5 Aralık Dünya Türk kahvesi Günü, Türk Kahvesi gününüz kutlu olsun.
Bugün, 500 yıllık kültürümüz Türk Kahvemiz’in Günü. Türk Kahvesi gününüz kutlu olsun Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir. Kahve kokusu, hasret kokar bazen. Yudumunda bolca özlem. Telvesinde bolca gözyaşı vardır.
Editör: Alanya Time - 1
05 Aralık 2023 - 11:24 - Güncelleme: 05 Aralık 2023 - 12:25
Bol köpüğü, baş döndüren kokusu, pişirilme metodu ve ikram şekliyle dünyaya nam salan Türk kahvesi 2013 yılında UNESCO tarafından kültür mirasları arasında kabul edildi. 40 yıllık hatrı bulunan Türk kahvesi her yıl 5 Aralık'ta 'Dünya Türk Kahvesi Günü' olarak kutlanıyor
KAHVEYLE NASIL TANIŞTIK
Kahvenin topraklarımıza gelişiyle ilgili pek çok rivayet mevcut. Örneğin Kâtip Çelebi, 1543 yılında gemilerle İstanbul’a kahve geldiğini ve İstanbul ahalisinin kahveyle tanıştığını kaydediyor.
Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırma Derneği’ne göre de Yemen Fatihi Özdemir Paşa’nın sefer dönüşü İstanbul’a bir miktar kahve getirdiği rivayet ediliyor. Tabii kahve İstanbul’da Arap uygulamalarından ayrışıp, kavrulma derecesi, pişirilmesi ve sunulmasıyla bugünkü Türk kahvesine dönüşüyor.
Başka bir hikayede de kahvenin 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından İstanbul’a getirildiği söyleniyor.
Zamanı, mekânı, kaynağı hakkındaki bilgiler kesin olmasa da; kahvenin 1500'lü yıllarda Yemen’den yola çıktıktan sonra Cidde’ye, ardından Süveyş ve Mısır’a, oradan da gemilerle başta İstanbul olmak üzere İzmir, Selanik, Payas, Yafa, Akka, Trablusşam, Sayda ve Antalya gibi diğer Osmanlı şehirlerine de ulaştığı biliniyor.
Kahvenin halkla tanışması ise Tahtakale'den başlıyor. İlk olarak 1554 yılında Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışıyor. Kahvenin Osmanlı'nın saray mutfağında yerinin büyük olduğu da biliniyor.
Güney ve Orta Amerika'dan getirilen kahve çekirdekleriyle hazırlanan fakat pişirilme ve öğütülme şekliyle diğer kahvelerden ayrılan Türk kahvesi 1500'lü yıllardan beri hayatımızda. Peki en lezzetli 'Türk kahvesi' nasıl yapılır?
Kahvenin bol köpüklü ve lezzetli olması için dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. Örneğin ilk başta kahvenizin taze çekilmiş olması gerekiyor. Eğer imkanınız varsa taze çekilmiş kahve kullanın. Uzun süre açık duran kahvenin kokusu da tadı da pek kalmıyor açıkçası... Bir de suya kahve ekledikten sonra iyice karıştırmanız gerekiyor. Çünkü kahveyi ateşe koyduktan sonra bir daha elinizi kaşığa sürmemelisiniz. Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da kahvenizi kısık ateşte pişirmek. Zira yüksek ateş kahvenin hemen taşmasına neden oluyor. Kahve tanecikleri de su ile bütünleşmiyor. Tabii teknolojinin gelişmesiyle beraber çoğumuz pratik olması sebebiyle makineleri tercih ediyoruz.
Bir fincana bir tatlı kaşığı kahve, su ve isteğe göre şeker ilave edildikten sonra kısık ateşte pişirilerek hazırlanan, yanına da minik bir lokumun yerleştirildiği bol köpüklü Türk kahvesi artık iki dakika geçmeden hazırlanabiliyor.
Rivayete göre 'Bir fincanın kahvenin kırk yıl hatırı var' sözü, Üsküdarlı bir kahve satıcısının, Rum gemi kaptanına kahve ikram etmesiyle başlıyor. Aradan 40 yıl geçiyor ve Üsküdarlı kahveci, savaşta esir düşüyor. Kahveciyi tanıyan Rum kaptan, kendisine 40 yıl önce kahve ikram eden adamı unutmuyor ve ona yardım ediyor.
Türk kahvesinin yanında su getirmemek olmaz. Peki sebebini biliyor musunuz?
Rivayete göre Osmanlı döneminde eve bir misafir geldiğinde kahve ikram edilir yanına da su konulurdu. Eğer misafir önce suyu içerse karnının aç olduğu anlamına gelirdi. Bu nedenle o kişiye yemek ikram edilirdi. Eğer önce kahveyi içerse 'tokum' demek isterdi.
Kahvenin yanında su içmenin bir nedeni de tadının daha iyi anlaşılması. Kahveden önce su içmek, kahvenin tadını daha iyi almanıza yardım ederken, kahveden sonra su içmek ise damağınızda kalan telveleri temizliyor.
Ayrıca idrar söktürücü etkisinden dolayı kahve su kaybına sebep oluyor. Bu nedenle kahvenin yanında bol su tüketmek gerekiyor.
Bol bol sohbet eşliğinde yudumlanan Türk kahvesinin Türk kültürünü temsil ettiğini söylersek yalan olmaz. Sohbet edilirken kahve fincanı kapatılıp fallar bakılır örneğin. Bir de Türk geleneğinin önemli bir yerinde yer alan kız isteme törenleri, Türk kahvesi olmadan başlamaz. Kız istemede tuzlu kahve ikram edilmesinin ise birkaç nedeni bulunuyor.
Çok eski yıllar önce gelin ve damat adayı ilk kez kız isteme töreninde bir araya gelirdi. Gelinin ilk kez gördüğü damat adayını beğenip beğenmediği kahve ile ima edilirdi. Eğer gelin adayı damadı beğenirse kahveyi şekerli hazırlardı. Ancak gelin adayı damadı hiç beğenmediyse kahvesine şeker yerine tuz koyardı. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini beğenmediğini anlayıp evlenmekten vazgeçerdi.
Tuzlu kahve bir de damadın geline değer verip vermediğini anlamak için içiriliyor. Eğer damat adayı kahvenin tuzlu olduğunu fark eder ve hiç içmezse bu gelinin isteklerini karşılamayacağı anlamına geliyor. Damat adayı kahveyi hiç belli etmeden bitiriyorsa bu da sevgilisi için her şeyi yapacağı anlamını taşıyor.
TÜRK KAHVESİNİN FAYDALARI
40 yıllık hatrı bulunan Türk kahvesinin sağlığa faydaları saymakla bitmiyor.
Diyetisten Miray Bozdoğan'a göre içerisinde belirli oranla kafein, antioksidan ve niasin içeren Türk kahvesi Tip 2 diyabet, Parkinson gibi birçok hastalığın önlenmesine yardımcı olurken, vücuttaki toksinlerin de atılmasını sağlıyor.
Türk kahvesi diyet yaparken de açlık hissini bastırıyor ve fazla kalori alımını engelliyor. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıyor.
Özellikle spor öncesi içilen bir fincan sade Türk kahvesi sporda enerji artırıyor.
Kahvenin içinde bulunan kafeinin fazlası vücutta bazı hastalıklara ve idrarla fazla su atımına neden olabiliyor. Bu nedenle günde 2-3 fincandan fazla tüketilmemesi gerekiyor.
KAHVEYLE NASIL TANIŞTIK
Kahvenin topraklarımıza gelişiyle ilgili pek çok rivayet mevcut. Örneğin Kâtip Çelebi, 1543 yılında gemilerle İstanbul’a kahve geldiğini ve İstanbul ahalisinin kahveyle tanıştığını kaydediyor.
Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırma Derneği’ne göre de Yemen Fatihi Özdemir Paşa’nın sefer dönüşü İstanbul’a bir miktar kahve getirdiği rivayet ediliyor. Tabii kahve İstanbul’da Arap uygulamalarından ayrışıp, kavrulma derecesi, pişirilmesi ve sunulmasıyla bugünkü Türk kahvesine dönüşüyor.
Başka bir hikayede de kahvenin 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından İstanbul’a getirildiği söyleniyor.
Zamanı, mekânı, kaynağı hakkındaki bilgiler kesin olmasa da; kahvenin 1500'lü yıllarda Yemen’den yola çıktıktan sonra Cidde’ye, ardından Süveyş ve Mısır’a, oradan da gemilerle başta İstanbul olmak üzere İzmir, Selanik, Payas, Yafa, Akka, Trablusşam, Sayda ve Antalya gibi diğer Osmanlı şehirlerine de ulaştığı biliniyor.
Kahvenin halkla tanışması ise Tahtakale'den başlıyor. İlk olarak 1554 yılında Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışıyor. Kahvenin Osmanlı'nın saray mutfağında yerinin büyük olduğu da biliniyor.
Güney ve Orta Amerika'dan getirilen kahve çekirdekleriyle hazırlanan fakat pişirilme ve öğütülme şekliyle diğer kahvelerden ayrılan Türk kahvesi 1500'lü yıllardan beri hayatımızda. Peki en lezzetli 'Türk kahvesi' nasıl yapılır?
Kahvenin bol köpüklü ve lezzetli olması için dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. Örneğin ilk başta kahvenizin taze çekilmiş olması gerekiyor. Eğer imkanınız varsa taze çekilmiş kahve kullanın. Uzun süre açık duran kahvenin kokusu da tadı da pek kalmıyor açıkçası... Bir de suya kahve ekledikten sonra iyice karıştırmanız gerekiyor. Çünkü kahveyi ateşe koyduktan sonra bir daha elinizi kaşığa sürmemelisiniz. Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da kahvenizi kısık ateşte pişirmek. Zira yüksek ateş kahvenin hemen taşmasına neden oluyor. Kahve tanecikleri de su ile bütünleşmiyor. Tabii teknolojinin gelişmesiyle beraber çoğumuz pratik olması sebebiyle makineleri tercih ediyoruz.
Bir fincana bir tatlı kaşığı kahve, su ve isteğe göre şeker ilave edildikten sonra kısık ateşte pişirilerek hazırlanan, yanına da minik bir lokumun yerleştirildiği bol köpüklü Türk kahvesi artık iki dakika geçmeden hazırlanabiliyor.
Rivayete göre 'Bir fincanın kahvenin kırk yıl hatırı var' sözü, Üsküdarlı bir kahve satıcısının, Rum gemi kaptanına kahve ikram etmesiyle başlıyor. Aradan 40 yıl geçiyor ve Üsküdarlı kahveci, savaşta esir düşüyor. Kahveciyi tanıyan Rum kaptan, kendisine 40 yıl önce kahve ikram eden adamı unutmuyor ve ona yardım ediyor.
Türk kahvesinin yanında su getirmemek olmaz. Peki sebebini biliyor musunuz?
Rivayete göre Osmanlı döneminde eve bir misafir geldiğinde kahve ikram edilir yanına da su konulurdu. Eğer misafir önce suyu içerse karnının aç olduğu anlamına gelirdi. Bu nedenle o kişiye yemek ikram edilirdi. Eğer önce kahveyi içerse 'tokum' demek isterdi.
Kahvenin yanında su içmenin bir nedeni de tadının daha iyi anlaşılması. Kahveden önce su içmek, kahvenin tadını daha iyi almanıza yardım ederken, kahveden sonra su içmek ise damağınızda kalan telveleri temizliyor.
Ayrıca idrar söktürücü etkisinden dolayı kahve su kaybına sebep oluyor. Bu nedenle kahvenin yanında bol su tüketmek gerekiyor.
Bol bol sohbet eşliğinde yudumlanan Türk kahvesinin Türk kültürünü temsil ettiğini söylersek yalan olmaz. Sohbet edilirken kahve fincanı kapatılıp fallar bakılır örneğin. Bir de Türk geleneğinin önemli bir yerinde yer alan kız isteme törenleri, Türk kahvesi olmadan başlamaz. Kız istemede tuzlu kahve ikram edilmesinin ise birkaç nedeni bulunuyor.
Çok eski yıllar önce gelin ve damat adayı ilk kez kız isteme töreninde bir araya gelirdi. Gelinin ilk kez gördüğü damat adayını beğenip beğenmediği kahve ile ima edilirdi. Eğer gelin adayı damadı beğenirse kahveyi şekerli hazırlardı. Ancak gelin adayı damadı hiç beğenmediyse kahvesine şeker yerine tuz koyardı. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini beğenmediğini anlayıp evlenmekten vazgeçerdi.
Tuzlu kahve bir de damadın geline değer verip vermediğini anlamak için içiriliyor. Eğer damat adayı kahvenin tuzlu olduğunu fark eder ve hiç içmezse bu gelinin isteklerini karşılamayacağı anlamına geliyor. Damat adayı kahveyi hiç belli etmeden bitiriyorsa bu da sevgilisi için her şeyi yapacağı anlamını taşıyor.
TÜRK KAHVESİNİN FAYDALARI
40 yıllık hatrı bulunan Türk kahvesinin sağlığa faydaları saymakla bitmiyor.
Diyetisten Miray Bozdoğan'a göre içerisinde belirli oranla kafein, antioksidan ve niasin içeren Türk kahvesi Tip 2 diyabet, Parkinson gibi birçok hastalığın önlenmesine yardımcı olurken, vücuttaki toksinlerin de atılmasını sağlıyor.
Türk kahvesi diyet yaparken de açlık hissini bastırıyor ve fazla kalori alımını engelliyor. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıyor.
Özellikle spor öncesi içilen bir fincan sade Türk kahvesi sporda enerji artırıyor.
Kahvenin içinde bulunan kafeinin fazlası vücutta bazı hastalıklara ve idrarla fazla su atımına neden olabiliyor. Bu nedenle günde 2-3 fincandan fazla tüketilmemesi gerekiyor.
YORUMLAR