Akşener: Tüketici fiyat endeksi en yüksek artış oranıyla 24 yılın rekorunu kırdı
İYİ Parti lideri Akşener, "Tüketici fiyat endeksi en yüksek artış oranıyla 24 yılın rekorunu kırdı" dedi.
Editör: Alanya Time - 1
09 Kasım 2022 - 12:36
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Geçtiğimiz hafta açıklanan, enflasyon rakamlarıyla birlikte, üretici fiyat endeksi yüzde 157,7’ye ulaşarak, 40 yıllık rekorunu kırdı. Böylece, 1982’den sonraki, en yüksek artış oranına sahip olduk. Üstelik, tüketici fiyat endeksi de, yüzde 85 buçuğa ulaşarak 1998 yılının Haziran ayından sonraki, en yüksek artış oranıyla, son 24 yılın rekorunu kırdı.
Gogol bile, bu kadarını yazamadı. Gogol’un, Palto hikâyesindeki, baş karakter bile Palto parasını, 6 ayda toplamıştı. Sayın Erdoğan’ın trajik ekonomi masalında ise
bir mont parası için 3 yıllık taksit gerekiyor.
“Açılımcılar kumpanyası”, yeniden seyircisiyle buluşuyor. Kumpanyacılar, en sonunda merdiven altlarında yürüttükleri, sufle çalışmasını bırakıp kamuoyuna, resim verme aşamasına geldiler. Kumpanya afişi ve basın bülteni, şöyle olmalı:
“Cumhuriyete karşı, el ele, omuz omuza…” “Yüz yıllık yıkım süreci olan, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, anayasa değişikliği kisvesiyle, sokulacak yeni çomaklar, kaşınacak yaralar ve verilecek yeni hasarların, büyük tiyatrosuna, hepiniz hoş geldiniz.” “Başı sıkışınca, “vesayet” diyenlerle, Başı sıkışınca, “demokrasi” diyenler, yine bir arada.” “Uzun bekleyiş artık sona erdi. Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası!’” Zaten hiç ayrılmadılar ki… Zaten hiç küsmediler ki… Çünkü onlar birbirine, kalple bağlı, ruhla bağlı, zihinle bağlı. Dahası, onlar birbirine, omerta yasalarıyla bağlı. Onlar birbirine, uzattıkları kırmızı karanfillerle bağlı… Evet, belli ki, “Açılımcılar kumpanyası”, yeniden seyircisiyle buluşuyor. AK Parti ve HDP milletvekilleri,
Sayın Erdoğan’ın direktifleriyle başlayan, anayasa yapım süreci için, bir araya gelip,
oldukça mutlu, neşeli ve sevinçli, bir görüntü vermişler. Ne diyelim, Allah bozmasın.
Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, bir süredir, fellik fellik, bir arayış halindeydi. Arıyordu, tarıyordu, bir türlü bulamıyordu. Sonunda muradına ermiş. 6’lı masanın sağında, solunda, altında ararken; kendisi nihayet, HDP’yi, kendi bakan ve milletvekillerinin, yanında bulmuş. Ama görüyorum ki, bu tablonun içinde barındırdığı çelişkileri,
anlamakta zorluk çekenler, garipseyenler var. Hatta, AK Parti’yi içine düştüğü tutarsızlıktan dolayı, eleştirenler de var. Ama açıkçası, biz bu durumu, hiç garipsemedik. Çünkü biz, Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyoruz. Kendisinin, sadece koltuğu sallanana kadar var olan, vatanseverliğini, biz, en başından beri biliyoruz.
Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçebilmek için, PKK ile yürüttüğü, “Açılım Süreci’ni”, o başlatmıştı. Hatırlayın Oslo’yu o planlamıştı. Habur’da konfetileri, o patlatmıştı. Hatta teröristlere, lahmacun partileri bile vermişti. Hatırlayın; İstanbul seçimlerini kazanabilmek için, Teröristbaşı’nın mektubunu,
devletin kanalında, yine o okutmuştu. Çünkü Sayın Erdoğan için, PKK’yla masaya oturmak ile, PKK'ya karşı mücadele etmek arasında, ideolojik bir fark yok. Çünkü; onun tek bir ideolojisi var: o da, “iktidarda” kalmak. Eğer ki, şimdiye kadar, Sayın Erdoğan’a, iktidarı müjdeleyen şey, açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün, PKK’yla müttefik olurdu.
E tabi, Allah büyük. İYİ Parti’yi yaftalayanlarla, İYİ Parti’yi, izole etmeye çalışanlar,
nihayet aynı kampta buluştu. Resim iyice netleşti, saflar belli oldu. AK Parti vekilleri, PKK’yla bir tuttukları HDP ile, aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de, genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için,
sabah akşam eleştirdikleri, AK Parti ile, aynı masaya oturmaktan, zerre utanmadılar.
Biliyorsunuz, 11 kasımda, Ekrem İmamoğlu başkanımızın davası var. 31 Mart seçiminin, iptal edilmesini eleştirdiği için yargılandığı, şu malum dava… Ahmaklıkla alınganlık, el ele yürüyormuş demek ki… Bu vesileyle, öğrenmiş olduk.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Geçtiğimiz hafta açıklanan, enflasyon rakamlarıyla birlikte, üretici fiyat endeksi yüzde 157,7’ye ulaşarak, 40 yıllık rekorunu kırdı. Böylece, 1982’den sonraki, en yüksek artış oranına sahip olduk. Üstelik, tüketici fiyat endeksi de, yüzde 85 buçuğa ulaşarak 1998 yılının Haziran ayından sonraki, en yüksek artış oranıyla, son 24 yılın rekorunu kırdı.
Gogol bile, bu kadarını yazamadı. Gogol’un, Palto hikâyesindeki, baş karakter bile Palto parasını, 6 ayda toplamıştı. Sayın Erdoğan’ın trajik ekonomi masalında ise
bir mont parası için 3 yıllık taksit gerekiyor.
“Açılımcılar kumpanyası”, yeniden seyircisiyle buluşuyor. Kumpanyacılar, en sonunda merdiven altlarında yürüttükleri, sufle çalışmasını bırakıp kamuoyuna, resim verme aşamasına geldiler. Kumpanya afişi ve basın bülteni, şöyle olmalı:
“Cumhuriyete karşı, el ele, omuz omuza…” “Yüz yıllık yıkım süreci olan, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, anayasa değişikliği kisvesiyle, sokulacak yeni çomaklar, kaşınacak yaralar ve verilecek yeni hasarların, büyük tiyatrosuna, hepiniz hoş geldiniz.” “Başı sıkışınca, “vesayet” diyenlerle, Başı sıkışınca, “demokrasi” diyenler, yine bir arada.” “Uzun bekleyiş artık sona erdi. Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası!’” Zaten hiç ayrılmadılar ki… Zaten hiç küsmediler ki… Çünkü onlar birbirine, kalple bağlı, ruhla bağlı, zihinle bağlı. Dahası, onlar birbirine, omerta yasalarıyla bağlı. Onlar birbirine, uzattıkları kırmızı karanfillerle bağlı… Evet, belli ki, “Açılımcılar kumpanyası”, yeniden seyircisiyle buluşuyor. AK Parti ve HDP milletvekilleri,
Sayın Erdoğan’ın direktifleriyle başlayan, anayasa yapım süreci için, bir araya gelip,
oldukça mutlu, neşeli ve sevinçli, bir görüntü vermişler. Ne diyelim, Allah bozmasın.
Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, bir süredir, fellik fellik, bir arayış halindeydi. Arıyordu, tarıyordu, bir türlü bulamıyordu. Sonunda muradına ermiş. 6’lı masanın sağında, solunda, altında ararken; kendisi nihayet, HDP’yi, kendi bakan ve milletvekillerinin, yanında bulmuş. Ama görüyorum ki, bu tablonun içinde barındırdığı çelişkileri,
anlamakta zorluk çekenler, garipseyenler var. Hatta, AK Parti’yi içine düştüğü tutarsızlıktan dolayı, eleştirenler de var. Ama açıkçası, biz bu durumu, hiç garipsemedik. Çünkü biz, Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyoruz. Kendisinin, sadece koltuğu sallanana kadar var olan, vatanseverliğini, biz, en başından beri biliyoruz.
Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçebilmek için, PKK ile yürüttüğü, “Açılım Süreci’ni”, o başlatmıştı. Hatırlayın Oslo’yu o planlamıştı. Habur’da konfetileri, o patlatmıştı. Hatta teröristlere, lahmacun partileri bile vermişti. Hatırlayın; İstanbul seçimlerini kazanabilmek için, Teröristbaşı’nın mektubunu,
devletin kanalında, yine o okutmuştu. Çünkü Sayın Erdoğan için, PKK’yla masaya oturmak ile, PKK'ya karşı mücadele etmek arasında, ideolojik bir fark yok. Çünkü; onun tek bir ideolojisi var: o da, “iktidarda” kalmak. Eğer ki, şimdiye kadar, Sayın Erdoğan’a, iktidarı müjdeleyen şey, açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün, PKK’yla müttefik olurdu.
E tabi, Allah büyük. İYİ Parti’yi yaftalayanlarla, İYİ Parti’yi, izole etmeye çalışanlar,
nihayet aynı kampta buluştu. Resim iyice netleşti, saflar belli oldu. AK Parti vekilleri, PKK’yla bir tuttukları HDP ile, aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de, genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için,
sabah akşam eleştirdikleri, AK Parti ile, aynı masaya oturmaktan, zerre utanmadılar.
Biliyorsunuz, 11 kasımda, Ekrem İmamoğlu başkanımızın davası var. 31 Mart seçiminin, iptal edilmesini eleştirdiği için yargılandığı, şu malum dava… Ahmaklıkla alınganlık, el ele yürüyormuş demek ki… Bu vesileyle, öğrenmiş olduk.
YORUMLAR