayaklar altında aldığı saygı kavramı, toplumsal sözleşmemizin ikinci sözü, Türkiye'yi buluşturan o harç olacak. Tüm vatandaşlarımızın eğlenme, yaşam sürme hakkı güvence altında olacak. Hahaha diye güldüğünüzde edepsiz oluyorsunuz, başka şeyler de oluyorsunuz, sürtük oluyorsunuz. Kahrolsun hepsi! Kadın haklarına, çocuk haklarına, hayvan haklarına, çevre haklarına, siyasi ve yaşam tarzı tercihlerine, her bir vatandaşımızın nüfus cüzdanına saygı duyan bir Türkiye tarih yazacak.
Niteliksiz bir eğitime, sağlığa, hayata mahkum edildik. Recep Bey sürekli üniversite açtık diye övünür. Ama asistanlar haricinde hoca yok. Hastane açtık diye anlattıkça anlatır ama açtığı hastanelerin içinde doktor yok.
21. yüzyılda marifet gibi hâlâ yol yaptık, köprü yaptık diye böbürlenir. Bugün gençlerimizin o yoldan, köprülerden geçmek için mazot almaya bile parası yok. AK Parti iktidarı için her şey sayıdan, her şey gösterişten ibaret. Nitelik ise umurlarında bile değil. Bu arkadaşların iktidarı niteliğin, liyakatin, ehliyetin değil, su katılmamış bir vasatlığın iktidarı. Bu kadar açık ve net.
14 Mayıs'tan sonra AK Parti'nin görmezden geldiği nitelik kavramı, toplumsal sözleşmemizin 3. sözü; Türkiye'nin de itici gücü olacak.
AK Parti'nin ülkemizden çaldığı güç, toplumsal sözleşmemizin 4. sözü, Türkiye'nin de mutlak geleceği olacak. Bizim yolumuz kalkınma yolu olacak. Bu yolun yokuşu, virajı olmayacak; dosdoğru bolluğa, zenginliğe gidecek. Bu yolun dürüstlüğe, adalete, demokrasiye çıkacak. Bu yolun sonunda Avrupa'nın göçmen hendeği olmayan bir Türkiye olacak. Hiç şüpheniz olmasın, İyi Parti iktidarında potansiyelini gerçekleşip güçlü mü güçlü bir Türkiye tarih yazacak. Bizim yolumuz hak, hakikat, millet yoludur. Bizim yolumuz Türkiye'nin kurtuluş yoludur.
T24'ün aktardığına göre Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
14 Mayıs'ta tarih yazacaklara selam olsun. Her daim iyilerden yana olanlara selam olsun. Yıkık bir ülkeyi uçurumun kenarından çekip çıkaranlara selam olsun. Bir çift mavi gözün peşinden istiklale koşanlara selam olsun. Tüm zorluklara, imkansızlıklara, acılara rağmen bu cennet vatanda bu güneşin altında bizleri bir araya getiren o büyük destana, o şanlı cumhuriyete şükürler olsun.
Ne yazık ki bugün Türkiye'de bize geçmişimizi unutturmak isteyenler var. Bizi 20 yıllık bir kısır döngünün içine sıkıştırmak isteyenler var. Tarihimizi küçümseyerek kendini büyütmek isteyenler var. Cumhuriyet değerlerimizi yok sayanlar var. Ne yazık ki bugün Türkiye'de tarihin yüz karası, vicdanı kin karası, ahlakı da günah karası olan ciddiyetsiz, beceriksiz ve yüzsüz bir iktidar var. Derdine derman bulmaya çalışan aziz milletim sakın endişelenme, bak iyiler var. Hayatı hiçe, varlığı yok sayılan, kendine biçilen ömrü yaşamaya zorlanan kız kardeşlerim sakın umudunu kaybetme, bak burada iyiler var.
Çevrilen onca dümene, barikatlara hatta kurşunlara rağmen biz hâlâ buradayız. Bu beceriksiz iktidar yüzünden milletimiz sadece yaşıyormuş gibi gün geçiriyor, her gün can çekişiyor. İçini boğan dertlerden nefes bile alamıyor. 14 Mayıs'ta tarih yazacağız.
Kahramanmaraş'ta, Adana'da, Diyarbakır'da, Gaziantep'te, Osmaniye'de, Şanlıurfa'da, Kilis'te, Malatya'da insanlarımızı yaşatamadılar. Mesela Recep Bey çıktı, 'Kader planı' dedi. 'Ölüm bu işin fıtratında var' dedi. Hatta daha dün Hatay'da daha da ileri gittiler 'Bu depremde rahmet var' dediler. Bunu diyecek kadar ölçüyü kaçırdılar. Sonuç ne oldu? Ne sellerde ne depremlerde ne maden facialarında insanlarımızı yaşatamadılar.
Mesela 'Ya davulcuya ya zurnacıya' dediler, 'Kadın evinin süsüdür' dediler, 'O saatte orada ne işi varmış' dediler, 'Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin' dediler. Hem de bunu hakimler dedi, hakimler! Sonuç ne oldu? Ceren'leri, Özgecan'ı, Emine'yi, Dilara'yı, Raziye'yi ve daha nice kadını yaşatamadılar. Sinan Ateş'i de yaşatamadılar.
Omuz omuza ayaktayız. Milletimizin içine düşürüldüğü bu çaresizliği reddediyoruz. Türkiye'de yaşamanın bu kadar zor olmasını reddediyoruz ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bu eğri düzene dur demek için insanlarımızı yaşatamayan bu umursamazlığa son vermek için, huzur, mutluluk için bugün burada hep beraber çok önemli bir adım atıyoruz. Önce millet, memleket diyerek her inançtan, fikirden, hayat tarzından insanlarımıza hak ettikleri hürmeti göstererek yeni bir toplumsal sözleşmesi vadediyoruz.
Toplumsal sözleşmemizin ilk unsuru adalet. Adalet, millete hak ettiği yaşam standartlarını sunma erdemidir. Demokratik bir hukuk devletinde adalet anlayışı, insanlara sadece yasalar önünde eşitlik sunmaz, toplumsal gelişimin de önünü açar. Bugün AK Parti eliyle ülkemizdeki adalet anlayışı, iktidar mensuplarının faydalandığı evrensellikten uzak bir kavrama dönüştü. Adalet, kendinden olanları kayırmak demek. Milletin cebinden alıp kendi cebine koymak demek. 5 10 15 maaş almak demek. Onlara göre adalet çocukları lüks arabalarda pudralı turlar atarken, diğerlerinin aç uyuması demek.
Adaletin bir gün en çok kendilerine lazım olacağını unutuyorlar ama biz İyi Parti olarak buradan söz veriyoruz. Recep Bey ve arkadaşlarına karşı adil davranacağımıza söz veriyoruz. Bu memleketin milyonlarca mazlumu gibi, onlar için de adaleti sağlayacağımıza söz veriyoruz. AK Parti iktidarının keyfine göre bir gün hain, bir gün terörist, bir gün nankör ilan ediliyoruz. Bu ülkenin kadınları olarak sürtük bile ilan edilebiliyoruz.
Kıyamam her konuda onlar mağdur oluyorlar! Gerçekten ibretlik bir durum. Onlarla aynı düşünmediğimiz için sürekli mağdur oluyorlar! Masallarını, oyunlarını ortaya çıkardığımız için her seferinde mağdur oluyorlar! Rantlarının, harami düzenlerinin önünü kestiğimiz için mağdur oluyorlar! Gençler fikirlerini söylemek istiyorlar ama bu durumdan hapse atılan gençler değil, Recep Bey ve şürekâsı mağdur oluyor. Kadınlar, çektikleri eziyete karşı haklarını savunmak istiyorlar ama bunlar hep mağdur oluyor! Depremzedelerimiz enkaz içinde hayat mücadelesi veriyor, mağdur olup defter tutan onlar oluyor. Kurşun bize atılıyor, mağdur olan onlar oluyor. Güler misin ağlar mısın! Şu mağdur olmayı öğretin bana da! Biz 21 yıldır bu beceriksiz kadroların şımarık iktidarının bitmek bilmeyen mağduriyet senfonisini dinliyoruz.
AK Parti'nin ayaklar altında aldığı saygı kavramı, toplumsal sözleşmemizin ikinci sözü, Türkiye'yi buluşturan o harç olacak. Tüm vatandaşlarımızın eğlenme, yaşam sürme hakkı güvence altında olacak. Hahaha diye güldüğünüzde edepsiz oluyorsunuz, başka şeyler de oluyorsunuz, sürtük oluyorsunuz. Kahrolsun hepsi! Kadın haklarına, çocuk haklarına, hayvan haklarına, çevre haklarına, siyasi ve yaşam tarzı tercihlerine, her bir vatandaşımızın nüfus cüzdanına saygı duyan bir Türkiye tarih yazacak.
Niteliksiz bir eğitime, sağlığa, hayata mahkum edildik. Recep Bey sürekli üniversite açtık diye övünür. Ama asistanlar haricinde hoca yok. Hastane açtık diye anlattıkça anlatır ama açtığı hastanelerin içinde doktor yok.
21. yüzyılda marifet gibi hâlâ yol yaptık, köprü yaptık diye böbürlenir. Bugün gençlerimizin o yoldan, köprülerden geçmek için mazot almaya bile parası yok. AK Parti iktidarı için her şey sayıdan, her şey gösterişten ibaret. Nitelik ise umurlarında bile değil. Bu arkadaşların iktidarı niteliğin, liyakatin, ehliyetin değil, su katılmamış bir vasatlığın iktidarı. Bu kadar açık ve net.
14 Mayıs'tan sonra AK Parti'nin görmezden geldiği nitelik kavramı, toplumsal sözleşmemizin 3. sözü; Türkiye'nin de itici gücü olacak.
AK Parti'nin ülkemizden çaldığı güç, toplumsal sözleşmemizin 4. sözü, Türkiye'nin de mutlak geleceği olacak. Bizim yolumuz kalkınma yolu olacak. Bu yolun yokuşu, virajı olmayacak; dosdoğru bolluğa, zenginliğe gidecek. Bu yolun dürüstlüğe, adalete, demokrasiye çıkacak. Bu yolun sonunda Avrupa'nın göçmen hendeği olmayan bir Türkiye olacak. Hiç şüpheniz olmasın, İyi Parti iktidarında potansiyelini gerçekleşip güçlü mü güçlü bir Türkiye tarih yazacak. Bizim yolumuz hak, hakikat, millet yoludur. Bizim yolumuz Türkiye'nin kurtuluş yoludur.
YORUMLAR